Bölüm 19

314 15 3
                                    

Bölüm biraz gecikti:( çünkü oylama hiç gelmedi bilmiyorum farkında mısınız! Oylama bekliyorum ona göre ;)

keyifli okumalar...

Dilara KOZAN'dan

  Gözlerimi açtığımda bedenimi sarmalamış olan kolların kime ait olduğunu bildiğim için tebessüm ederek gözlerimi açtım. Birbirimizi sıkı sıkı sarmalamıştık. Kollarımı ona öyle sıkı sarmalamışım ki siyam ikizi gibi duruyorduk. Aklıma gelen müthiş bir fikirle koymuş olduğum göğsünden başımı kaldırdım. Yataktan kalkarak dün inceleyeceğim etrafı incelemeye başladım.

   Ulan adamın yatak odasında baş ucunda devreminin fotoğrafı var ya, eğer ileride ben bu adamla evlenirsem korkuyom da bu manyak devremiyle aynı yastıkta yaşlanır

Aynanın karşısına geçtiğimde yazmam iyice başımdan kalmıştı. Onu düzelterek mutfağın yolunu tuttum.

   Mutfağa girer girmez beni beygir fotoğrafı karşıladı. Vallah billah bu raporsuz çizofren. Bu adamın tuhaf fotoğraflara karşı bir zaafı var Allahıma kitabıma... bu fotoların karşısında kahkahayı koparmam ile Onur un Mutfağa ışınlanmayı bir oldu. Tuhaf şey...

   Korkuyla ne oldu güzelim deyince "daha ne olacak ayol!!" Diye bağırdım. Boş gözler ile beni süzerek "niye ne oldu ki" dedi. Daha birde soruyor yaw "Ulan manyak korkuyom da biz evlenirsek sen beni beygirlerle, devremlerinle aldatacaksın" dedim. Tebessüm ederek "hee" dedi ve gitti. Tam şuan anladım beni karşılayan beygir Onur'muşta benim haberim yokmuş...

    Kahvaltı sofrasını hazırladığımda Onur'un yanına giderek, onu dürttü ve "pişt Onur kalk hadi" demele yerinde huysuzlanarak gözlerini açtı. Tebessüm ederek yerinde doğruldu ve ellerini belime sararak "neler hazırladın bakalım bana" demesiyle, tek kaşımı kaldırarak "zeytin peynir var, hayır yani Kahvaltı sofrasında ne bekliyon" dedim. Onu arkamda bırakarak mutfağın yolunu tuttuğum sırada arkamdan "senin o dilin çok uzamış ama, doktor yan etkisi olmaz demişti  de oda ne yapsın garibim senin tuhaf olduğunu bilmiyor tabi" diye çağırdı. Umursayarak mutfağa gittim.

   Üç saat sonra

Omzuma attığı elini sıklaştırarak beni dahada kendine çekti. Bende dizlerimin üzerine koyduğum ellerimi ona doladım. 1 saattir sadece televizyon izliyorduk böyle bir bünyeye benim vücudum tabiki alışık değildi.

  Harekete geçmeliydim. Koltuktan kalkmam ile Onur bakışlarını bana sabitlemişti. Koltuğun üzerinden aldığım kırlenti ona fırlattım. Öf 12 den vurmuştu yemin ederim. Kaçmam lazımdı. Kaşları çatık olarak oturduğu Koltuktan kalkarak yanıma doğru geleceği esnada ondan kaçmaya başladım.

Mutfağa girdiğimde eminim ki benim arkamdan o da gelmişti. Elime çekmeceden bulduğum ilk bıçağı yönelterek "yaklaşma yoksa seni kurbanlık koyun gibi doğrarım dememle önce bir kahkaha kopardı ardından da "meyve bıçağıyla mı doğruycan" demesiyle bakışlarımı bıçağa çevirdim, harbi meyve bıçağıymış lan. Sıçtık...

Üzerime doğru geldikçe geri gidiyordum en sonunda dolaba yaslanmamla şerefsizin suratında garip bir gülümseme oldu ve "şimdi nereye kaçacaksın sevgilim" dedi. Ellerini belime sararak kendini bana bastırdı ve kokusunun boynuma dolmasına izin verdi. Burunlarımız birbirine deymesiyle irkildim. Sert dudaklarını benim yumuşacık dudaklarıma bastırarak "şimdi benimsin işte" deyince "onu ancak rüyana görürsün işte" dememle dudaklarını bükerek "o zaman evlenelim güzelim" dedi.

O an herşey benim için donmuştu. Kendime gelip bu soruya bir cevap bulmam lazımdı. Ve benim için en doğru cevabı yani "evet" i bastım. Bunun üzerine dudaklarımızı tekrar birleştirdi.  Ama bu sefer durmak sızın sertçe öpüyordu. Elimdeki meyve bıçağını elimden kayıp yere düşmesine izin verdim ve kollarımı boynuna sardım...

ASKERİM (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin