Adin tüm asaleti ile hazırlanmış şirkete doğru yola koyulmuştu arabanın Radyosu'ndan şarkı açarak devam etmek isteyen adin tanıdık bir şarkıya denk gelir ve şarkıyı geçemez..
Ne söylesen ne,beklesen
Yaradan'dan yada kaderinden
Ele geçmez istediğin
Uğruna savaş vermediysen ...Yüreğindeki tüm acılara tekrardan yenik düşmüştü ve bu acıların en ağırıydı oysa kendi toparlanmıştı oysa unutacaktı kendisine yalancı oldu...
Kendine şu sözü söyledi "yaralarını kimseye sığınmadan sar" çünkü senin kimsen yok ve sen ağladığında yanında olacak kimsen de yok artık unutmalısın adin lütfen daha fazla canın yanmadan yoluna devam et..Ve yola bu şekilde devam eder hafiften kalbinde acılar hisseder ama en mutlu gününü mahv etmemek adına tüm kararlılığıyla müziği kapatır ve yoluna öyle devam etmeye karar verir...
Sonunda şirkete varır ve kendinden emin adımlarla yürümeye koyulur
Ve hemen mert bey ile karşılaşır.
"Ah merhabalar adin hanım gelin hemen başlayalım. " adin büyük bir mutlulukla "tabiki " diyerek başını sallar.
Odaya çıkarlar ve adin kariyerine ilk adımı ve hayallerine ilk adımını yıkıldığı gün atacaktı... İşte bu kadar karmaşıktı hayat, bazen değil de her an karmaşıktı...Ardından.. Mert bey sessizliğini bozarak "adin hanım burada gördüğüme göre pek bir tecrübeniz yok,birkaç iş deneyimimiz olsa da bunlar Geçersiz,üstelik öğrencisiniz...
Bu durum malesef her ne kadar iyi olsanızda işe alım konusunda zayıflatıyor, ama meraklanmayın size en kısa sürede dönüş yapacağız. "Adin şaşırmıştı oysa bu sefer inanmıştı kendisine. Yeniden dünyası yıkılmıştı cümleleri boğazına dizilmişti fakat konuşamıyordu bir birikmişlik vardı. sanki içinde yılların yorgunluğu varmış gibi... Kendini toparlayarak "anladım yine de teşekkürler mert bey size iyi çalışmalar. " der ve kapıyı hafif sitemli bir şekilde mert beyin yüzüne kapatarak bu sefer herşey bitmişcesine ümitsiz bir şekilde şirketin çıkış kapısına doğru yürüyordu, fakat kalbindeki sıkışma onun adımlarını yavaşlatıyordu...
Ona uzaktan bakanların hiç biri oralı bile olmamıştı...İşte insanoğlu böyledir vicdanını tel örgülerin arkasına mahkum eder
Gözlerini körleştirir...
Ah yokmu bu aşk denen dava her insanı vicdansız ve siyah beyaz yapmış ne yazık bize...Arabasına binip şirketten uzaklaşan adin
Bir kez daha tek başına kaldı gerçeklerle yüzleşircesine derin bir of çekti ve bu sefer radyoyu müziğe ihtiyaç duyarcasına açtı...Gelirsin elbet bir gün
Ama sen arkadaşlarını dinle bu sefer dönme yanmayayım daha fazla...
Nasıl olur da her kötü konum biraz sen kokar, nasıl olur da geçmişim olsan bile tüm olaylarda sana ağlarım...Radyodan açtığı şarkı da onu teselli edercesine sözler söylüyordu sanki...
Ve şarkının sesini yükselterek şarkının her sözünü dikkatle dinliyordu...Yok, sonu çok, kötü çok
Biliyorum, bu gidişin
Dönüşü yok
Ben her şeyi görüyorumGel desem de gelme
Öyle unutur seni
Bu gönül bir gün yeniden, ahDön desem de dönme
Belki yokluğuna bir gün
Alışır bu gönül yeniden...Arabayı kullandığı yerde içinde fırtınalar
Kopan adin arabada tek olmasına rağmen kendi içinde konuşmaya dener pek de başarılı olduğu söylenemez ve arkadaşı meleği arar fazla zaman geçmeden melek telefonu açar ve adin "selamm bu gün müsait misin biraz kız kıza vakit geçirsek güzel olmaz mı" melek umursamaz bir tavır takınarak "bu gün çok yoğunum başka bir gün olmaz mı adin sürekli böyle birden haber ediyorsun. " adin istediği tepkiyi alamadığı ve arkadaşının da tavrını çok soğuk bulduğu için "haklısın kusura bakma birdaha önceden haberleşiriz seni tutmayayım görüşürüz" melek tepkisiz bir şekilde sanki aralarında hiç bağ yokmuş gibi "görüşürüz" der ve telefonu kapatır. Bu durum adin in canını fazlasıyla sıkmıştı , melek ve ahter yüzünden aksattığı bir iki arkadaşı daha vardı onlara hiç ama hiç vakit ayıramıyor bazen hiç konuşmuyorlardı bile arkadaşı helin'i arar ve telefonuna ulaşamaz belkide engellemiştir kim bile bilir... Bir diğer arkadaşı aslıyı aramak ister fakat aslı ona ihanet etmişti onu ağır yaralamıştı adin hayatının travmasını almıştı kardeşim dediği arkadaşından... Fazla düşünmeden aradı çünkü aradaki bu buzları eritip ikisinin de hatasını anlamadığı için bir konuşma yapmak istemişti. Ah zavallı adin hayatında hep sırtına bıçak saplayanları tutmaya çalışır, hep böylesi insanlar kaybeder, insanları öldüren insanlardır aslında ama göremeyiz yada görmek istemeyiz...Aslıyı arar ve telefonun ucunda bekliyormuşcasına hemen telefonu açar adin"selam! Umarım iyisindir" aslı sinsi bir şekilde " yine ne oldu, merak ediyorum aramazdın sen. "Adin sinirlenmişti ah benim salak kafam ne diye arıyorsun ki? " konuşmak için biliyorsun biz böyle değildik aramızdaki sorunu konuşarak halledeceğimize inanıyorum " aslı telefonda kahkaha atar ve " kızım sen ne kadar aptalsın yada aptal rolü mü yapıyorsun benim seninle işim olmaz. " der ve telefon suratına kapanır. Bir kez daha anlar bu olanlara rağmen hala neden böyle yaptığını anlamaya çalışır...
Biz insanoğlu hep böyle değil miyiz? Bir hatayı yapar ertesi gün unutur tekrardan bir hata yaparız üstesinden gelemeyince tanrıya sığınırız sonrasında tanrıyı bile unuturuz... Bir insan ne olursa olsun karşısındaki insana asla yüzde yüz güvenmeyecek, bu insanoğludur bu gün sever yarın unutur, bu insanoğludur bu gün ağlar yarın güler...Adin mahvolmuştu tüm bu olanlardan sonra yaşamak bile ona saçma geliyordu, fakat yaşamalıydı bu çocukça düşüncesinden vazgeçmeliydi. Çünkü hayatı tam anlamıyla tanıyamamıştı herkesin karşısına sorunlar çıkar. Ve herkesin hayatında sınavlar olur,önemli olan bu sınavın üstesinden gelmektir...
Adin bu düşünceye sahipti ama bu düşünceyle de olmuyordu nefes alamıyordu.Yol boyu bu düşüncelerle savaşım dururken ışıklara takıldı ve şans eseri belkide hayatınnı değiştirecek o kütütphaneyi gördü "belkide bir şeyler yazmak iyi gelir, belki kendimi daha yakından tanırım"der ve ışıklardan sonra kütüphanenin yakınına arabasını park ederek kütüphaneye yürür. İçeriye girdiğinde içini çocuk mutluluğu sarar ve tüm derdi kederi bir anlıkta olsa yok olur . Ne iş,ne okul,ne arkadaş,ne sevgili kimin umrunda ki kitaplar varken... Danışmanın yanına gider ve kayıt yaptırmak istediğini söyler ve güzel bir şekilde kaydını yaptırır." bugün yolunda giden tek şey diyebilirim" dedi ve kitaplara bakınmaya koyuldu. Birkaç kitap bakınarak bir yer bulup oturur ve yazmaya başlar...
sana sığınırdım hep sana beni hiç sevmeyen sana
sana ağlardım hep sana beni hiç görmeyen sana
senden geriye kalanlar yağmurlu gözler mi?
yoksa bin bir parça edilmiş kalbim mi?
yada bırakıver bu sözleri nehire
Sana yöneleyim , oklarımı sana yönelteyimnasıl bir histir evsiz kalmak , nasıl bir histir vatanının yıkılması
bilemezsin çünkü sen savaşı masuma açan gözü zulüm etmemeyi bilmeyen bir adamsın...
_________________
Uzun uzun düşüncelere dalar yazdığı şiiri okurken ve ardından kulaklığını takarak hayatı sorgulamaya başlar düşünür,düşünür,düşünür... Sonu gelmez bu düşüncelerin saatler ce dakikalarca değil bazen aylarca düşünsen bile bulamazsın yolunu.adin düşünürken omuzunda bi el hisseder ve kumral buğday tenli, toprak kahverengisi gözleri olan kendi
yaşlarında ki petek "kusura bakma lütfen telefonmun şarjı bitti acaba saati öğrenebilir miyim?" adin yüzündeki mutlu tebessümle peteğe bakar ve" tabikide saat 16:30 der." petek adinin bu sıcak tavrını benimseyerek" oturabilirmiyim?"sorusunu sorar sanki bu soruyu beklercesine tabiki gel böyle diyerek yanını gösterir. adin merakından hemen sorar" ben adin altun felsefe 2.sınıf öğrencisiyim peki ya sen?" petek de aynı adin gibidir sanki birbirlerini bulmuşlar gibi adin'i fazla bekletmeden "ben petek akdağ grafiktasarım 2.sınıf öğrencisiyim tanıştığıma memnun oldum adin." bende çok memnun" der sıcak bir tebesümle dakikalar boyu süren üniversite konusundan sonra birbirlerine iyi geldiklerini anlayıp numaralar ve instagram lar verilir... Dünya üzerinde ne oluyorsa hepsi adaletlidir saatler önce yaşama hevesi olmayan adin şimdi yeni bir arkadaş kurdu ve dünyanın en mutlu insanıymış gibi hissediyor kim bilir belkide öyledir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynı Yıldızların Altında A.A
Novela JuvenilAdin,ahter'e aşık olur fakat aşkına karşılık bulamaz her mutluluğunda her hüzünün de ahter'i yanında görmek ister fakat olmaz. Adin kendi içerisinde öyle bir imkansız aşk yaşar ki derdini anlatsa dağlar taşlar dile gelir adeta adin ahter'in sayesin...