Mabel Matiz- Aferin
Çınar
Dünyaya geldiğin günü anımsıyorum, demek isterdim. İlk nefesini hissetmek, dünyaya gözlerini açtığında gördüğün yüzlerden biri olmak, ilk hastalığında yanında olmak ya da o minik dişlerini ilk gören kişi olmak.
Hayattaki en büyük günahımın bedelini senden ve annenden ayrı kalarak ödüyorum. Bu günahın ne olduğunu bilmiyorum ama Allah katında affedilmesi zor bir günah olduğu kesin.
Ah Derin, Derin Akel... benim geç bulduğum hazinem, hayalim olan kadından doğan, bir diğer hayalim, mucizem.
Hak ediyorum başıma gelen her şeyi. Elimde dna testinin sonucu, Karadeniz'in hırçın dalgalarını izliyorum saatlerdir. Bir yanım onlara gitmek ve deli gibi sarılmak istiyor ama Deryanın tepkilerinden korkuyorum, deli gibi. Bir yanım da benden bu nimeti saklayan herkesten hesap sormak için deliriyor.
En çok bu durumda sakin kalmam gerektiğinin de farkındayım aslında. Deryanın ilmek ilmek işlediğine emin olduğum planını bozmak gelmiyor içimden. Aksine ben de bir plan yapıyorum. Ucunda ışık görünen bir tünele benzetiyorum bu planı.
Sonra kalkıyorum oturduğum yerden. Evime gidiyorum. Yatağıma yatınca kızımı görmek isteği esir alıyor benliğimi.
Ve fark ediyorum ki ben kızıma dair hiçbir şeye sahip değilim aslında. 'Kızım' kelimesine bile alışık değil bu zihnim. Elimde bir tek fotoğrafı bile olmayan, kokusunu bile bilmediğim bir kızım var benim. Hayat garip.
Aklıma Deryayı sosyal medyadan bulmak geliyor. Aktif olarak kullanıyor sosyal medyayı.
Neredeyse tüm fotoğrafları kızımız ve arkadaşlarımızla.
Hayalindeki gibi çocuğunun ilk doğum gününde sevdiği Koreli grubun konserine gitmiş. Küçük kızım da halinden oldukça memnun gibi. Acaba kiminle gitmişlerdi o konsere, o fotoğrafı kim çekmişti.
Yerimi kimin doldurduğunu merak ediyordum.
Deryayı uzun zamandır tanıyordum. Beni üzmek için bunu yapmadığını biliyordum.
Tam o sırada telefonum çalıyor.
Şehriyar arıyor. Açmak istemiyorum işin aslı, ama çok önemli bir şey değilse aramaz beni.
"Efendim Şehriyar?"
"Bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim efendim. Aksoy Grup yönetim kurulu üyelerinin otelden bugün toplantıdan sonra ayrıldıkları bilgisini vermek istiyorum."
Başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor. Başıma geleceği sanki daha önceden hissetmiş gibiyim.
Ağzıma bir kaşık bal çalınmış ve kaçılmıştı sanki.
Telefonu kapatıp yatağın üzerine fırlatıyorum. Boğazıma bir el yapışmış, nefesimi kesiyor sanki.
Bir kez daha kaybedişimi kabullenmek istemiyorum. Zaten kaybetmedim de aslında. Artık elimde beni onlara bağlayan çok önemli bir bağ var, kızım var.
Onların peşine düşmeden önce sormam gereken hesaplar var. Herkesten hesap sormalıyım.
Yatağa fırlattığım telefonu alıyorum ve yıllardır silmediğim numarayı tuşluyorum.
Telefonumu açan olmayacağını biliyorum ama bu defa benden kaçamayacaklarını da çok iyi biliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Bir Yalan
General FictionGenç kadın hızla Arkasını döndü ve adamın yüzüne en sert darbesini indirdi. "Ordu hem sana hem bana küçük Çınar Karaman! Yıllar önce ben gittim. Şimdi sen gideceksin." Alev toplarına gebe olan iki çift mavi göz Karadeniz'in dalgaları gibi birbirleri...