Bazen kendi kendime düşünürdüm , bir insan yıpranmış olduğu zaman neden tek kelime edip hakkını savunmaz diye kendime sorardım. Meğersem o insan hakkını almaya çalışırken öldürülürmüş.Ama ilk başta bedeni değil ruhu ölür, bedenide zaman içinde yavaş yavaş ölürmüş. Bir insanın başına ne gelirde böyle olur ki ? Evet , doğru. Hayatının mahvolmaya başlaması ilk olarak kalp çarpıntısı ile başlar . Kalbini kontrol edemeyecek , duygularını ve hislerini zapt edemeyecek dereceye geldiği zaman hayatı bitmeye başlar . Her insan da bu durum aynıdır, değişmez.Eskiden okulumuzda sık sık tiyatro oyunu sergilenirdi , ben her zaman başrolde ki mutsuz rolde oynardım . O an aklımda internette okumuş olduğum bir cümle yankılandı ,Ve yine başrolde mutsuz rolümün yerini aldım . Benim acılarım hep şehre sığamayacak kadar büyük oldu ama ben o acılarımı ufacık bir odaya sığdırmayı her zaman başardım.Bazen gerçek dünyadan sıkılıp kendi dünyama yolculuğa çıkardım , meğersem kendi dünyamda hayaller kurmaya çalışırken yaşamayı unutmuşum.Ve yine o acı his başladı ..... Kalp Çarpıntılarım.Bir kaç saattir bu acı hissi yaşıyorum, kalbimin hızlı hızlı çarptığını sanki yerinden çıkacakmış gibi bir izlenim yarattığını hissediyordum. Kalbim yine aynı hızda çarpıntılarına devam ediyordu . Hızlı bir şekilde ayağa kalkarak masada duran sürahi ve bardağı elime aldım ,kendime bir bardak su doldurdum ve nasıl olduysa bir anda kusmaya başladım. Başım dönüyor ve en kötüsü kusmaktan duramıyordum. Kapı yüksek bir sesle açıldı , Savaş yanıma gelerek sırtımı sıvazlamaya başladı . O sırtımı sıvazladıkça kusmaya devam ettim , tekrar kustum , tekrar kustum ve tekrar kustum. En sonun da yere çöküp oturdum , başım fena halde dönüyordu. Savaş bana bir peçete ve kolonya getirdi. Peçete ile ağzımı sildim , bir süre kendime gelebilmem için kolonyayı burnuma tuttu . Bana bir ilaç uzatarak bu ilacı içmem gerektiğini söyledi, " içmek istemiyorum ". "İçmek zorundasın yoksa iyileşemezsin ", ilacı zorla elime verdi ben ise içmemekte ısrarcıydım. İlacı büyük bir sinirle yere attım. Bana kızgınlıkla bakarak kolumu sıkmaya başladı , "eğer o ilacı içmezsen sana zorla içiririm haberin olsun !" . " Sen ilk önce o eli bir çek ondan sonra konuş o elini çekmezsen olacaklardan ben sorumlu değilim Savaş Yıkıcı ". Sanki bana zarar vermek istemiyorcasına elini sertçe çekip odadan çıktı, tabii kapıyı da kilitlemeyi ihmal etmedi.Savaş 'ın suratı nedensizce tanıdık geliyordu , o kim di ? Beni neden burda tutuyordu ki, anlamakta zorluk çekiyorum . Aklımda bir ton soru vardı , en kötüsü kendimde değildim.Başım ağrıyor ve miğdem çok bulanıyordu.En sonun da inat etmeyip yatağa uzandım ve yorgana sıkıca sarıldım . Yavaş yavaş gözlerimin kapandığını hissettim . Kafam da tek bir cümle yankılandı , "ARTIK HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK VE BEN ATEŞİN TAM ORTASINDAYIM ". Gözlerimi açtığımda gözüm duvarda ki saate takıldı . Saat sabahın sekiziydi , yaklaşık 7 saattir uyuyordum. Başımda ki ağrı hâlâ geçmemişti, oda da bir kaç parça kıyafet ve not vardı. Notta şöyle yazıyordu ; " Uyandığın zaman üstünü değiştir terlemişsin.Değiştirmezsen gelir ben giydiririm. Savaş " Notu sinirden yere buruşturup attım . Ama sonrasında gerçekten biraz fazla terlediğimi fark ettim, ateşim düşmüştü . Bu lanet baş ağrısı da geçseydi kurtulacaktım. Üstümü değiştirmek için kıyafetleri elime aldığım da odanın kapısı yavaşça açıldı , tam kapıda duran bu adamda kimdi ? Adam bana doğru bir adım attı ve hemen arkasından koruması da geldi. " Demek bahsettikleri Alev Akıncı sensin ." anlamaz bir ifadeyle adama baktım , konuşacakken araya Savaş girdi " Evet bahsettiğimiz kız bu ama biz içeri de konuşsak daha iyi olur efendim ." Adam Savaş 'a sinirli bir bakış attı,sanki yapmak istediği şeyi engellemek istediği için onu öldürmek istercesine bakıyordu.Adam bana bakarak sırıttı , korumasına dönerek, "Vamos a la sala de estar. mátalo y llévate a la chica. " ( Oturma odasına gidiyoruz . Onu öldür ve kızı al) .İlk önce bunun hangi dil olduğunu anlayamadım ve sonra bu dilin ispanyolca olduğunu anladım. Neyse ki ispanyolca biliyordum ve adamın ne demek istediğini anladım. Savaş 'a bu durumu nasıl anlatacağımı düşünürken aklıma direkt olarak bayılma numarası geldi ve bende tabii ki bunu yaptım. Savaş da dahil adam ve koruması bir anda telaşlandılar , adam tekrar korumasına ispanyolca bir şekilde "¿Estás seguro de que esta chica está sana?" (Bu kızın sağlıklı olduğundan emin misin ?) dedi.Savaş beni kucağına alarak yatağa yatırdı , adamlara içerde beklemelerini söyledi onlarda itiraz etmeden içeriye geçtiler. Savaş kapıyı kapatınca hızla ayağı kalktım , Savaş beni ayakta görünce şok olmuş bir ifadeyle " Alev iyi misin ,ne oldu ?" diye sordu . Sessiz olmasını işaret ederek konuşmaya başladım " Savaş bu adamların konuştuğu dil ispanyolca ve seni öldürüp beni yanlarına almayı planlıyorlar." Savaş bana doğru bir adım attı , kulağıma doğru eğilerek fısıltılı bir şekilde " Hepsini biliyorum ben bunu halledicem, sen sadece odada otur ve kapını kilitle . Silah sesi duyarsan sakın odadan çıkma , ben hallederim.Şimdi uslu bir kız ol ve otur, geri geleceğim. Söz."Savaş elini uzatarak odanın anahtarını verdi. Odadan çıkınca kapıyı kilitledim ve sesleri dinlemeye başladım, korumanın ispanyolca küfür ettiğini duyuyordum. Beklemediğim bir anda duvara sert bir şekilde bardak fırlatıldı, Savaş 'ın adama bağırdığını , hemen burdan gitmelerini söylediğini duydum.O anda korktuğum başıma geldi, içerden gürültülü bir silah sesi duyuldu. Ayağa kalkarak sesleri dikkatle dinlemeye başladım , tam o sırada kapımın kilidi açılmaya başladı. Yerde duran sopayı elime alarak kapının açılmasını izledim, karşımda omzu kan içinde Savaş duruyordu. Yanına koşarak kolundan tutup onu yatağa oturttum, acı içinde sızlanarak tişörtünü çıkarmaya çalıştı . " Savaş dur kendin çıkaramazsın , bekle sana yardım edeceğim ". Savaş acı içinde tişörtünü benim yardımımla çıkardı,bana batikon ve pamuğun nerde olduğunu söyledi . Hızlıca banyoya giderek lavabonun altındaki dolaptan batikon ve pamuğu alarak Savaş'ın yanına döndüm.Yanına oturdum ve batikonu pamuğa dökmeye başladım, Savaş dikkatlice beni izliyordu. Pamuğu yarasının üstüne sürücekken elimi sıkıca ani bir hareketle tuttu, yavaşça kulağıma doğru eğildi ve fısıltılı bir şekilde ; " Senin yapmana gerek yok orman gözlü kız, kendim yapabilirim.Bir yıkıcı kimseden yardım almaz." Umursamaz bir ifadeyle ona baktım, o da bana aynı ifadeyle baktı ; " Bir yıkıcıda elbet birgün yıkılır ,o zamanda yardıma muhtaç kalır " Savaş bana cazibeli bir bakış atarak pamuğu elimden aldı ve kendi yarasını temizlerken konuşmaya başladı ; " Her yıkıcı yıkılsada ben yıkılmam, ayrıca kimseye muhtaç olmam ." Kesin ifadesiyle göz ucuyla bana bakarak hafifçe sırıttı, bazen gerçektende sinir bozucu olabiliyor. Yataktan kalkıp masada duran sürahiden bir bardak su koyup yarısını içtikten sonra komodinin üstüne koydum.Savaş yarasını temizledikten sonra komodinin çekmecesinden sargı bezi çıkardı,yarasını sarmasına yardım ederken gözüm karın kaslarına kaydı. On saniye boyunca gözlerimi ayırmadan karın kaslarına baktım, baktığımı fark etmiş olacak ki elimi tutup karın kaslarının üstüne koydu. " Çok sevdiysen bu cazibeli karın kaslarıma istediğin zaman dokunabilirsin kumral kız." Tiksinerek elimi çekip koluna vurdum . " İnan bana onlara dokunmaktansa yılana dokunup zehirlenmeyi tercih ederim." Sırıtarak bana doğru yaklaştı , " O zaman bana her dokunduğunda zehirlenirsin tatlım." Yüzümü ekşiterek ona baktım ve hiç beklemedeğim bir anda miğdem bulanmaya ve kusmaya başladım. Savaş ayağa kalkarak zar zor lavaboya gitmeme yardım etti, üst üste defalarca kustum. En sonunda bilincimi kaybetmeye başladığımı hissettim, enson Savaş'ın elini kolumda ve belimde olduğunu hatırlıyorum. Sonra da yavaş yavaş uyuduğumu anladım......... Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda karşımda yorgunluktan ölmek üzere olan Savaş'ın uyuduğunu gördüm.Gözlerimi ovalayarak yataktan kalktım,dolapta duran battaniyeyi Savaş'ın üstüne örttüm.Yatağa tekrar uzanıp yorganı üstüme çektim, gözlerimin karardığını ve yine miğdemin bulandığı duyumsadım.Gözlerimi saate diktim, saat daha on du. Ben düşüncelere dalmışken Savaş öksürerek uyandı,başındaki teri silerek bana doğru yaklaştı. " İyi misin ? Çok sık kusmaya başladın, hamile falan mısın ? " Dalga geçer bir tabirle konuşmuştu,öfkeyle yatakta doğruldum. " Saçmalama Savaş , ben daha 15 yaşındayım. Senin gibi cinselliğe girmeye meraklı değilim ." Kaşlarını çatarak sordu ; " Nerden çıkardın benim cinselliğe meraklı olduğumu " " Tipinden belli oluyor çakma sarışın. " Biraz duraksayarak beni baştan aşağı süzdü "Belkide ben seni hamile bırakmışımdır tatlım" Kahkaha atarak yanıma oturdu , ondan iyice tiksindiğim için azıcık da olsa ondan uzaklaştım . "Korkma seninle cinselliğe girmedim, hamile değilsindir. Sana verilen ilaçlar miğdene ağır geldi büyük ihtimalle , daha yaşın küçük ağır gelmesi normal. Anlamaz bir tiple Savaş'ın ne demek istediğini sordum , " Şöyle, uyumadığın için sana her defasında sakinleştirici ve antidepresan vermiştim. Onlar ağır gelmiş olmalı , sana sıcak bir çorba içirsem daha iyi olur" Savaş ayağa kalkarken kolunu tuttum ve bana bakmasını sağladım " Savaş bana neden bunu yapıyorsun ?" Sorduğum soru karşısında sessiz durmayı tercih etti, sıkıntılı bir iç çekti . " Zamanı geldiğinde sana her şeyi açıklayacağım. Ama şuan bunları bilmemen daha doğru Alev, senin güvenliğin için bu şart .Lütfen burdan kaçmaya çalışma, seni korumaya çalışıyorum.Polislerden ve en kötüsü de seni babandan koruyorum Alev." Savaş son cümleyi söylerken şaşkın bir şekilde onu dinledim. " Beni neden babamdan korumaya çalışıyorsun ki ?" Savaş daha fazla cevaplamak istemediğini söyleyerek mutfağa gitti, Savaş neden bana açıklama yapmak istemiyordu ki ? Onu tehdit eden biri ya da birileri mi vardı ? Bunları düşünmekten ciddi anlamda yorulmuştum. Mutfağa doğru giderken Savaş'ın odası gözüme çarptı , odasında annesi olduğunu düşündüğüm bir kadının fotoğrafı vardı. Savaş bu kadına çok benziyordu ama işin garip yanı fotoğrafta uzaktan onları izleyen bir adam vardı . Bu adamı birine banzetiyorum fakat kim olduğunu çıkaramadım, odasını incelerken masanın yanında duran kitaplıkta bir dosya fark ettim. Dosyanın üstünde benim adım yazılıydı, dosyanın kapağında fotoğrafım vardı. Kitaplığı biraz daha incelerken üç tane daha dosya olduğunu fark ettim , bu dosyalarda annemin,babamın ve ablamın isimleri yazıyordu , Savaş niye ailemin dosyalarını saklıyordu ? Kendi dosyamı açmak için elime aldığımda Savaş odaya girdi, sert bir ifadeyle "Odamda ne yapıyorsun !" dedi. Öfkeden elindeki damar belirginleşmişti , dosyayı önüne atarak aynı şekilde cevap verdim " Asıl sen ne yapıyorsun ! Bu dosyalarda ne ! Ailemin ve benim dosyalarımın sende ne işi var Savaş !" Öfkeden deliye dönmüştüm, inanın o an kendimi tutmak için çok zorlandım.Savaş'ı kolundan iterek odadan çıktım, sinirle mutfağa gidip bir bardak bira koydum. Normalde hiç bira içmemiştim, ilk defa sinirden bira içecektim.Savaş sesli adımlarla yanıma gelip bira şişesini elimden alıp sertçe masaya koydu, "Alev sen delirdin mi ? Sen daha 15 yaşındasın farkında mısın bilmiyorum ." " Bu seni ilgilendirmez ! Anam mısın , babam mısın ! İstediğimi içerim. Ayrıca sende çok büyük değilsin, sen niye içiyorsun o zaman !" " Ben 19 yaşındayım. Sen den 4 yaş büyüğüm ve ben reşitim, sen reşit değilsin küçük hanım." Sinirle bira şişesini elime alıp içmeye başladım, tadı çok iğrenç olsada rahatlamak için bunu içmek zorundaydım. İçtikten sonra yere oturup duvara yaslandım, Savaş 'ta dolaptan başka bir bira şişesi alıp yanıma oturdu. "Sana bu dosyaları göstermek için çok erken bir zaman.Henüz bunu kaldırabilecek kadar güçlü sayılmazsın Alev, öğreneceğin tek bir şey var. O da babandan bir müddet uzak kalman, seni ancak bu şekilde koruyabilirim Alev Akıncı ." Söylediği şeylere anlam veremiyordum, bu ne demekti . "Beni neden babamdan korumak istiyorsun Savaş ?" Sorumu cevaplayamadan oracıkta sızıp kalmıştık. Uyandığımda Savaş'la aynı yatakta yatıyordum, gözlerimi hızlı hızlı açıp kapattıktan sonra büyük bir çığlık attım.Savaş korkmuş bir şekilde gözlerini açtı , utanmışcasına bana baktı. Savaş'ın üstünde hiçbir şey yoktu, neyseki altında şortu vardı.Benim üstümde ise Savaş'ın gömleği dışında hiçbir şey yoktu, Savaş'a anlamaz gözlerle baktım. Gece ne olmuştu? O an aklım da Savaş'ın tek bir cümlesi yankılandı , " bu aralar çoğu kız taciz ediliyor biliyor musun ? Onlardan biri olmak istemiyorsan şimdi çeneni kapa ve yat uyu ." Savaş bunu bana sinirli olduğu zaman söylemişti .Umarım korktuğum başıma gelmemiştir, bu yaşta yapmış olamam, ben daha 15 yaşındayım. Kalbim çok hızlı bir şekilde atmaya başladı, korkan gözlerle Savaş'a baktım. Üstüne doğru sinirli bir şekilde yürümeye başladım, " Savaş sen delirdin mi, benim kıyafetlerim neden üstümde değil ! Gece ne oldu , neden bu haldeyiz ! Düşündüğüm şeyi yapmadın demi ! " Savaş anlamazcasına yüzüme bakıp dudaklarını yavaşça araladı " elbette düşündüğün şeyi yapmadım , asıl delirmiş olan sensin . Gece uyandığımda ikimizde çok terlemiştik , üstünü değiştirmen için sana gömleğimi getirdim . Sende uyanmadın, hasta olmaman için üstünü ben değiştirdim. Korkma seni taciz falan etmedim, kendi üstümü de giymeden yattım . Burası benim evim istediğim şekilde yatabilirim, senide odana götürdüğümde tekrar terlemeye hatta rüyanda ağlamaya başladın. Bende seni kendi odama yatırdım sakinleşmen için . Hepsi bundan ibaret, sen istesen de asla böyle bir şey yapmam Alev Akıncı !" Hem pişmanlık hem de öfkeli bir halde olduğum yere oturdum, hayatımda olan hiçbir şeye anlam veremiyordum. Artık ciddi ciddi usandım, hayatımı yaşayamamaktan yoruldum. Hıçkıra hıçkıra ağladığım sırada Savaş yanıma gelip beklemediğim bir şekilde sarıldı, o an neden bilmiyorum ama çok güzel bir huzur hissettim. Karşılık vererek ona sarıldığım sırada gözlerimi sıkıca kapattım, o şekilde ne kadar kaldık bilmiyorum ama tahminimce on dakika boyunca sarıldık. En sonunda geri çekilerek gözyaşlarımı sildim, Savaş elini koluma koyarak nedametle konuşmaya başladı , " özür dilerim o şekilde konuşmamalıydım, biraz fazla ağır konuştum. Gerçekten çok özür dilerim ama biran kendimi tutamadım, öfkemi çok zor kontrol ediyorum" Savaş'a bakarken aslında ne kadar masum ve çocuksu olduğunu az çok anlamıştım , "önemli değil Savaş, bende biraz fazla abarttım o şekilde sana bağırmamalıydım. Asıl ben özür dilerim,fazla ileri gittim" Savaş mutlulukla bana bakarken kapı gürültülü bir şekilde çaldı, Savaş endişeyle burda beklememi söyleyerek kapıya bakmaya gitti. Savaş gülerek gelen kişiyi içeri aldı,içeri giderek Savaş'a baktım, gelen kişi arkadaşı falan olmalıydı. Savaş arkadaşını göstererek , " Alev bu arkadaşım Barış. Kendisi en iyi dostumdur " Barış ayağa kalkarak elimi sıkıp memnun olduğunu söyledi,bende aynı tepkiyi vererek üstümü değiştirmek için Savaş'ın odasına gittim.