Hayatımın tam olarak 2 günü bu evde ağlayarak bazı şeylere anlam veremeyerek geçti.Buraya ilk geldiğimde evime ve hayatıma geri dönebilmek için çok direndim, meğersem çabalarım hep boşunaymış. Aslında benim bir evim ve hayatım yokmuş ben öyle zannediyormuşum, kendi öz babam bana zarar vermek hatta öldürmek istiyor.Ve hiç tanımadığım bir adam beni ondan korumaya çalışıyor , ne garip demi.Bana hayatın nasıl gidiyor diye sorsanız CANHIRAŞ ( Yürek parçalayan) derdim. Hayatım annem öldükten sonra parça parça yok olmaya başladı, belkide bana hayat veren tek insan oydu ve o ölünce benim hayatımda öldü. Gözlerimi açtığımda saat öğlen bir olmuştu bile, yataktan kalkmaya dahi mecalim yoktu. Kapım hafifçe açıldığı sırada Savaş'ın elinde bir tabak çorbayla içeri girdiğini gördüm. "Bana yine sakinleştirici veya antidepresan verdin demi?" Savaş tabağı masaya koyup yanıma oturacağı sırada doğruldum, " Hayır sana sakinleştirici ya da antidepresan vermedim . Bu sefer bana sarılarak uyumayı tercih ettin ve başarılı oldun, yaklaşık 3 - 4 saattir uyuyorsun.Kabul etmeliyim çok şirin ve derin uyuyorsun, ben en ufak seste uyanırım ama sen yanında gürültülü bir şekilde telefonum çaldığı halde uyanmadın." Şaşkın bir ifadeyle gözlerimi kırpıştırdım, " nasıl yani ? Ben sana sarılarak mı uyudum ? " " Aynen öyle orman gözlü kız, sinirden terlemiş hatta sırılsıklam olmuştun. Rüyanda anneni sayıklıyordun, yanına gelip yatağına oturduğum an korkudan bana sarıldın. Ee tabii yine üstünde gömleğim var , çok sık terlemeye başladın. Boynundan terler akıp duruyor ,terini silmeye çalışırken bende terledim işin kötü yanı. Ama sana bir şey söyleyim mi? " Kulağıma doğru eğilirken boynumdan tutmasından biraz rahatsız olmuş olsam da yine de hoşuma gitti " Boynunda tarif edilemeyen bir koku var ve bu kokun başımı döndürüyor.Alev sana yalvarıyorum seni sevmeme izin ver ." Ne diyeceğimi bilemezken bir anda alarm sesi duymaya başladım, boğuk boğuk sesler duyuyordum, "Alev beni duyuyor musun ? Hadi kalk artık yemek yemen lazım." Gözlerimi tamamen açtığım da saat öğlen bir buçuk olmuştu, gördüğüm rüyanın hâlâ etkisindeydim. " Savaş ben ne zamandır uyuyorum ? " Şaşkınlıkla sorarak ," Yaşadıklarını hatırlamıyor musun ?" Hayır anlamında başımı sallayarak onu dinlemeye başladım " Odanın kapısını kapattıktan sonra yanına geldim ve başından kan geliyordu. Kafanı masaya çarpmış olmalısın, seni zorda olsa uyandırdığımda gözlerinin içi kıpkırmızıydı.Bende sana bir şey oldu korkusuyla doktor çağırdım, neyseki ciddi bir sorunun yoktu.Yorgunluktan zayıf düşmüşsün,sana verdiğim ilaçlar bilincine ağır gelmiş. Gerçi sana sadece geldiğin ilk gün iki kere ilaç verdim başka da vermedim, ama yinede bilincine çok çabuk etkisi olmuş olmalı ." Yatakta aynı rüyamdaki gibi doğrularak tekrar üstümü değiştirmiş mi diye baktım, ama değiştirmemişti. "Ne oldu bir durgun gibisin . Kendini iyi hissetmiyorsan tekrar doktor çağırmamı ister misin?" " Hayır hayır iyiyim, teşekkür ederim. Sadece uykudan yeni uyandım ya sersem gibiyim aynı o yüzden böyleyim. " Halbuki rüyamdan beni uyandırdığı için ona kızgındım ve ona karşı içimde garip bir his vardı. " Tamam o zaman gel yemek yiyelim ,sabahtan beri hiçbir şey yemedin. Bu arada rüyanda ne gördüğünü hatırlıyor musun ? " Ayağa kalkarken o an içimi bir korku kapladı, acaba rüyamda onun adını mı sayıklamıştım. " Neden sordun ki ? " boynunu kaşıyarak cevap verdi "çok fazla terliyordun ve benim adımı sayıklayarak zar zor nefes alıyordun. Seni sakinleştirmek için kulağına fısıldamadığım şey kalmadı." Öyle bir utanmıştım ki yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum, " üzgünüm ama rüyamı hatırlayamıyorum." Gülümseyerek cevap verdi " tamam anlıyorum hatırlamaman çok normal, ama korktuğun zaman gelip istersen yanımda yatabilirsin.En azından sudan çıkmış balık gibi uyanmazsın kumral saçlı kız." Savaş dalgasını geçerken ben o an yerin dibine girmeyi tercih etmiştim, arkasını dönerek mutfağa doğru yürümeye başladı. Arkasından giderek masanın yanındaki sandalyeye oturdum, dolabı açarak içinden iki tane yumurta çıkardı ." Ben yumurta yiyemem ki " . Anlamaz bir tavırla bakıp sordu , " Neden yiyemezsin ?" " Sevmediğimden falan değil Yıkıcı , alerjim var yumurtaya " " Senin yumurtaya alerjin varsa protein ihtiyacını peynir den veya sütten mi karşılıyorsun ? " Ayağa kalkarak dolaptan süt çıkarırken bir yandan cevap verdim , " evet genelde sütten karşılıyorum protein ihtiyacımı " . Gülümseyerek buzdolabının kapağını açtı ve boş boş bakıp geri kapattı , " Ben ikimize simit alıp geliyorum tamam mı ? " . Çözemediğim bir soğuklukla söylemişti bende aynı soğuklukla " tamam " dedim ve kapıyı sertçe kapatıp gitti . Sandalyeden kalkarak sürahiden bir bardak su doldurdum, aklımda hâlâ o dosyalar vardı. Savaş ' ta niye bizim adımızın olduğu dosyalar vardı ki , merakıma yenik düşüp Savaş'ın odasına doğru gittim. Kitaplığını iyice karıştırdıktan sonra adımın geçtiği dosyayı buldum, içini açıp açmamak konusunda tedirgindim. Ama ne olursa olsun bunun ne olduğunu öğrenmek istiyordum, vakit kaybetmeden dosyayı açmaya karar verdim . Kapının sesli bir şekilde açıldığını duydum, hızlıca kendi odama gelip dosyayı yatağın altına sakladım ve hiç bir şey olmamış gibi aynanın karşısında saçımı düzeltmeye başladım. Savaş elindekileri mutfağa götürmek için hamle yapacakken odamda saçlarımı düzelttiğimi fark etti ve kapıya yaslanıp beni baştan aşağı süzmeye başladı " saçlarını düzeltmek için iyi bir zaman olduğunu düşünmüyorum, hadi gel kahvaltı yapalım ". Başımı sallayarak arkasından yürümeye başladım, nedenini bilmediğim bir şekilde ona karşı değişik bir huzursuzluğum vardı. Mutfağa geldiğimizi fark edince düşüncelerden kurtulup Savaş'ı izlemeye başladım, işine fazla odaklanmıştı.Dolaptan kaşar peyniri ve tereyağını alarak tezgaha koydu. Arkasını dönmeden konuşmaya başladı " bana dik dik bakmaya devam edecek misin ? Yoksa gelip yardım etmek ister misin ?" Bir an affallıyarak Savaş'a baktım hızlıca cevap vermeden yanına geldim " Tereyağı öyle mi sürülür Allah aşkına, hiç tost yapmadın mı Yıkıcı " Ellerini belime sarıp beni kendine çekti " Çok biliyoran sen yap ufaklık." Şaşkınca ona baktım ve rahatsız olduğumu anlamış olacak ki ellerini belimden çekip tezgaha koydu , " evet çok biliyorum ve ben yaparım çekil kenara Savaş" Rahat bir ifadeyle sırıtıp kenara çekildi, " yap bakalım ufaklık. Nasıl marifetlerin varmış görelim ." Tezgahtaki meyve bıçağını alarak tereyağından az bir şey alıp ekmeğin üstüne özenle sürmeye başladım, her hareketimi özenle yapıyordum ve bu Savaş'ın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Dikkatle beni izliyor bir yandan da sesli bir şekilde yutkunuyordu, ekmekler hazır olunca tost makinesine koymak için hamle yapmıştım ki Savaş kolumu ani bir şekilde tutarak buna engel oldu. " Savaş ne yapıyorsun ? Tostlar hazır onları koyucam izin verirsen." Sessizce bana bakıyor ama tek kelime etmiyordu, bir sorun vardı ama ne olduğunu anlamış değilim. "Savaş bir şey demiyeceksen kolumu bırakır mısın ? Kolumu fazla sıkıyorsun , canım acıyor." Savaş kolumu bırakarak ani bir hareketle tostları elimden alarak konuşmaya başladı "ben yaparım sen içerde otur , birazdan hazır olur tostlar." Soğuk bir ifadeyle konuşmasına anlam veremedim,dosya aklıma gelince hızlıca odaya gittim.İçeri girer girmez kapıyı kitledim,yatağın altına eğilerek sessizce dosyayı çıkardım.Yatağın üstüne oturduğum anda dosyayı incelemeye başladım,içinde kare kare fotoğraflarım vardı.Bunun ne anlama geldiğini anlamış değildim.Dosyayı inceledikçe Savaş'a olan şüphe ve huzursuzluğum artmaya devam etti,içinde TC Kimlik Numaram,kan gurubum , alerjilerim ve üvey abimin bana karşı yaptığı taciz hakkında da bir ton bilgi vardı. Gergin ve korku dolu gözlerle kapıya baktım,Savaş hala mutfakta olmalıydı.Sessizce dosyayı yatağın altına kaldırdım,aynadan kendime baktıktan sonra hızlıca kapının kilidini açıp odadan çıktım.Mutfağa gittiğimde Savaş mutfakta yoktu,acaba oturma odasına mı gitmişti ? Mutfaktan çıkacağım esnadan sert bir vücuda çarptığımı fark ettim, kafamı kaldırdığımda Savaş Yıkıcının ta kendisiydi. Hafifçe eğilerek fısıldayarak konuşmaya başladı " ne bu telaş ufaklık, beni göremeyince korktun mu ?" Sırıtarak yüzümü incelemeye başladı, geri geri adımlar atarak sırtımın tezgaha değdiğini hissettim. Aynı şekilde karşılık vererek üzerime doğru yürümeye başladı,ellerini tezgahın iki yanına koyarak beni kollarından hapishanesinin arasına aldı.Hafifçe kulağıma doğru eğilerek sert ve ürkütücü bir ses tonuyla konuşmaya başladı "Dosya nerde ufaklık ?" Afallamış bir ifadeyle suratına baktım,oldukça gergin ve sinirli gözüküyordu.Onu ittirmeye çalıştım ama nafile aksine üzerime daha fazla eğildi. Ürkekçe yüzümü sağ tarafa çevirerek gözlerine mümkün olduğunca bakmamaya çalıştım, ama Savaş elini sertçe çeneme koyarak ona bakmamı sağladı. Sertçe soludu ve çenemdeki eli sertleşmeye başladı "Alev sana son kez soruyorum dosya nerde ! " O kadar yüksek sesle bağırdıki sesi mutfağın içinde yankılandı, sessizce yutkunarak alçak bir sesle " bilmiyorum " diyebildim.Sinirle gülerek elini çenemden çekerek sertçe belimi kavrayıp kendine daha çok çekti, derin derin soluyarak dudaklarımız arasında az bir mesafe kalacak şekilde konuştu " Alev bana doğruyu söyle, dosya nerde ." Gözlerimi kaçırmakla yetinebildim,Savaş nerden anlamıştı ki ? Belimde ki baskısını arttırarak daha fazla yaklaştı. Ona karşı gücümü uygulamam anlamsızdı,benden daha güçlü olduğu için onu ittiremiyorum bile. En sonun pes ederek gözlerimi Savaş'ın gözlerine diktim " dosya bende oldu mu !" Hırıltılı bir nefes verdi, " Nereye koyduysan çabuk o dosyayı bana geri ver orman gözlü kız." Oldukça sakin bir tınıyla söyledi, bu hareketi beni şaşırttı. " Vermiyorum Savaş ne yapacaksın !" Ben onun aksine biraz daha sert konuştum, bu hareketim onu öfkelendirdiği için belimdeki elilini daha da sıktı "bana sesini yükseltme ufaklık yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim ." Dedikleri içimde huzursuzluğa yol açmıştı, olacaklar derken neyden bahsediyordu ? Elini belimden çekmeye çalıştım ama imkânsızdı elini daha da sıkılaştırarak konuşmaya başladı "uslu dur ve bana dosyanın nerede olduğunu söyle ufaklık." " Bu dosyayı neden bu kadar çok istiyorsun Yıkıcı !" Dudaklarını yanağıma sürterek kulağıma doğru fısıldadı "seni korumaya çalışıyorum ufaklık, sana zarar gelsin istemiyorum.Benden başka kimse sana yaklaşamaz güzelim." Dedikleri karşısında affalamış bir şekilde onu incelemeye başladım acaba manipüle etmeye çalışıyor olabilir miydi ? Manipüle değilse bu dedikleri ne anlama geliyordu, Savaş benden mi hoşlanıyordu. Kendisi dememiş miydi kendimden 4 yaş küçük bir kızla çıkmam diye. Yaptığına karşılık olarak elimi yavaşça elmacık kemiklerine sürmeye başladım,"manipüle etmeye çalışıyorsan çok denersin Yıkıcı." Ellerini yavaş yavaş belimde dolaştırmaya başladı, "manipüle olduğunu nerden çıkardın orman gözlüm." Ellerimi elmacık kemiklerinden çekmeye yeltendiğimde buna izin vermedi, "Savaş bırakcan mı?" Ellerimi elmacık kemiklerine sürmeye devam etmemi istediği çok açık belliydi, ama bunun amacı neydi . En kötüsü bana ne oluyordu ne yapmaya çalışıyordum. "Ellerini çekme lütfen okşamaya devam et, bana annemi hatırlatıyorsun ufaklık." Söylediğini yapmaya devam ettim, gözlerini yavaşça kapatarak başını boynuma gömdü. Bu hareketine anlam vermeye çalıştım ve biraz rahatsız olmuş olabilirim."Savaş iyi misin ? Davranışlarına bir anlam veremiyorum." Boynumu derin derin koklamaya başladı," Alev annem gibi kokuyorsun , bu kokuyu en son 9 yıl önce almıştım. Kokusuna hasret kalmıştım ama şimdi o koku tekrar yanı başımda , senin boynunda kokuyor." "Savaş özlemini anlıyorum ama rahatsız olmaya başladım geri çekilir misin lütfen?" "Alev sana yalvarıyorum ne olursun biraz daha izin ver bu koku için her şeyimi veririm. Yalvarırım izin ver." Savaşın başına yavaşça kaldırmasını sağladım gözlerine baktım, uykusuz ve kızarmış gözler ağlayarak bana yalvarıyordu. Gözlerini silerek yavaşça gözlerini öptüm, " tamam ağlama ama en azından içeri geçelim Savaş tamam mı ?" Kollarından yapmış olduğu hapishaneden çıkmak için yeltendiğim esnada usulca yanağımı okşadı, gözlerimin içine bakarak bu hareketini devam ettirdi. " Alev.." "Savaş bana bir şey mi söylemek istiyorsun ?" "Evet" "Söyle o zaman ." "Alev beni hiç bırakma olur mu .........."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK KALP
Teen FictionAnnesi öldüğü için intikam peşinde olan kızın aynı zamanda yaşadığı sorunlarla mücadelesi