geldim

862 144 349
                                    

bölüm şarkısı 1: the neighbourhood - reflections
bölüm şarkısı 2: majeste- aşk dediğin

*******************************************

1978, Kore. (Taehyun'ın ağzından.)

dışarıda kar yağıyor. bulunduğumuz oda sıcak. her taraf karmakarışık. masanın üstünde mandalina kabukları var. o, kucağındaki kediye dalmış; ben onun yüzüne dalmıştım.

bir saadet denizi içinde, felaketlerden kurtulmuş perişan bir sandal gibiyim. yelkenler paramparça, sandal su içinde. hayır, sandalcı gibiyim.

o, ömrümde bir daha tutamayacağım, seyrine doyamayacağım bir deniz mahluku gibi. yosun ve deniz kabukları kokuyor.

onu bana getiren sebepler ne olursa olsun, bu battaniyenin üstündeki beyaz tüylü kediye dalmış harikulade netice beni dostluklara, sevdalara, on yedili yaşlara, sıhhatlere ve saadetlere, arkadaşlıklara ve huzurlara salan netice, karşımda işte.

elimde tuttuğum defter ve parmaklarımın arasında yerini almış kalemimle birlikte bakışlarımı çevirdim yazdığım o yazılara.

yine onu yazıyordum.

karşımda duran yüzü, beni hissettiklerimi yazmaya iterken iç çektim bu manzara karşısında.

choi beomgyu, şu kısacık on yedi yıllık hayatımda görüp görebileceğim en güzel manzaraydı.

kucağında tuttuğu kedinin tüylerini okşarken gülümsüyordu farkında olmadan, bu da kendini bana bahşetmesine sebep oluyordu.

gülümseyen yüzü bana yaşadığımı hissettirirken, kendime ayırdığım bu iki gözlü evimin tek gözünü onunla kaplamak hiç hissetmediğim kadar güzel hissetmemi sağlıyordu.

beomgyu, beni iyi hissettiriyordu farkında olmadan.

elim farkında olmadan kalemi bıraktığında eski sayfalara gitti. sınıfta bana sadece öylesine bir bakış atıp ne fırtınalar yarattığını, ruhumdaki kasırgaları canlandırdığını, deli bir rüzgarın esintisinin içimi titrettiğini, hiçbirini bilmiyordu.

"bu yazı kime mi?
sana, beni asla tanımayan sana..
bir su birikintisinin yanından geçercesine
yanımdan geçip giden,
bir taşa basarcasına üstüme basan,
hep ama hep yoluna devam eden
ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sana."

bunları yazmıştım çaresizce, hatırlıyordum o günü. geçen yıldı yazdığım zaman. sınıfta herkesi tanıyan, kendini geri çeken beomgyu; onu tanıyan, onu herkesin içine çekmeye çalışan beni tanımıyordu.

o zamanlar yanımda değildi fakat ben gittiğim her yere onu da götürüyordum.

biliyordum dikkatinin bende olmadığını, dikkati kimsede değildi zaten. yine de bir bekleyiş içerisine giren kişi bendim, onu suçlamaya hakkım yoktu.

lakin engel olamamıştım kendime, bana sadece kısa bir bakış atıp içimi boydan boya titreten kişiye ithafen yazmıştım bunu.

hakkım olmamasına rağmen.

hakkım değildi belki bunları yazmak fakat engel olamıyordum kendime. öyle çok seviyordum ki onu, dolup taşıyordum. bir yere dökemezsem patlayacak gibi hissediyordum.

fakat aynı zamanda onu kendime saklamak, kimseyle paylaşmamayı da istiyordum. bencillikti bu, biliyorum. ama kimsenin onu benim gözümden görmesini istemiyordum.

this i love, taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin