Bay Fury!
- ne oluyor Hobit?
- anna uyandı. İlk on saat uyanmaması gerekli.
- ne anlama geliyor.
- bu uyanması çok tehlikeli. Onu uyutmamız lazım. Fakat uzun süre. Hemde çok uzun.
- ne kadarlık bi süreden bahsediyoruz?
- 10 aylık bi süre.
- daha kısa olamazmı?
- malesef.
- onu en kısa sürede yenilmezlere katmamız gerek. Tamam. Konuşma şansım varmı?
- onu hemen uyutucaz. Üzgünüm.
- sana yardım etmesi için Helen'ı göndericem.
- teşekkürler bay Fury.********** 4 Ay Sonra*********
Natasha'nın gözünden
Emily'nin ölümünden 4 ay geçmişti. Koskoca SIHIELD binasında son dört ay hayalet takım olarak iğlan edilmiştik. Koskoca salonda 5'imiz kollarımızı göğüsümüzde bağlamış kös kös oturuyorduk. Steve'se 4 aydır yüzünü görmüyorduk. Kendini odasına kapatmıştı. Biz yatarken odasına yemek bırakırdım ama çoğu zaman yeğe dokunmazdı. Bizi göreve bile göndermiyorlardı. O sırada içeri Fury girdi.
- ehpiniz toplantı odasına.
- anonsta verebilirdin. Zahmet ettik. Dedi Clint sessiz ve biraz sinirlice.
- bişeymi dedin Barton.
- yok bişey. Deyip önünden geçti.
- Natasha.
- efendim Fury.
- Steve'de gelmeli.
- peki bay Fury.
Ben hemen Steve'in odasının hemen önünde durdum.
- Steve. Ordamısın?
- .......
- bak. Fury bizi toplantı odasına çağırdı. Seninde gelmeni istedi. Belki önemlidir ha. Seni bekliyor olucaz.
Ben hemen asansöre bindim. Tam kapı kapanıcakken Steve gözleri çökmüş bi halde kapıyı durdurdu. Ve içeri girdi.
- geliceğini biliyordum. Oldukça solgun görünüyorsun. Sen iyimisin?
- nasìl olabilirim sence?
- oldukça üzgün. Seni hiç böyle görmedim. Yanii. Üzgün. Hiçbirimizin. İnanmadığı bişey var. Tekrar tekrar aşık olmak. Sen asla desende aşık olucaksın. Acı çeksende.
O arada asansör kapısı açıldı. Steve çıkarken duyulacak şekilde mırıldandı.
- asla.
- seni duydum.
Steve kapıyı açıp içeri girdi. Ardından ben. Steve Clint ve Buruce'un arasına oturdu. Bende Thor'un yanına. Burdan onların konuşmalarını duyuyordum.
- dostum. Dedi Clint.
- merhaba Clint.
- nasılsın?
- birazdaha iyi.
- elbet geçer.
Herkez bi işle meşkulken Fury lafa girdi.
- son aylarda olanlar hepmizi sarstı.
Başta oturan Tony hemen lafa daldı.
- hemimizi derken kendini kastetmiyosundur her halde.
Fury tam ağzını açmıştı ki içeri Hill girdi.
- Toplantınızı böldüğüm için üzgünüm. Fury Emil...
- tamam o kouyla ilgileniriz.
Steve Hill'in tamamlayamadığı kelimeyi tamamladı.
- Emily. Onunla ilgili dimi?
- siz yine ne halt karıştırıyosunuz? Dedi Tony.
- Fury. Dedyip Fury'e dikkatlice baktı Hill.
- bilmemiz gereken bişeyin olduğunu düşünüyorum Fury.
- Steve söylemedi herhalde size Natasha.
- neyi?
- Emily'nin kardeşlerinin olduğunu.
- Fury.
- Hill.
- benimle gelmelisin Fury.
- bekle. Son haftalar görev yok. Hepiniz yastasınız. SIHIELD'a sadece darlıksınız Su an.
- ne bizi kovucakmısın. dedi Buruce.
- hayır. Bir iki ay size izin. O zamamana kadar toparlanın.
- yoksa. Dedi Thor.
- yoksa diye bişey yok. Eşyalarınızı toplayın.
- o bizi kovdumu? Steve. Orda dünya nasıl dostum. Dedi Tony.
Steve gayet gergin bi şekilde ayağa kalktı.
- burdakinden daha hüzünlü. Şimdi izin verirseniz eşyalarımı topluycam.
- sen SIHILD'da kamıyormusun?
- bizim bi evimiz var. Akşam yola çıkıcam.
- bizim? Dedi Tony.
- Emily ve onun. Dedi Bruce. Ve oda kalktı.
- eeee. Siz ne yapıcaksınız?
- eve gidip uyuyycam.
- tembel teneke Natasha. Peki ya sen Thor.
- bu gün Jeyn'le vakit geçiricem. Yarın asgard'a 9 dünyadan sadece ikisi kaldı onları hallettikten sonra asgard'a hükm edicem. Ondan sonra Yenilmezler girişimini zorunlu bırakıcam.
- bunu yapamazsın. Dedim sessizce.
- nedenmiş o Nat.
- bolmom.
Deyip sinirle kalkıp gittim. Sonra kapının arkasına geçtim
- ne oldu şimdi? Bende Stark kulesine gidip tolantı, seyhat ve fen ödeerimi yaparım muhtemelen.
- ilk okul çocuğuuuu. Dedi sıkkınca Clint.
- Clintasha! Dedi Thor.
Clint'in gözleri fal taşı gibi açıldı.
-
Yanaklarımın kizardığını hissedebiliyordum.
- no oloko Thor. Hadi ama dostum onu bal gibi seviyorsun.
- benim kız arkadaşım var.
Tony içtiği kahveyi Thor'da suyu geri püskürttü.
- ne!
- yani. Biri var. Bu konu burdan başka biyre gitmesin. Deyip ayağa kalktı Clit ben dolan gözlerimle elimi ağzıma koyup asansöre koştum.
- Natasha!
Bana bağıran Clint'ti ama ben aldırış etmeden asansòre bindim. Anlımı asansörün soğuk demir duvarına yasladım. Sonra sağ elimi kaldırıp duvara vurmaya başladım hiçkırarak ağlıyordum. O sırada asansör açıldı. Karşıma iki kadın çıktı beni görünce fısıldaşmaya başladılar, sonra ben kendimi toparladım.
- ne. Karşınızda bi ahmak varmış gibi bakıp durmasanıza. Deyip birisinin omzuna omuz attıp gittim. Odama girdiğimde gardolabımın üstündeki bavulu alıp yatağımın üstüne koydum. Bavulu açtıktan sonra elbiselerimi yerleştirmeye başladım. O sırada kapı çaldı.
- kim o?
- benim Clint. Girebilirmiyim?
Ben ellerimi yüzümde dolaştırdìktan sonra
"girebilirsin!" dedim.
Odama girince bavulumun yanına oturdu.
- hemenmi gidiyorsun?
- ne kadar çabuk okadar iyi. Tatile ihtiyacım var yakalaşık 9 ay burdaydık. Çok yoruldum.
- sen. Bizimi dinliyordun?
- kimi? Sizimi? Yo hayır nerden çıkarttın?
Ben hem elbiselerimi yerleştiriyordum hemde Clint'le konuşuyordum.
- peki neden ağlıyordun?
- birden Emi aklıma geldi.
- hemen gitmek zorundamısın?
- dedim ya. Okadar erken okadar iyi.
- nere gidiceksin?
- muhtemelen bi tatil köyüne.
- peki. O zaman görüşmek üzere.
- görüşmek üzere.
Gitmek için bi adım atmıştı ki geri dönüp bana sımsıkı sarıldı. İlk başt şaşırsamda titrek ellerle bende ona sarıldım. Ayrıldıktan sonra bana el salladı. Bende ona el sallayıp ellerimi kot pantololonumun arka ceplerine soktum.
Clint'in gözünden
Natasha'dan ayrıldıktan sonra açık teras katına çıktım. Steve tamda New york'u ayakları altına alan, adeta uçurum gibi duvara oturup gün batımını seyrediyordu. Bende onun yanına gidip oturdum.
- güzel manzara.
- burda Emily'le günbatımını seyretmiştik.
- oldukça romantik bi yer. Ne dersin ha?
- öyle
- malesef hayat çok ama çok nankör. Ya sevdiklerini alır yada vermek zorunda kalırsın. Bir yanın ateş olur bi yanınsa uçurum. Aşk böyle bişey olsa gerek.
- uzun zamandır düşünüyorm. Emily neden intihar etti? Ama bulamıyorum. Neden böyle bişey yaptı. Neden buna gerek duydu.
- ona çok işkence etmişseler.
- Bilmiyorum. Bi türlü cevabı bulamıyorum. Onsuz yaşamak bana okadar açı veriyorki. Ona dokunamamak. Onu her istediğimde öpememek. Çok acı veriyo. Ona rüyyalarımda her dokunmaya çalıştığımda benden uzaklaşıyor. Ben o eve gittiğimde. Sadece Emily'i görücem.
- daha demin okadar büyük bi aptallık ettimki bilemezsin.
- dert ortağın olabilirim.
- zaten öylesin dostum. Kız arkadaşım var dedim.
- kız arkadaşınmı var?
- sendemi? Neyse. Hayır. Yok.
- peki niye öyle dedin?
- herkez Natasha'yı seviyorsun diyo. Ama ben onu sevmiyorum.
- yada sen kendini kandırıyorsun.
- sanmam.
- ilk başta bende senini gibi dedim. Onu sevmiyorum. O benim atmrkadaşım. Ben Peggy'i seviyorum dedim. Peggy'den ayrıkamam. Ona ihanet edrmem. Ama kalbine dinletemiyorsun. Her insan tekrar aşık olur. Ama o benin için sondu. Birdaha asla.
- belki ben inanmak istemiyorum öylemi. Hadi ama dostum. Yinemi?
- malesef Clint.
- seni bir itsem diyer tarafı boyluyacağını biliyorsun diğmi?
- ben zaten bunu istiyorum.
- Cennet'in dibine git kanka.
- kanka?
- her neyse.
- hava karardı. Benim için gitme vakti geldi.
- el veda dostum.
- görüşürüz.******************************
6 ay sonraSteve'in gözünden
- günaydın çocuklar.
- günaydın Steve. Dedi yemek yerken Tony.
- günavdun.
- Clint ağzında yemek varken konuşma. Dedi Natasha gülerek.
Ben hemen boş sandalyeye oturup önümdeki servis tabağındaki peynirden aldım.
- Babam kaç aydır beni Asgard'a almıyo. Anlaşılan çok kızdı.
- sen git. Bilmem kaç ay Asgard'a gitme. Sonra üstüne 9 dünyadan ikisinde yine isyan patlak versin. Sonra elini kolunu sallayarak asgarda git. Baban akıllıymış. Yani yüce tanrı odin. Seni almamakla iyi yapmış.
Thor Tony'e ciddi bir şekilde bakarak sağ elini duvara uzattı.
- lanet olsun. Tony bunu der demez duvarı delen mijölnr Thor'a gelip Thor onu tuttu. Ve dışarda hava gürlemeye başladı.
Hepimiz camdan baktığımızda sağınak ve şimşek vardı.
- Thor.
- hııı.
- fazla zorlamasak.
Derdemez yağmur birden gesildi.
- teşekkür ederim.
- bişey deyil.
Biz yemeğimizi yerken Tony telefonla konuşuyordu.
- aluu. Evet yine ben. Evet onun için aradım. Ne! Bu sefer iki katı. Üstelik imza. Hay ben senin.................. Ediyim. De get. New york'ta duvar yapan tek sen deyilsin! Kapat!! Ben bu duvarcıların. Neyse. Banane. Dedi ve telefonu arkasına attı. Attıktan sonra bi ses geldi.
- arkadaki. Cammıydı?
Ben dirseğimi masaya yatırıp elimi anlıma koydum ve kafamı gülerek salladım.
- ıııı. Artık iki ustaya ihtiyacımız var.
Ve ardından yine sağınak yağmur.
******************************
- Ne kadar zaman kaldı Hobit?
- akşam hava karardığında faliyete geçicez. Fakat hala bi kabinimiz yok bay fury.
- var.
- ben göremiyorum.
Fury labavatuğarın köşesindeki örtüyü çekti.
- ama bay Fury bu 70 yıllık. Tehlikeli olabilir.
- şansımızı deniycez.
- peki. Bay rogers'tan 1 tüp kan almamız lazım.
- hallolur.
- akşam görüşürüz bay fury.
- görüşürüz. Helen'ı nerde bulabilirim?
- labavatuğarındadıdr.
- peki. O uyanmadan.1 saat önce faliyete geçelim. Acı çekmesini istemem.
- ama uyanabililr.
- deneriz.
- peki.******************************
- Güneş batmak üzere. Siz gidiyomusunuz?
- Nat ve ben Taaaa Viyana'ya göreve gidiyoruz. Muhtemelen bi kaç gün burda deyiliz.
- peki sen Tony?
- son dakika toplantısı. SIHIELD'la anlaşma. Nükleer silah şeyi.
- sen Thor?
- asgard'a. Halletmem gereken birtakım şeyler var.
- sen Buruce?
- hastaların bana ihtiyacı var. Benimde rahatlamaya.
- bende dağ evine gidicem.
Biz konuşurken içeri Helen girdi. Elinde 5 tüp, 5 iğne vardı.
- merhaba çocuklar. Biyeremi gidiyodunuz? Gitmeden önce sizden bi parça alıcam. Hani sizi öslersem. Deyip elindeki iğneyi gösterdi.
- biz. Tam gidiyoduk. Dedi Tony.
- şaka. Hep sizmi yapıcaksınız. Deyerlerinize ve sağlığınıza bakmak için. Steve. Otur ilk senden başlayalım.
Ben hemen oturdum. İğneyi vurduktan sonra gömleğimin kolunu geri düzeltip deri ceketimi giydim. O sırada Fury geldi.
- Helen gelmelisin.
- tamam.
- bizim kanlarımız? Dedi Natasha.
- sonra alırım.
- siz gidebilirsiniz. Dedi Fury ve gitti.
- hava karardı. Gitsek iyi olur. Hadi ozaman.
Hep beraber aşağı inip vedalaştık, sonra telefonumun salonda kaldığını fark ederek geri döndüm. Asansörden çıktıktan sonra salona gittim. Salondan sesler gelince kapının arkasında durdum.
- kabin hazırmı?
- evet Fury.
- Steve'den kan aldınmı.
- aldım.
- o halde başlayabiliriz. Hadi labavatuğara inelim. Bi an önce kimse fark etmeden bitsin bu iş.
Ben hemen biryere saklandım. Daha sonra Helen ve Fury'i takip ettim. Benim kanımla ne yapabilirlerdiki?
Onlar labavatuğara indikten 10 dakika sonra bende labavatuğarı bulup kapalı kapıyı a tam aralıyacakken bir sesle birlikte bir kız çığlığ duydum. Hemen kapıyı açıp labavatuğara üstten bakan balkon gibi yerin ddemerini tutarak aşşağı baktım.- sandığım kadar açıtmadı.
- bu sadece penisilindi.
- hazırmısın.
- tuvalete gitmek için geçmi.
- geç kaldın.
Bu. Bu serumun kabiniydi ve çalışıyordu. Üstelik içinde biri vardı. Hatta bu kızdı.
O sırada kapıdan koşarak Thor girdi ve soluk soluğa yanıma geldi.
- Haimdal. Onu. Onu dünyada görmüş.
- ne.
Deyip aşşağıya baktık.
- buda ne? İçinde birisi var.
Sonra bir adam bağırdı.
- işlem tamam bay fury.
Yavaşça kabinin kapısı açıldı.
Ben ve Thor'un gözleri büyükçe açıldı. O anda gòzümden sağdee bi damla yaş döküldü.
- ama o.
******************************Herkeze tekrardan merhabalar. İnşallah beyenmişsinizdir. Yazım yanlışlarım ve hatalarım mutlaka var. Özür dilerim. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin. Vote atmayı untmayın. Bu arada iki yeni kitap yazdım. Birisi yenilmezler: iç savaş/ age of ultrondan hemen sonra biride aşkın kör gözleri. Bakarsanız sevinirim
![](https://img.wattpad.com/cover/39880938-288-k839628.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yenilmezler: yeni yenilmez.
Actionherşeyde ,heryerde aşk olmalımı ? bazen aşkta olduğu yeri şaşırır . bazen kariyer için, dünya için bazı şeylerden vazmı geçmeli bir kahraman? mesela aşktan. ama Emily vazgeçmemeliydi. herşey böyle bitemezdi. o herkezi yüz üstü brakamazdı. o kaderin...