Freya Ridings-Ultraviolet
Her ruhun bedenle olan bağlantıları vardır. Bu bağların ilki koptuğunda kişi benliğini kaybeder, lodosa kapılmış boş bir poşet misali ordan oraya savrulur benliği. İkinci bağ koptuğundaysa artık rabbine kavuşur bedende esir olan ruh.
İlk bağı onarmaya çalışan Çınar şirket binasından içeriye girdiğinde herkesin neden bu kadar telaşlı olduğunu anlamıyordu. Önünden geçen çalışanlar ona bakıp fısıldayarak bir şeyler konuşurken o hızla odasına girmişti. Onun hemen ardından odasına giren asistanı telaşla "Çınar bey" dedi.
" Derya hanımın avukatları bu sabah gelip sözleşme fesih işlemleri için gerekli işlemlerin yapılması için hukuk birimine talimat verdi."
O anda Çınarın yüzüne acı bir gülümseme yayıldı. Kendini en sevdiği oyuncak başkasına hediye edilmiş bir çocuk gibi hissediyordu. Aynı öfke ve aynı hayal kırıklığıydı içindeki.
Deryanın onunla yeniden bir başlangıç yapmayı planlamadığının farkındaydı, fakat bir şeylerin düzelebileceği fikri içinde hala öyle tazeydi ki, bu duyguyu dindirmek hiç içinden gelmiyordu.
O duyguyu bir kor gibi besliyordu Çınar, yavaş yavaş güçlenen bu duygu elbet daha büyük duygulara neden olacaktı. Ve evet, bu korun ilk kıvılcımına sebep olan da yine Deryaydı.
Ve şimdi hayatının ilk kıvılcımını yakan kadın şimdi o kıvılcımı yangına çevirmeye çabalıyordu.
5 Yıl Önce
Okul bahçesinde bir çardağa oturmuş elindeki notları okuyan Çınar gergindi. Hayatında ilk defa bir sınava girerken bu kadar gerilmişti. Gerilmesinin sebebi yaptığı totemdi, eğer bu sınavdan istediği puanı alırsa Deryaya açılmayı planlıyordu.
Son birkaç haftada Deryayla oldukça fazla vakit geçirmişlerdi. Onun yanında geçirdiği vakitler Çınar için sanki bir alışkanlıktı.
İlk zamanlar arkadaşlarıyla birlikte olan görüşmeler daha sonrasında ikili buluşmalara dönüşmüş, Çınar artık Deryanın nasıl kahve içtiğini bile öğrenmişti. Ders çalışmak için buluştuklarında Çınar onu daha yakından izleme şerefine nail oluyordu. Bir konuyu anlamadığında önce dudaklarını ısırdığını, o konuyla ilgili çıkmaza girdiğinde ise tırnaklarıyla tırnaklarının kenarındaki etleri yolduğunu da öğrenmişti. Çınar birkaç defa bu tırnak meselesini engelleyebilse de Deryanın sık sık ellerinde yara bandıyla gezmesinin nedenini anlıyordu. Yara bantları özellikle sınav haftalarında olurdu. Çünkü Derya stresten ellerini o kadar kötü hale getirirdi ki bazen antibiyotikli kremler kullanmak zorunda bile kalırdı.
Kendinden geçmiş notları okuyan Çınarı çardakta gören arkadaşları önce şaşırsalar da sonradan kahkaha atarak Çınarın yanına gelip oturdular.
"Ah Romeo, sen Deryanın yanına yakışabilmek için ders mi çalışmaya başladın? Benim aşık kekim. Yerim seni yerim!" Ayla Çınardaki değişimden ve Derya için sarf ettiği çabadan oldukça memnundu. Deryanın da Çınarda az buçuk gönlü olduğunu düşünüyor, en azından umut ediyordu.
"Aaa! Deme öyle annesi. Baksana evladımız sonunda pavyonlardan çıkıp ilim irfan yoluna dönmeye karar vermiş. Çıkma teklifi totemi için böyle inekliyorsa , evlenme teklifi için 1.9 olan ortalamasını 3.9 a çıkartır bu pezevenk."
Hakanın cümlesiyle ona tiksinerek bakan Ferit "Cümleye evladımız diye başlayıp pezevenk diye bitiren bir seni gördüm şerefsiz Hakan." Diye söylendi. Bu gürültünün arasında notları okumaya çalışırken zorlanan Çınar "Kesin lan sesinizi, Ayla tatlım hariç." Diye bağırdı. Yere eğildi "Ayrıca," gözüne kestirdiği bir soda kapağını alıp Hakana doğru hızlıca fırlatıp "Sınavdan önce Deryayı sokma aklıma! Zaten kuş beynimle zor ezber yaptım. Unutursam sikerim seni." Diye hırladı. Kapak tam alnının ortasına denk gelen Hakan acıyla inlerken Utkan ona bakıp "Oh oldu sana,gerizekalı." Diyerek olduğu yerde daha çok dedi. Bakışlarını çardağa gelen yola diktiğinde hemen yanında olan Çınara dirsek attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Bir Yalan
General FictionGenç kadın hızla Arkasını döndü ve adamın yüzüne en sert darbesini indirdi. "Ordu hem sana hem bana küçük Çınar Karaman! Yıllar önce ben gittim. Şimdi sen gideceksin." Alev toplarına gebe olan iki çift mavi göz Karadeniz'in dalgaları gibi birbirleri...