bölüm şarkısı: sufjan stevens - fourth of july
***************************************
1968, Kore.
elimde tuttuğum rengi canlı duran balonumla dolaşıyordum sokakları neşeyle. zıplıyordum sevinçle, içim içime sığmıyor gibiydi.
dün yedi yaşıma basmıştım!
üstelik annem bana çok güzel bir pasta yapmıştı, üzerine ise yedi tane mum dikmişti. çok mutlu olmuştum çünkü doğum günlerim genellikle böyle geçmezdi.
balonumla sahile doğru giderken sokaktan geçen herkese gülümsüyordum. karşılığında bazı suratlar asıklığına devam ediyor, bazıları ise küçük tebessümle karşılık veriyordu neşeme.
altıma giymiş olduğum eşofman kilomdan dolayı biraz bol geldiği için belimden düşmemesi için çekiştirdim yukarı doğru. bol tişörtümü ise eşofmanımın üstüne çıkardım.
balonum havadan dolayı rüzgar ne tarafa eserse, o tarafa doğru yöneliyordu. arada ipi döndüğü için düzeltmek zorunda kalıyordum fakat bu bana sıkıntı yaratmıyordu.
sahile ulaştığımda merdivenleri ikişer ikişer atladım ve ayakkabımla kumlara bastım, umarım annem çok kızmazdı.
gülümseyerek kumlarda ilerledim ve uzun saçlarımı görüş açımdan çektim. balonumla birlikte sahilin kumlarında yürümeye başladığımda gelen deniz kokusu beni biraz biraz mayıştırıyordu.
ardından bakışlarımı ayakkabılarıma çevirdim, adımlarımı saymaya başladım. bol gelen eşofmanım ayakkabıma kadar geldiği için arada basıyordum ona, bu da paytak paytak yürümemi sağlıyordu. kıkırdadım bu duruma.
balonumu sıkı sıkı elimde tutarken birden çarptığım bedenle duraksadım. kaşlarımı kaldırıp başımı kaldırdığımda karşımda gördüğüm dört çocukla birlikte yüz ifademi korudum ve gülümsedim.
fakat çocuklar bana gülümsemedi, neden gülümsemiyorlardı?
"beomgyu." dedi içlerinden bir tanesi yüzünü buruşturarak, tiksinerek bakıyordu nerdeyse bana. tepkisine anlam veremeden çattım kaşlarımı, arkasındaki diğer üç yaşıtım olan çocuklar da aynı yüz ifadesiyle bana bakmaya başladılar.
"merhaba!" dedim balonumu tutmadığım elimi havaya kaldırıp sallayarak. hâlâ gülümsüyordum onlara. önde duran çocuk alayla gülerek salladığım elime vurdu ve elimin eski yerine düşmesini sağladı.
kaşlarımı çattım ve gülümsememi bozdum, çok kabaydı bu yaptığı!
"nasıl hâlâ dolaşabiliyorsun bu sokaklarda? sen ve ailen kasabayı kirletmekten başka bir işe yaramıyorsunuz!" diye bağırdı yüzüme doğru. dedikleri çok gücüme gitmişti, ilk defa gördüğüm bu çocuklar bağırıyordu amaçsızca karşımda.
"ne? neden kirletelim ki? biz çevreyi severiz." dedim anlam veremeden. karşımdaki dörtlü gülmeye başlarken "sence ondan mı bahsediyorum? siz kötüsünüz! hastasınız!" diye devam etti.
başımı anlamamış gibi kaşıdım balonumu tutmayan elimle. "baban özellikle, ben senin yerinde olsam iğrenirdim ondan." dedi yüzüme tükürüklerini saçarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
this i love, taegyu
Fanfiction"aşk?" diye sordum rüzgarın dağıttığı saçlarına tebessümle bakarken. başını salladı olumlu anlamda, "aşk." burnumdan güler gibi bir ses çıkarttım, tozlu üstümü ve gemideki çuvalları işaret ettim. "ülke bu haldeyken?" -angst- kapak: atyunia