10- yaşam ile sır arasında

30 12 3
                                    

Eve geldiklerinde gördükleri manzara ikisini de korkutmuştu. Adin'in kalbi öylesine hızlı atıyordu ki bir an korkudan öleceğini bile düşünmüştü, ikisi için de zaman durmuştu ikisi de ilk defa böyle korkunç bir manzara ile karşılaşıyorlardı. Evin kapısı açıktı ve evin her yeri tamamen dağıtılmıştı mert adin'e dönüp "sen burada bekle ben içeriye bakacağım" adin içeri girmeye çalışan mert'in kolundan tutar ve tüm cesareti ile ağzından sadece "ben de geliyorum" kelimesi çıkar. Mert ne kadar itiraz etse bile adin çoktan eve adımını atmıştı. Adin koşarak odasına kedisini aramaya koyulur ama odasına giren adin büyük bir çığlık atar, odanın her rengine kan kırmızısı sıvılar dökülmüş ve aynada ruj ile yazan yazı onu daha çok korkutmuştu "Her an yanındayım" mert koşarak adin in yanına gelir ve gördüğü manzara karşısında o da şok geçirir fakat hemen toparlar kendini ve adini kendisine doğru çevirerek "sana girme demiştim! derhal çıkmamız lazım evden ve en yakın bir karakola gitmeliyiz" adin'in dili tutulmuş vaziyette sadece başını sallayabildi ve kapıyı kapatıp hızlıca arabaya bindiler. Arabayı süren mert adini kendisine getirmek için sözler söylüyordu ama nafile, mert arabayı bir köşeye çekerek adin'in korkudan buz tutmuş ellerini tuttu " Adin lütfen kendine gel biliyorum gördüğün şeyler hiç de güzel şeyler değildi söz veriyorum her kimse bulacağız ama lütfen biraz iyi olmaya çalış buna ihtiyacımız var" bu sözleri duyan adin ağlayarak mert'e sarıldı " çok korkuyorum yemin ediyorum ne yapacağımı bilmiyorum ya şu anda bile bizi görüyor olabilir" mert adine daha sıkı sarılarak "sakin ol ve öyle düşünmeyi bırak tamam mı? en kısa zamanda geçicek bu olay" adin başını sallayarak gözyaşlarını siler ve yola devam ederler. 15 dakika içerisinde karakola varırlar ve mert'i gören başkomiser fuat bey mert'in omuzuna vurarak " Ooo! kimleri görüyorum hoş geldin hanım kızım hoş geldin evlat seni buraya getiren nedir bakalım? mert fuat beyin elini öptü ve hemen ardından " dilerseniz odanıza geçelim mevzu biraz karışık..." fuat bey anlayışlı bir şekilde iki genci de odasına buyur etti. Odada herkes yerine oturduktan sonra sessizliği mert bozdu "efendim umarım sizi meşgul etmiyoruzdur ama bu gün arkadaşım adin ve ben bir restorant da oturuyorduk" der ve olayı baştan sona kadar anlatmaya koyulur. Başkomiser fuat iki genç adına tedirginleşir ve bu olay üstünde bizzat kendisinin duracağını belirtir,Fuat bey mert'in babasının yakın dostuydu bundan ötürü merti kendi evlatı gibi görüyordu. Karakoldan çıktıktan sonra adin eve doğru dönüşlerinde adin " eve gideceğim evi temizlemem lazım kapının kilidini de değişirteceğim " bunu duyan mert baya sinirlenmişti " adin ne saçmalıyorsun sen seni eve gönderen kim acaba? bize geliyorsun itiraz istemiyorum" adin mert'e karşılık veremiyordu herkese karşı kendini koruyan kız mert'e itiraz edememişti sadece küçük bir bebek gibi " sadece kediyi alalım bari olmaz mı?" diyerek mert'in gözlerine bakıyordu, mert adin'i asla kıramıyordu hep onu düşünen fakat bunu göstermemeye çalışan bir erkekti , "tamam gidelim bakalım adin hanım" adin küçük çocuklar gibi mutlu olmuştu ve bunu gören mert adin'den daha mutlu olmuştu. Eve geldiklerinde adin içeri girip boncuğu yatağın altından alır ,şiir defteri ve bilgisayarını da alır ve mert'in çabuk ol ,acele et " cümleleriyle kendini hemen dışarı atmıştı adin gülerek " görende bir ömür bekledin sanır " mert yüzünde masum bir gülümseme ile "bir ömür beklerim belkide " der ve arabaya binerek mertlere doğru yola koyulurlar. Sonunda eve gelirler ve kapıyı mert'in annesi açar kadıncağız şaşırarak hoşgeldiniz der ve ayakkabılarını çıkaran ikiliye terlikverir ve salona buyur eder mert'i mutfağa çağıran annesi mert'e kızgın bir şekilde "kim bu kız oğlum ne işi var burada babana ne diyeceğiz şimdi?" mert annesini sakinleştirmek istercesine sarılır ve olayı anlatmaya koyulur. Annesini sakinleştiren mert sırıtarak "ayrıca gelinin , yani inşallah ama aramızda tamam mı?" mert 'İn annesi gülerek "tamam tamam söylemem oğluşum" mert sevinerek "sultanım be seni çok seviyorum " der ve ikisi de salona geçerler, eve gelen mert'in babasına da durumu anlatan mert yine hoşgörü ile karşılaşır ve hep birlikte güzel bir akşam yemeği yedikten sonra herkes odaya geçer ve mert adine yukarı odayı göstermek için çıkarlar, odayı gösteren mert adine dönüp uyku tutmazsa yaz olur- demeden adin mert'e doğru dönerken aniden başı döndü ve bir anda kendisini mert'in kollarında buldu mert adin'i sımsıkı tutarak "bu gün çok yoruldun sanırım prenses iyi bir uyku çek " der ve adin utanarak "peki, bu arada her şey için teşekkür ederim" " sorun değil teşekkür etmenize gerek yok yazar hanım zira bozuşuruz" der ve adin şaşırarak " nereden biliyorsun mert yaa"mert sırıtarak ben "bilirim küçük hanım şimdi uyuyun sabah bolca vaktimiz var ne de olsa ..."

İnsan sıkı tutmalı yüreğini,çünkü gitmesine izin verirse çok geçmeden akıl da gider peşinden Nietszche

Aynı Yıldızların Altında       A.AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin