15- Yaratılmamalıydı İnsan (düzenlendi)

35 10 3
                                    

 "Gidelim mi diyeceğini dediğini düşünüyorum ve şuan burada uzun süre daha duramam tüm gözler üzerimizde. "Ahter başını eğerek gözünü biraz yerde gezdirdi " biraz daha oturalım sana söylemem gereken bir kaç şey var..."  kim demişti yalancının mumu yatsıya kadardır diye? her neyse kimin söylediğinin ne önemi var gerçekliği değiştirmediği sürece. Ahter uzun uzun düşündü yerdeki desenlere baka baka zaman kazanmaya çalışıyordu.               Bir insana tüm benliğiniz ile inanmayın çünkü hayatınızdaki can kırıklıklarının birer yansımalarıdır-lar  bir an olsa bile kendinizi görürsünüz bazen ama inanmayın. Çünkü o yeni bir can kırıklığı-dır ve siz okurlara bir tavsiye asla bir kişiden emin olmayın onu çok iyi tanısanız bile...

"Adin şüphelenmişti kırmızı dudaklarından sadece  " buyur dinliyorum seni."  cümlesi döküldü. Ahter cümleye nasıl başlayacağını düşünüyordu, adin ise ters giden bir şeyler olduğunu sezdi "evet sanırım yine başa dönüyoruz benden sakladığın bir şey varsa ve bunu bana söylemeyi düşünüyorsan direkt söyle söylemeyi düşünüp de arafta kalmak çok saçma!" ahter hayranlıkla öğretmenini dinler gibi dinliyordu bir anda ortaokul anısı geldi ve azar işittiği öğretmeni canlanıverdi kara  gözlerinin önünde, uzun süre adin'in gözlerine baktı  gerçek benliğini hissetmiş içindeki küçük çocuk yıllar önce utanıp, sıkıldığı haline bürünmüştü, seviyordu adin'i ama sevmenin de yetmediğini çok daha iyi biliyordu... "ben senden intikam almak istedim melekleri arayıp saçma sapan şeyler dedim hakkında ve bana inanmaktan başka çare bulamadıkları için seninle konuşmayı kestiler her şey için özür dilerim."                                
Adin suratındaki tepkisiz  ifadeyi bozmadan   sessizliğini koruyordu   düşüncelere dalmıştı ahter'in bu kadar iş yapacağı aklının ucundan bile geçmezdi yine ihanete uğramıştı yine on yaşındaki adin'e dönmüştü annesinin onu terk ettiği zamana içi kan ağlıyordu,fakat dışarıdan da bir o kadar soğukkanlı duruyordu, ahter daha fazla dayanamadı ve tekrardan söze başladı "biliyorum adin yaptığım çok çocukça lütfen bu konuları geçmişte bırakıp geleceğe odaklanalım ne dersin?"     ...     Adin duyduğu kelimenin karşısında sinirlenmişti "anlamadım ahter neyin intikamı bu? Ne yaptım sana söylesene sürekli değer vererek mi suç yaptım? İnanmıyorum sana gerçekten yazıklar olsun sana."    ahter derin bir iç çeker  hatasının geç de olsa farkına varır adin'in dedikleri karşısında "ayrıldık ve sen hiç konuşma çabasına girmedin üstelik mert ile yakınlaştın her erkek yapardı bunu. Eğer bunları yapmasaydın ve aşkımıza sahip çıksaydın o gün öyle şeyler demek zorunda kalmazdım adin."
 " demek öyle ben kaç gece yalvardım allah'a.  Ben seni benden çok istedim  seni kalbimden atmak o kadar da kolay olmamıştı,seni bir sabah ışığında unuttum fakat sen yine bir akşam karanlığındaki siyah bulutlarla geri döndün... Bunca yılımı senin uğruna harcadım kime baksam, kimi sevsem seni aradım ama sen bana karşı hep kör ve nankördün."                                                   Ahter kafasını yere dikmiş adin'i dinliyordu adin sustuktan sonra  uzun uzun düşündü ve bir anda öfke ile kalkarak adin'in kolundan tutup yola koyuldu  " bıraksana kolumu ne bu celal?" adin kolunu hızlı bir şekilde çekerek geriye doğru atan adımlarıyla ahter'den uzaklaşıyordu, bunu fark eden ahter büyük adımlarla adin'in bir nefes kadar kadar yakınında olur "bu sefer olmaz, bu sefer benden gitmene izin vermem" adin'in tekrardan kolundan tutarak adin'in evine doğru  yola koyulurlar...     Yol boyunca  ikisinin de ağzından tek bir kelam çıkmaz, fakat evin önüne geldiklerinde ahter emir verir bir şekilde adin'e karşı sert bir şekilde konuşur " bavulunu hazırla ve çabucak gel" adin ahter'in bu tavırına sinirlenerek, ahter'e karşı gelir...   " kim olduğunu sanıyorsun, neyimsin sen ha! al bu yüzüğünü ve bir daha sakın çıkma karşıma."   bu sözleri duyan ahter sinirlenmişti sol elini yumruk yaparak dakikalarca sıktı ve bir anda adin'in iki kolunu da sımsıkı sıkarak  "sana dediğimi yap konuşma! ben bu evin önüne gelene kadar işini bitirmiş ol." arabaya binip hızla uzaklaşmıştı ahter.  adin bir an önce evine geçer ve kapısını kilitler,  titreyen elleri ile algını arar ve hemen cevap alır başından geçenleri teker teker anlatır ve bu olayları duyan algın hemen ekiplerini toplar ve yola koyulmuştu...   aradan koca iki saat geçmişti ne gelen var ne de giden derken kapı hızlı hızlı çalmaya başlar. Adin korkudan ne yapacağını şaşırmıştı tek çareyi hızlıca algın'a not bırakmakta buldu titreyen elleriyle okunaksız bir şekilde şunları yazdı; Çok korkuyorum gençlik aşkımın celladım olacağını seziyorum size yemin ederim sevmiyorum şu an kapıda ve nereye götüreceğini bilmiyorum şunu bilin ki kendi isteğimle gitmiyorum büyük ihtimalle götüreceği yer mardin (çünkü ailesi orada)  adin altınay ...

Kapıyı açtığında gözleri kan çanağına dönmüş ahter'i gördü karşısında ve adin'i kolundan tutarak arabaya bindirerek mardin'e doğru yola çıkarlar. Adin korkuyordu olacak ve olmayacak her şeyden..

"Evet bir hastaya aşık oldum. Ne yapacağım şimdi onun beni öldürmesini mi bekleyeceğim? Ya da evlenip beş çocuk yaptıktan sonra üzerime kuma getirmesini mi bekleyeceğim? Okuluma da gidemeyeceğim artık her şey hayalde kaldı, bu hatalarımın en büyüğü oldu fakat itiraz etsem bitirir mi hayır sanmıyorum deliye dönen birinden anlayış bekleyemem"

Ahter adin'e baktı ve tekrardan yola bakarak "sil şu gözyaşlarını her şey geride kaldı artık istediğin gibi sadece biz varız." Adin ahter'in bu cümlesine sinirlenmişti ahter'e bakarak "sen ne dediğini sanıyorsun? Benim aşık olduğum adam'ın bu olduğunu bilseydim yeminim olsun ki bir adım bile atmazdım ah ne aptalım ben. Şuan bitir her şeyi beni evime bırak unut beni lütfen istemiyor-" adin cümlesini bitirmeden "Kes" sesi yükseldi ahter'den ve arabayı durdurarak şu sözleri söyledi; şimdi ne değişti?   ya benimle hayatını devam ettirirsin ya da sevdiklerinin teker teker ölüm haberini alırsın sen seç.

Adin düşündü ve boğuk çıkan sesinden şu kelimeler yükseldi ; tamam sür arabayı...
Adin iç ses; ( artık çok korkuyorum sevdiğim adam bu değil bu olmamalı herşeyimi unutup yeni, zorlu bir hayata mı başlayacağım? Lütfen allahım buna izin verme. Ve lütfen bana yardım et çok korkuyorum)

Bazen tek çıkış yolu Tanrı'ya sığınmaktır seni herzaman duyar ve kurtarıcın o olur...

Yaratılmamalıydı insan hep sahte duygular ile menfaatleri için kullanırlar birbirlerini. Kimisi sevgisinden ölür kimisi mutluluktan ya da bir kadehten insan yaratılmamalıydı yada insanoğlu... Öldüğüne emin olup bir şeyler söyler ve buna insanları bağlarlar daha sonra onları da öldürürler insan yaratılmamalıydı...

Aynı Yıldızların Altında       A.AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin