Karmakarışık

110 7 4
                                    

"Nasıl olur, nasıl olur?! Sizi aptallar bunu nasıl göremediniz?!" Gaia'nın sesindeki endişe ve öfke Drake'i bile korkutmuştu."Kaçmış işte kaçmış! Sizi... Dua edin ki size ihtiyacım olacak." Söylediklerinden Drake bile korkmuştu. "Sam'i bir elime geçirirsem..." diye düşündü Drake. "Drake, Edilio ve Quinn'i öldürmeye o kadar heveslenmiş ki planı berbat etti."dedi Penny sesindeki alaycı tonu vurgulayarak. Ardından bir çığlık geldi. Drake yerde yatıyordu. Gaia da Drake'e yıldırım gönderiyordu. "Eğer bir daha sana söylediklerimi yerine getirmezsen canını çok daha fazla yakarım. Senin ölümsüz olman bir şeyi değiştirmez aptal, seni ölümsüz yapan benim ve senin canını acıtabilirim!" bunların hepsini tek bir nefeste söyleyen Gaia soluklandı. Sonra "Gidin Brianna'yı bulun, bulmadan da dönmeyin!" deyip kulaklıklarını taktı. Müzik dinlemeye başladı.
Penny bir saniyeliğine de olsa Drake'in gözlerindeki korkuyu görebildi. Sonra hemen silindi. Gaia Penny'e dönüp "Son bir şey daha, Drake senin sözünden çıkarsa bana söyle yoksa senin de işini bitiririm." deyip şeytani gülümsemesiyle sırıttı ve Drake'e baktı. "Ne bekliyorsunuz hadi!" diye bağırıp oradan uzaklaştı. Drake yüzünde bir sırıtmayla ayağa kalktı. "Ne sırıtıyorsun?" diye sordu Penny meraklı bir ifadeyle. Drake'in "sanane" demesi onu pek şaşırtmadı. Drake'in sırıtması bozulmadan gözlerindeki şeytaniliği belli etmesi Penny'i rahatsız etmişti. "Aklında ne var?" diye sordu Penny. Drake ise ona bakmadan hızlı adımlarla şehre yürümeye başlamıştı. Günün kahramanı olacaktı. "Bekle ve gör."

Drake'in gözleri içinde kabaran öfkeyle kararmıştı,içindeki nefret o kadar büyüktü ki sadece amacına kilitlenmişken hemen yanı başındaki düşmanını fark edemedi.

Küçük Pete onların tartışmasını gülümseyerek izledi,sonunda aradığı fırsatı bulmuştu.Gaia'nın varlığı onu tedirgin etse de başka çaresi yoktu. Uzaklaşan Drake ve Penny'nin arkasından kamufle olma gücünü kullanarak mağaranın duvarıyla bütünleşti ve görünmemeyi umarak içeri girdi. İçeri girdiği anda Gaia'nın sesiyle duraksaması bir oldu.
"Çok az kaldı" dedi Gaia paslı sesiyle, iki elini de başının arkasına dayamış, mağaranın içinde dört dönüyordu."Tekrar gücümü kazanmama çok az kaldı, çok az bu ahmakların işlerimi berbat etmesine izin vermemeliyim."Pete onu görmemesi için nefesini tutarak ağır hareketlerle ilerlemeye devam etti. Mağara bir sürü küçük odacıktan oluşuyordu, aradığı şey bu odalardan birinde olmalıydı. Sesszice ilerlerken sonunda aradığı şeyi bulunca gözleri sevinçle parladı. Aynı anda Gaia'nın sesini duymasıyla gülümsemesi yüzünde dondu kaldı.
"Nemesisss" dedi tıslayan bir ses tonuyla. Pete nefesini tuttu,hayır diye düşündü daha ona karşı hiç bir şey yapamadan yakalanamazdı. Gözlerini karşısındaki kıza dikti,bu kızı daha önce ablasının yanında gördüğünü hatırlıyordu. Brianna'ydı sanırım, evet adı buydu.

"Bu iş buraya kadar." dedi Astrid "Daha fazla burda oturmaya niyetim yok."
"Aklında ne var" dedi Diana yüzüne bakarak ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu
"Sam'in sözünü yeterince dinlediğimizi söylüyorum,onlara yardım etmeliyiz."
"Astrid" dedi Diana "Ben de başta karşı çıktım ama söylediklerinde bir derece haklılardı,Gaia'yla yeniden karşılaşmaya hazır mıyız sence?"
" Biz RSGB'de savaşmış insanlarız Diana. Neler atlattık biz bunu mu yapamayacağız?"
"Ama Sam bize burada kalmamızı söyledi."
"Kurallar çiğnenmek için vardır. Kalk hadi. Bana yardım etmelisin."
"Pekala,ne yapıyoruz?"
Tam o anda büyük bir gürültüyle sarsıldılar.
"Bu da neydi?" dedi Diana çevresine bakınarak.
"Sanırım ses.." dedi Astrid soğukkanlılığını korumaya çalışan bir sesle "Aşağıdan geldi." Korkusunu bastırarak merdivenlerden aşağı yöneldi, bir şey olmasını bekliyordu başından beri Sam'ın güçleri geri geldiğinden beri tetikteydi olası bir durumda ne yapacağını nasıl kaçacağını çoktan planlamıştı. Her şeye hazırlıklı olsa da merdivenin son basamağını iner inmez çığlık atmasına engel olamadı.
"Sürpriz"
Astrid geri adım atmak için kımıldayacak oldu, ama karşısındaki korkulu rüyası ondan çok daha hızlıydı. Çocuk kırmızı kamçısını Astrid'e doğru savurdu.
"Beni yeniden gördüğüne sevinmedin mi Astrid?" dedi dişlerini gıcırdatarak. İçindeki öfkeyi ve nefreti bastıramıyordu, bu onun için bir fırsattı hem Astrid'le yarım kalan hesabını kapatacak hem de Gaia'nın gözünde bir tık daha yüselecekti. Sonra da sıra Penny'e gelecekti. Kahverengi gözlerini insanın kanını donduracak kadar soğuk bir mavi olan Astrid'in gözlerine dikti, kıza baktığı her saniye nefreti patlamaya hazır bir volkan gibi büyüyordu. Gaia onu çok oyalamıştı ve artık o volkan patlamaya hazırdı.
"Oysa ben çok sevinmiştim."dedi kıza bir adım atarak "Yarım kaldığımız yerden devam etmeye ne dersin?" dedi zor duyulur boğuk bir sesle. Kızın onun burnunu ısırdığını dün gibi hatırlıyordu, bunun tekrarlanmasına izin vermeyecekti. Gözlerini kısıp kıza baktı.
"Astrid ne oluyor?"
"Diana.." dedi Drake, kızı görmeyeli üstünden baya zaman geçmişti, ama duyguları hiç değişmemişti sesini duyduğu anda kıza duyduğu öfke ve saf nefret geri geldi.
"Hesaplaşma vakti." diyerek Astrid'e doğru atıldı, Astrid çığlık atarak yukarı doğru çıkmaya başladı. Diana'ya "Koş!" diye bağırıyordu ama ikisi de fazla şanslarının olmadığının farkındaydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

RSGB (the FAYZ) DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin