✔️ minsung • daddy's boy (texting)

29.

⚠️UYARI ⚠️:
bu fik bol keseden RIZA ALTINDA!!! RIZA DAHİLİNDE!!! BDSM ve sert seks içermektedir. Karakterler reşit olup, cinsel birliktelikleri dahilinde yaşananlara rıza göstermekte ve zevk almaktadır. Lütfen bunu aklinizda bulundurarak okuyun  🖤 kisacasi hayvan gibi birbirlerini sikiyorlar bu fikte
🖤
lütfen sizi rahatsız eden bir şeyle karsilasmaniz dahilinde okumayı istediginiz zaman birakabileceginizi unutmayin, kendi kendime eglenerek yazdigim bir seyin kimseyi rahatsiz etmesini istemem 🖤
tw // light(?)cnc, biraz idrar ve ayak
tekrar eklemek istiyorum, lütfen rahatsız olduğunuz ANDA okumayı bırakın.
———

Daha çok Jisung'un ısrarlarının etkisiyle beraber yavaştan alma işi tamamen suya düşmüş, iki gün içinde yine tavşanlar gibi sevişmeye başlamışlardı.

Bir Cumartesi sabahı Jisung yine Minho'nun evindeydi, mutfağında üst raflardaki şekerli kurabiyelerin olduğu kavanoza uzanmaya çalışıyordu. Minho abur cubur yememesini, sonra akşam yemek yemediğini söyleyerek onu uyarmıştı ya, Jisung saatlerdir ödev yapıyordu ve biraz tatlıyı hak etmişti!

Minho'nun gerçekten cins biri olduğunu fark ettiğinde onun kendisine olan ilgisini biraz kendi çıkarınca kullanmaya başlamıştı. Mesela eve geldiği gibi üzeri soyunup sadece çamaşırıyla kalıyor, Minho'nun bakışlarını üzerinde ne zaman hissetse keyifle sırıtıyordu. Birkaç kere tamamen çırılçıplak gezmişti ve Minho ona yalnızca ayaklarının üşümemesi için bir cift çorap giydirmişti.

Şimdiyse altında hem bir çift çorap, hem de fırfırlı tatlı bir kilotla geziyordu evde. Kavanoza ulaşamayınca bir dizini tezgaha koyup hafifçe tırmanmıştı yukarı, iki kolunu da yukarı uzattı ve rafları didiklemeye koyuldu.

"Ne arıyorsun Jisungie?"

İnce beline sarılan kollar ve kulağında hissettiği nefesle tüyleri diken diken olmuştu. Minho'nun yaramaz parmakları hemen pembe göğüs uçlarına giderken, sızlanarak sırtını onun göğsüne yasladı Jisung.

"Hi-hiiç hyung."

"Hmm, öyle mi bebeğim? Ben de bir an abur cuburların olduğu rafa ulaşmaya çalışıyorsun sanmıştım."

Dedi buz gibi bir sesle, Jisung'un dudaklarından kaçan panikli inilti foyasını ele vermişti. Minho kasıklarını Jisung'un kalçalarına yasladığı gibi sertleşmeye başlamıştı Jisung.

"Çünkü biliyorsun, fazla abur cubur yersen akşam yemek yemiyorsun. Zaten şekere falan ihtiyacın da yok, yeterince tatlısın."

Ellerinden biri okşayarak Jisung'un bedeninden aşağı kaymış, kilodunun fırfırlarının arasından kayarak deliğini bulmuştu. Jisung'un nefesleri kesilirken bedenini gerdirerek kollarını dolaptan indirdi, arkaya atarak Minho'ya tutunmaya çalışıyordu.

"Ama çok canım çekmişti..."

Minho'nun başparmağı Jisung'un deliğindeki plugla oynamaya başlamıştı, Jisung sızlanınca Minho gülerek ellerini geri çekti. Ağzından şapırtılı birkaç ses gelmiş, ardından salyasıyla ıslanan parmaklarını Jisung'un pembe göğüs uçlarına götürmüştü.

"Aah—"

Jisung'un başı ağlanarak Minho'nun omzuna düşerken, Minho bir yandan kasıklarını onunkilere sürtüyor, bir yandan da Jisung'un meme uçlarını çekiştirip çimdikliyor, ıslak parmaklarının arasında yuvarlıyordu.