ilaç

1.2K 163 324
                                        

bölüm şarkısı 1 (1978) : keane- somewhere only we know
bölüm şarkısı 2 (1982) : coyote theory- this side of paradise

***********************************************

1978, Kore.

yürüyordum uzun saçlarımı düşen alnımdan ittirerek. her adımımda havaya kalkan tozlar ayakkabımın tabanını gıcırdatırken üzerime giymiş olduğum kahverengi bol tişörtü düzelttim.

adımlarımı sürdürürken başımı sağ tarafıma çevirdim, deniz bakıyordu bana. gülümsedim ve devam ettim yürümeye, sahile gitmiyordum bu sefer.

sokağın en ucuna, gizli kalan o yere gidiyordum.

mahallemizden dışarı çıkmıştım, ulaşacağım yerle aramdaki mesafeyi kapatıyordum her adımımda. farklı bir sokağa gelmiştim; bilmediğim, yabancı bir yere.

burdaki evler daha renkliydi benim oturduğum yere göre. farklı ve güzel bir havası vardı. özellikle dış görünüş olarak; hiç o kapkaranlık evlere benzemiyorlardı. güzellerdi, daha güzellerdi.

ezberimde tutmaya çalıştığım yönü hatırladığımda bu sokağı da aştım ve sağa döndüm, ardından düz gidip sola. ıssız bir yere gelmiştim şimdi, son buluyordu burada yol.

sözünü hatırladım taehyun'ın "kaldırımlar," demişti. "kaldırımları takip et, onlar sana yolu gösterecektir."

onu dinlemiştim, kaldırımları takip ede ede buraya gelmiştim fakat gördüğüm dümdüz duvar omuzlarımı düşürmeme sebep olmuştu. ardından gözüm kenarda duran bir başka kaldırıma takıldı, çatılan kaşlarımla oraya yaklaştım.

ve biraz ilerledikten sonra gördüğüm minik evle duraksadım. bembeyaz bir evdi, duvarlarında ise şekiller vardı. mavi bir deniz çizilmişti, üzerinde ise birkaç küçük gemi vardı. gökyüzünde kuşlar uçuyordu maviliğin arasından.

bir de çocuk vardı, elindeki uçurtmasını kumlarda taşıyan.

çok güzeldi, çok çok güzeldi. havaya kalkan kaşlarımla dikkatlice önümde duran evi incelerken, birden tahta kapının açılmasıyla tıpkı bir suç işliyormuşum gibi panikledim refleksle.

hızlanan yüreğimin daha da hızlanmasını sağlayan şey, kang taehyun'ı tam karşımda görmemdi.

gülümseyerek bakıyordu bana, elinde ise iki hafta önce evine aldığı kedimiz deniz'i tutuyordu. kedi birden miyavladığında taehyun omuzlarını silkti ve "babasını karşılamak istedi sanırım." dedi gülerek.

söylediği şeyle ister istemez gülmeye başladığımda gözlerim tekrardan evin duvarına kaydı ve "taehyun, çok güzel burası." dedim hayranlıkla.

"öyle." dedi bana. beni inceliyordu, bakmamıştı evin duvarına bir kere bile.

tekrardan ona döndüğümde hafifçe geri çekildi ve kapıyı iyice aralayarak "içeri gel beomgyu, lütfen." dedi davet ederek. kapıya doğru ilerledim ve ayakkabımı çıkartarak içeri girdim. taehyun ayakkabıyı içeri aldığında ise kapıyı kapattı.

koridoru inceledim, evin genel olarak aydınlık bir havası vardı. krem rengiydi duvarlar. ona döndüğümde "üzgünüm, biraz küçük bir yer burası. hatta baya küçük, üç odalı." dedi mahcubiyetle. başımı olumsuz anlamda salladım ve "hayır hayır, öyle düşünme. çok tatlı bence." dedim gülümseyerek.

this i love, taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin