III- KÖRLÜĞE TAHAMMÜL

173 16 41
                                    






Ruelle - The Other Side

Sessizlik kimi zaman bazı insanların sığınağı olurdu. Kimi zaman da intikamı. Derya intikamı için dönmüştü Ordu'ya. Derya çektiği acıyı herşeyi Çınarın gözüne sokarak dindirmek istiyordu. Bir insana en çok kaybettikleri, geç kaldıkları acı verirdi. En büyük koz acıydı Derya için.

Çınarsa hala şaşkınlıkla koltukta uyuyan bebeğe, her ne kadar toplantıda olsa da ,gözlerini bir an bile kaçırmadan bakan Deryayı izliyordu. Beyni allak bullaktı.

O dağ evinde bulduğu fotoğrafların Deryanın kızına ait olduğuna inanmak istemiyordu. Bu kız resmen Deryanın kızıydı ve şu an sanki geçmişteki hayallerinin vücut bulmuş hali gibi karşısında dikiliyorlardı.

"Dediğimiz gibi biz her zaman önce işimizdeki kaliteyi hedefleriz. Eğer ki siz de bize kalite vaat ederseniz biz mallarımızı seve seve sizin gemilerinizle taşıyabiliriz. Fiyat bizim için asla problem olabilecek bir konu değil." Sarraf Aksoy kendinden emin tavrıyla konuşmasını bitirdi. O da bu ortamda aslında oldukça gergindi. Bu masadaki çoğu insanın kızını çok yakından tanıdığını biliyordu. Elini yanında oturan kızının elinin üzerine koyup gülümsedi.

"Eğer hazırladığınız örnek bir sözleşme varsa kızım Derya Hanıma teslim edersiniz. En yakın zamanda inceleyip size dönüş sağlayacaktır."

Sarraf bey konuşmasını bitirdiğinde Çınarın odasında toplantının bitmesini bekleyen Ayşenur öfke nöbeti geçiriyordu. Olan biteni aklı almıyordu. Nasıl olmuştu da bu kadın birden ortaya çıkmıştı, hem de kucağında bir bebekle. Birden aklına düşen ihtimalle iç dünyasına karanlık bir sur örüldü. O bebeğin babası Çınar mıydı?

Bu kadarı da olamazdı değil mi?

Ondan gizlenen şeylere tahammül etmişti. Çınarın ona karşı olan tavrını bile belki bir gün vazgeçer ümidiyle sineye çekmişti fakat bu kadarı da fazla olmuştu. Bu resmen onun mutluluğunu gölgelemek adına kurulmuş bir tuzaktı.

Çınarın yüzünde beliren şaşkınlık arası mutluluğa tahammülü yoktu. Deryaya olan aşkına tahammülü yoktu. Ona bahşedilmeye, Deryaya bahşedilen bir parça gülümsemeye bile tahammülü yoktu.

O bunca zaman Çınar sadece kendine ait olsun diye uğraşmıştı. Gözünü Çınarla açmıştı, ve onunla kapatmaya da and içmişti. Bu aşk için gururundan bile vazgeçmişti.

Maskelerin ardına gizlenmiş silüetlerin elbet gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu vardı. Bazı maskelerse düştüğü anda tüm benliği alabora ederdi.

Ayşenurun benliği alabora olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı ilmek ilmek ördüğü geleceği tekrar ellerinden kayıp gidecekti. Bunun olmasına izin vermeyecekti, tekrar yenilmeyecekti Deryaya.

Ayşenur kendi içinde bu kadar büyük bir savaş verirken Deryaysa olanları sadece izliyordu. Göğsünün üstünde hissettiği o hafiflik hissi, Çınarın yüzündeki ifade...

Yaşadığı her şeye bedeldi.

Toplantı bittikten sonra kızını babasına emanet edip kadınlar tuvaletteki ihtiyaçlarını halletti. Ellerini yıkamak için lavaboya yöneldiğinde arkadaki başka bir kabinden çıkan Ayşenuru görünce ağır ağır güldü Derya. Hiç bozuntuya vermeden ellerini yıkadı ve kuruladı. Ayşenuru çok iyi tanıyordu. Bu sakinliğinin onu deli ettiğinin farkındaydı. En çok da bundan zevk alıyordu Derya.

Eski Bir YalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin