Emily'nin gözünden
Sabah saatin dördüydü nedense hala uykum yoktu bende kalkıp bir duş aldım ardından üstüme salaş bir t-short ustüne siyah deri ceket altıma bir kot şort, saçlarımı salıp spor ayakkabılarımı giydim sonra neon renkli kaba bir kolye, koluma örgülü bilekliklerden takıp salona çıktım. Salona geldiğimde Steve camdan dışarı bakıyordu, ben onu rahatsız etmede yukarı teras kata çıkıp S.H.I.E.L.D'ın uçurum gibi olan kıyısına oturup ayaklarımı şehrin altına uzatmıştım, güneşin doğuşunu izliyordum. Arkamdan bir ses geldi.
- çok güzel deyilmi?
- kusursuz.
Steve yanıma gelip oturdu.
- uyku tutmadı galiba.
- evet, anlaşılan senide.
- diyerleri ne zaman kalkar?
- 06:30m
- lanet olsun!
- ne oldu?
- açım.
- hadi gidelim.
- asansörle bile S.H.I.E.L.D'ın birinci katına inmek azap.
- hadi gidelim.
Ben Steve'in elinden tutup çekiştirmeye başladım , daha sora asansöre bindik. Hala ellerimiz bir aradaydı ama hiç fark etmiyorduk , tam birinci kata ulaşmıştık ki asansör sarsılarak durdu.
- ne oluyo!
- inan bana hiç bir fikrim yok.
- d...du...asansör üstüme üstüme geliyor!
- sende klostorofobimi var?
- galiba!
iki elinide saçlarıma geçirip sakin bir şekilde cevap verdi.
- şşşş... Sakin ol.
- olamam.
- olucaksın. Şimdi derin derin nefes al.
Benderince nefes almaya başladım sonra sakince ağlamaya başladım, ikimizinde gözü ellerimize baktık, ve hemen geri çektik.
- ııı... herneyse.
- e... evet.
- güçlerini denesene.
- ben yapamam.
- sen güçlü bir kızsın yaparsın.
- deniyeceğim
Tam deneyecekken bir fısıltı geldi.
( yapma yapma)
ben aldırmadım ve ellerimi havaya kaldırdım birden hertaraf ışıkla doldu, sonra birden asansör aşağı indi , ve sonra ipler dayanamadı ve bir kat aşağı çakıldık. Bir anda kendimi yerde buldum gözlerim kararmaya başlarken yüzü alleri kan olan Steve ellerini yüzüme koymuş bana bağırıyordu...****************************
- ben nerdeyim böyle?
beni duyan herkez başıma toplanıp iyimisin diye soruyorlardı.
- Steve nerde o iyimi?
- Emi sen iyimisin?
- güzel isimmiş.
- o iyi.
Herkezin gözü dolmaya başladı ben ne olduğunu anlamadım. Yoksa Steve'e bir şeymi olmuştu.
- Steve'e birşeymi oldu?
Ben dayanamayıp yataktan kalkmaya çalıştım.
- ne oluyor? Niye bacaklarımı hissetmiyorum? Birşey söylesenize!
- ge...geçiciymiş.
- ne geçici!
- şu an bacakların geçici bir felç içinde.
- ben birdaha yürüyemeyeceğim ve siz bunu benden saklıyorsunuz!
- hayır.
- kaç saattir burda yatıyorum?
- Toniy bir gülüş patlatarak zorla birşeyler söylemeye başladı.
- saatmi. Gerçektenmi?
- bunda gülecek ne var?
- yaklaşık bir haftadır böyle yatıyorsun.
- ne! Bu nasıl olur?
- bilinçsizce.
biz konuşurken kapıdan hasta kyafetiyle Steve girdi. Hemen koşarak yanıma geldi.
- tanrı aşkına sen iyimisin?
- bize ne oldu?
- asansör yere çakıldı.
- lanet olsun. Sen iyimisin?
- ben iyiyim ama sen.
- evet. Geçermi?
- kendini toparlayıp kendine inanırsan. Hatta uğraşsan hemen yaparsın.
- yorgunum.
Biz konuşurken birden acil alarm sirei çalmaya başladı ben hemen kulaklarımı kapatıp korkulu gözlerle onlara baktım.
- lanet olsun. Hadi gidinde şu lanet şey dursun.
- eminmisin?
- sence.
- tamam. Yenilmezler hadi gidiyoruz!
Hep ben böyle hasta oluncamı gòrev olucaktı, sinir oluyordum. Yalnızda kaldık iyimi. Onlar görevlerini yapsınlar bende bu lanet yatğa çakılıp kalayım. Ya. Bune ama şimdi.
- bridney!
Bridney diyerleri yokken bana bakacak bakıcı olarak duracaktı. biraz zaman geçtikten sonra Biridney içeri girdi.
- buyrun bayan Jexsn.
- beni lavaboya götürebilirmisin?
- tabiyki efendim.
Offff lavaboya bile biriyle gidiyorum en son küçükken annemle gitmiştim.
- bayan Jexsn bundan sonra kendiniz girebilirsiniz.
- sağol tatlım.
Ben lavabodan çıktıktan sonra Bridney tekerlekli sandalyemi sürükleyerek beni odama getirdi.
- sağol Bridney çıkabilirsin.
- bir ihtiyacınız olduğunda şurada gördüğünüz cihazdan seslenebilirsiniz ve ayrıca bir saat sonra egzersiz yapacağız.
- offf tamam.
Tamam Emily oflama çünki bunların hepsi benim ayaklarımın çalışıp iyleşmesi için.
Ben böyle kendi kendime konuşurken kapı aralandı.
- kim var orda? Bridney! Senmisin? Ne! Senin ne işin var burada piskik.
- ...
- imdat! Bridney! İmdaaaaat!
Steve'nin gözünden
- burası bitti!
- burasıda!
- ne çabuk.
- totonu kaldır Clint. Çünkü benimkide bitti.
- sonunda.
- evet.
- bi el atsanız.
- beşer dağıtalım.
- Steve!
- evet Thor!
- sen Emily'nin yanında olmayacakmıydın.
- Bridiny vardı.
- onun baktığı kişı yenilmez ama o bir ajan
- onu korur.
- ajan ve yenilmezin arasında ne kadar fark var sence. Hem Emily artık çok önemli birisi.
- tamam herneyse çocuklar biz gidelim diyerleri burdan sağlam varsa alırlar biz gidelim.
- tabi sağlam varsa.
- aynen öyle.
- Clint ve Natasha siz orda ne yapıyorsunuz?
- şey. Natasha galia bileğini burkmuş bende nezaketen kucağımda götürüyorum.
Clint'in gözünden
- iyimisin?
- pek zannetmiyorum.
- yakından bakınca dahada çok güzelsin.
- efendim.
- şey yani yakından bakınca iyi görünüyor.
- Clint iyimisin?
- iyiyim. Yani nasıl olabilirdimki?.
- yani. Her neyse. Dikkatli ol yoksa düşücez.
- tamam.
Lanet olsun, lanet olsun neden böyle sesli düşünüyorum neden?
Natasha kucağımda beraber jete bindik diyerleri çoktan binmiş aval aval bize bakıyorlardi.
- ne?
- sanki bir aşk filizleniyor ha.
- hayır Tony aptallaşma.
- bencede Tony.
- beni desteklediğin için sağol Clint.
- ne demek. Ne demek. İstiyorsan jeti tek ben kullanıyım.
- yaptıklarını nasıl ödememi bekliyorsun?Bu soruyu sorduğunda" bir öpücük yeterli
![](https://img.wattpad.com/cover/39880938-288-k839628.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yenilmezler: yeni yenilmez.
Acciónherşeyde ,heryerde aşk olmalımı ? bazen aşkta olduğu yeri şaşırır . bazen kariyer için, dünya için bazı şeylerden vazmı geçmeli bir kahraman? mesela aşktan. ama Emily vazgeçmemeliydi. herşey böyle bitemezdi. o herkezi yüz üstü brakamazdı. o kaderin...