Üstümü değiştirdiğim sırada Savaş ve Barış'ın konuşmalarına kulak misafiri oldum, " oğlum bu kız kim böyle ? Aşırı güzel lan, nerden buldun bu kızı ? Üstünde de senin gömleğin vardı , lan yoksa düşündüğüm şeyi mi yaptınız ? Senin üstünde de bir şey yok . " Savaş gülerek olanları anlattı ama Barış olayı fesatlığa bağlayıp durdu, sonraki söylediklerini dinlemedim. Kıyafetlerim hâlâ terli olduğu için Savaş'ın şortuyla tişörtünü giymek zorunda kaldım, tişörtün üstü çok güzel erkek parfümü kokuyordu. İstemsizce gülümseyerek kendime gelip içeri gittim , Barış gülerek " sonunda geldin yenge, seninki üstünü giymek için seni bekledi. Gerçi ben dedim git yengemin yanında giyin birşey olmaz diye ama dinletemedim beyfendiye." Savaş söylene söylene üstünü giyinmeye gitti,o sırada Barış çok garip bir soru sordu " yenge oğlan mı kız mı ?" Anlamaz bir şekilde gülümsedim, " oğlan mı kız mı derken ?" " Bebeğin cinsiyetini soruyom yani " Savaş duymuş olacak ki sinirle yanıma gelip Barış 'a doğru adım attı, " Barış sana beş yüz kere öyle bir şey olmadı dedim.Ben senin o bahsettiğin piçlerden değilim, 15 yaşındaki bir kızla cinselliğe girerek onu hamile bırakacak kadar adi şerefsiz de değilim. Mal mal konuşarak sinirimi bozma! Bu kız daha 15 yaşında , benle yaşıt olsa bile öyle bir şey yapmam ! Daha fazla bu konudan bahsetme, farkındaysan kızda rahatsız oluyor bende ." Barış ayağa kalkarak kapıya doğru yöneldi, "sende amma abarttın be Savaş. Şurda iki dakika şaka yapalım dedik onu da yaptırmıyon abi". " Barış sen şaka yapma kardeşim , hadi işine bak benimde işlerim var artık evine git . Rahat bırak bir beni abicim ya " Barış sırıtarak bir bana bir Savaş' a baktı, " tamam abicim anladım senin çok işin var. Neyse ultrasona baktığınız zaman yeğenimin cinsiyetini arar söylersin." Savaş sinirle konuşarak," Barış yeter artık,daha fazla sana sus demiycem. Siktir git sinirimi bozma daha fazla!" Barış resmen kahkaha atarak asansöre binip gitti. Savaş kapıyı kapatarak utanmış bir ifadeyle suratıma baktı," Kusura bakma arkadaşım biraz manyaktır,kafayı cinsellikle bozdu . Onun adına özür dilerim Alev" Hafifçe tebessüm ederek Savaş' a doğru yaklaştım, " sorun değil benimde öyle manyak bir arkadaşım var aslında onu Barış'a ayarlayabiliriz ." Savaş kıkırdayarak konuşmaya başladı, " eminim ki arkadaşına ilk buluşmada evlenme teklifi eder.Bundan adım gibi eminim." Düşünceli bir şekilde Savaş'a baktım, " peki sen ilk buluşmada bir kıza evlenme teklifi edermiydin ?" Savaş iç çekerek aramızdaki mesafeyi iyice kapatarak " hayır etmezdim.Çünkü benim evlenmek istediğim kız belli, ondan başkasıyla evlenmeyi düşünmüyorum. Onunla da evlenemeyeceksem hiç evlenmem daha iyi benim için." Suratım düşmüş bir şekilde sordum, " bu evlenmek istediğin kız kim peki ? " Savaş iç çekerek sıcak elleri ile yüzüme dokundu " bunu daha sonra anlatırım. Şuan bunu konuşmak için doğru zaman olduğunu sanmıyorum Alev . " Umursamamış gibi yaparak kendi odama geçip kapıyı sertçe kapattım, ne demek bunu konuşmanın şimdi zamanı değildi.Gerçekten ona karşı bir şeyler hissediyormuyum yoksa hissetmiyormuyum anlayamadım. Ama onu kıskandığım apaçık ortadaydı , gerçekten bu kız kimse onun çok şanslı olduğunu biliyordum. KİM BİLİR BELKİDE İLERDE EVLENMEK İSTEDİĞİ KIZ BENİMDİR.............
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK KALP
Teen FictionAnnesi öldüğü için intikam peşinde olan kızın aynı zamanda yaşadığı sorunlarla mücadelesi