28. Bölüm

136 9 0
                                    

"Abim... Vurulmuş..."

Duyduklarım dan sonra adeta dünyam başıma yıkılmıştı. Gözlerimden son sürat yaşlar süzülmeye başlamıştı. Kolum kanadım kırılmıştı. Kalbim tökezlemişti. İçimde bir şeylerin alev aldığını hissetmiştim.

Kendime geldiğimde Aleyna'nın odanın bir köşesine çökmüş ağladığını gördüm. Yerimden kalkarak yanına gittim. Kolundan tutarak ayağa kaldırdım. Sakinleştirmek için önce sakin olmasını söyledim ardından da Onur'u hangi hastaneye götürdüklerini sordum. Bilmediğini fakat öğrenebileceğini söyleyince arayıp öğrenmesini söyledim.

Birkaç dakikalık konuşmanın ardından bana dönerek "devlet hastanesi" dedi. Başımı sallayarak taksi çağırmak için telefonumu aldığım esnada "abimin arkadaşları bizi aldıracakmış" dedi.

Hızla üzerime kırmızı bir yazma, siyah bol eşofman ve uzun kollu beyaz bir tişört giydim. En son araba geldiğimde Aleyna ile birlikte hızla aşağıya indik. Kahverengi gözlü, esmer, uzun boylu ve üzerinde resmi kamuflajı olan asker "buyrun arabaya geçin" dedi.

Yarım saatlik bir yolculuk sonrası hastaneye geldik. İki rütbeli komutan ve Onur'un tim arkadaşları hastanenin acil kapısında bekliyordu. Aleyna "siz niye burada bekliyorsunuz?" diye sorunca bizi getiren asker "henüz hastaneye gelmediler, birazdan ambulansla burada olurlar" Dedi.

5 dakika sonra

   Herkes bir köşeye çökmüş bekliyorduk. Ambulansın siren sesiyle hepimiz ayaklandık. Birkaç saniye sonra Ambulans görüş alanımıza girdi. İçeriden 1 doktor ve 3 hemşire çıkarak Ambulansın arka kapısını açtılar. O an kalbim durmuştu sanki, Onur'un yüzü bembeyaz bir vaziyette baygın haldeydi. Aleyna'nın Onur'u görmesiyle bağırması bir oldu. "Abiii..."

   Sedye ambulanstan indirildi. Ambulansın 45 yaşlarında beyazlamış saçlarıyla gri saçlı, yeşil gözlü ve 1,65 boylarında doktoru bilgi vermeye başladı. "26 yaşında erkek, silahlı yaralama, kurşunun çıkışı yok yani hala içinde, yolda 2 defa kalbi durdu ve çalıştırdık. Yüksek ateşi düşüremiyoruz. Oğuz hocam bu genç delikanlıyı sana emanet ediyorum." Dedi ve sedyeyi hemşirelere vererek kendisi tekrar ambulansa geri döndü.

   Sedye içeriye doğru sürüklemeye başlamıştı ki kalbi tekrar durdu. Oğuz hoca kalp masajina devam ettiği esnada, hemşirelere de "ameliyathaneye acil hasta getirdiğimin haberini gönderin hazırlansınlar" dedi. Oğuz hoca hâlâ kalp masajına devam ediyordu. Sarışın hemşireye dönerek "serumun içine 3ss adrenalin enjekte et" dedi ve kalp masajına devam etti. Hemşire seruma adrenalin enjekte ettikten onu kayıp ettiğmi düşündüğüm esnada kalbi tekrar çalışmaya başladı. Acili de birkaç hemşir gelerek ameliyathaneye doğru aceleyle gittiler. Şok içinde ne bağıra biliyordum nede ağlayabiliyordum. Olduğum yerde olanları izliyordum.

3 saat sonra

   Ameliyathanenin ortasında Aleyna bir yere çökmüş ben ise bir köşede öylece bekliyordum.

   Uzun bir bekleyişin ardından ameliyathanenin kapısı açıldı ve doktor çıktı. Herkes merakla onu süzmeye başladı. Doktor "zor bir ameliyattı. Hastanın bu ameliyattan kalkması bizim için bir mucize, evet ameliyattan kalktı fakat hayati tehlikesi devam ediyor. Yoğun bakıma alacağız." Dedi. Doktorun ardından Onuru hemşireler çıkardı. Ve Yoğun bakim odasına doğru ilerlemeye başladılar.

   Odaya Onur'u yerlestirdikten sonra hemşire serumu değiştirdi. Ve odadan ayrıldı. Yanımızdan geçerken "geçmiş olsun" dedi. Herkes merakla bekliyorduk.

10 dakika sonra

   Hemsire girerek serumu kontrol etti. Sonra ateşini kontrol etti. Ve panikle telefonunu çıkardı ve "hocam, hastanın ateşi çok yüksek düşüremezsek bitkisel hayata girecek!" dedi. Oğuz hoca birkaç dakika içinde odaya girdi. Hemşireye dönerek " koltuk altlarına ve alnına soğuk bezle kompres yapalım!" Dedi. Hemsire doktorun dediğini yaptı.

   Çok geçmeden Onur'un kalbi durdu.  Kalp masajına başladı. Kendimizi kaybetmiş durumdaydık, ne sevinebiliyorduk ne üzüle sadece yanaklarımdan yaşlar sürülüyordu. Birkaç saniyebirbirleriyle konuştuktan sonra hemşire "hocam hasta bitkisel hayata mı girdi." Dedi. Oğuz hoca birkaç saniye Onur'u muayene ettikten sonra "ne yazik ki hasta bitkisel hayata girdi..." Dedi. Hiçbirimiz ne olduğunu anlamamıştık. Komutan doktora dönerek "bu ne oluyor doktor bey?" Diye sordu. Doktor "hastanın kalbi atıyor, nefes alıyor fakat öylece uyuyor tepki vermiyor" dedi.

   Aleyna'yla önce birbirimize bakakaldık. Sonra o an kendime gelmiştim. O an başımdan kaynar sular dökülmüştü.

  Çığlığı basarak yere çöktüm ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Timinden iki kişi koluma girerek beni tutmaya çalıştılar fakat istemeyerek onları ittirdim. Etrafıma baktığımda doktorların, hemşirelerin ve hastaların acıyan gözler ile beni sürdüğünü gördüm. Oğuz hoca önüme çökerken "üzgünüm..." dedi.

ASKERİM (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin