Oylama:
- Birbirimizle kurduğumuz diyaloğun sınırlı olması birinin ölüp ölmediğini anlamamızı zorlaştırıyor.
- Elle tutulur bir bilgimiz olmadığı için diğer günlerde yaptığımız gibi birbirimizi suçlamak dışında bir şey yapamayacağız.
"oylama vakti gelmiştir. Bu dakikadan sonra kişiler ve rolleri üzerine yorum yapamazsınız. Aksi takdirde olacaklardan sorumlu değiliz."
Beş gündür burada olmamıza rağmen oylama üzerine nasıl bir konuşma yapacağımızı bile çözememiştik. Kaplumbağa adımlarıyla bile ilerleme kaydedemiyorduk. Saat ekranımda duran bir sayısını onaylayıp çenemi avuç içlerime yasladım.
"oylama bitmiştir. Oy çoğunluğu ile 9 numara katil seçilmiştir. Oyun devam etmektedir."
Sesin kesilmesi ile kafamı kaldırıp etrafa göz gezdirdim. Herkes diğer günlerin aksine kısa kesilen anons sebebi ile şaşkın bakışlarını benim gibi etrafta gezdiriyordu. Saniyeler süren bu telaşı ortaya çıkan 15 numara sonlandırmıştı. Gözleri kızarmaya başlamış olan adam kafasını bir o yana bir bu yana sallarken ellerini önce saçlarına atıp anlamsız kelimeler mırıldandıktan sonra boğazına sarıldı. Bir süre kendini boğmaya çalışmasına müdahale etmeye başlayan insanları elleri ile ittirip restoranın tezgâh kısmında bulunan bıçaklarda doğru ilerledi. Eline geçen ilk bıçak ile boynuna derince bir kesik attı. Her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki dehşet içinde kalan korkmuş insanların duygularını belli etmesine fırsat bile tanınmamıştı. Adam kanlar içinde yere yığıldıktan sonra önce saati titredi sonra da hoparlörden rahatsız edici bir ses geldi.
"doktor 27, görgü tanığı 5 ve katil 15 numaradır diğer oyuncular ise halkı oluşturmaktadır. 3 numaralı kural gereğince gün sonunda bir kişiyi öldürmemiş olan katil ölür ve oyun kaldığı yerden devam eder."
İnsanlar ortada duran ölü beden ve kan gölüne baka baka restorandan ayrılırken ben ortada duran bedene yaklaşıp bedeni incelemeye başladım. Restorana ilk geldiğimizde kimsede şüpheli bir şey sezmemiştim adamın sonradan delirdiği gün gibi ortadaydı. Ağzının çevresinde ya da ellerinde bir şey kullandığına dair bir belirti yoktu fakat ellerinden bileklerine doğru çıktığımda saat olan kolunun damarları belirgin bir şekilde renk değiştirmişti. Saati kolundan çıkartmak içi oynattığımda bileğine geçmiş küçük kancalar görmemle her şey aklımda şekillendi. Kameralar tarafından izlendiğim için kurucuların daha fazla dikkatini çekmemek adına ayağa kalkıp restorandan çıktım. Sokakta kimse kalmamıştı ben de hızlı adımlarla eve gidip yarın için dinlenme kararı aldım.
5. Gün sabahı:
Takıntılıyım, lanet olası bir takıntılı... Müzik dilemekten yorulmuyorum ve bir müziğe takınca bütün gün onu dinlemek zorunda hissediyorum. Bu günün parçası da hit the road jack olmuştu. Plak dükkânının yanından geçerken duyduğum ve bir anda dinlemeye başladığım o parça... Sabah kalktığımda işe gidesim yoktu ve gidebildiğim kadar uzağa yürüme kararı almıştım. Gerçi plak dükkânını geçtikten sonra birkaç dakika daha yürüyüp şarkıyı dinlemek için geri dönmem bu planımı yerle bir etmişti. Kasabanın gittikçe sessizleşmesi dışarıda dolaşan insanlara dikkat etmem gerektiğine bir işaretti. Geldiğimizden beri geçen beş gün bana yıllar gibi gelmişti. Mesela hala insanların spor yapması, restorana gitmesi, giyinip süslenmesi beni şaşırtmıyor desem yalan olurdu. Gerçi korkacak bir şeyiniz kalmazsa cesaretiniz artar değil mi? Eve gidince dışarıda günlük aktivite yaptığını gördüğüm insanları bir yere yazmayı aklıma not ettim. En azından kimlerden saklanacağımı bilmiş olurdum. Eve varmama birkaç metre kala omzumda hissettiğim el ile durup kulaklığımı çıkarttım. Yanımda yerini alan 17 numara ile yürümeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİL KİM!?
ActionHükümetin tek bir isteği vardı insanları kuklaları haline getirmek. Gelişen teknoloji ise onların yararınaydı. İnsanlar artık para kazanmak için çalışmıyordu, yemek yapmak için uğraşmıyordu, birbirleri ile görüşmek için evlerinden çıkmıyordu, kitap...