~ Lee Heeseung,
'Oh, Kiara ben,'
~Ne kadar tuhaf bir isim.
'Ah evet biliyorum...'
~oh... neyse ben kaçayım, 4 gün sonra baloya gelmeyi unutma, o davetiyeleri herkese vermeyiz. Dedi göz kırptı ve hızla uzaklaştı...
oturduğum yerden kalktım ve eve doğru yürümeye başladım. Miyavlama sesini duymamla dikkatim dağılması an olmuştu.
'ohh ne kadar tatlısın sen böyle gel pisi pisi'
'ohh, gel kaçmaa. ahh bu saatte bilmediğim yerlere sokma beni gel buraya.' Diye mızmızlanıyordum.
yavaşça geldiğim yere baktım. Neredeyse hiç ışık yoktu bulunduğum yerde, bu beni biraz germişti açıkçası. sabahtan beri hiç alışık olmadığım şeyler yaşıyordum üstüne üstlük dizim tekrar kanamaya başlamıştı. Halbuki üstündeki kan kurumuş çoktan kabuk bağlamıştı, şimdi durduk yere neden kanamaya başladı ki.
Hayat aniden, çok tuhaf hatta anlayamadığın türden insanlar çıkartmaya bayılırdı ki , Kiara tam sa o dönemdeydi. Belki de yanlış, tuhaf , bunaltıcı şeyler ona iyi gelebilirdi.
'aişh... yanıy-' sözüm kesilmişti karanlık sokakta.
*Yardım ister misin?*
'ooww' diye bağırdım aniden.
şaşkın gözlerle bana bakıyordu: sakin ol!
'aa.. yo- gerek yok'
*dur bende krem var onu süre-*
'gerek yok?' dedim ve aniden geri çekildim, sonuçta tanımadığım biriydi. Ve neden yanında krem vardı?
güldü kafasını öne eğerek, ardından ciddi bakışlarla kafasını kaldırıp baktı.
*Burda yeni misin?*
'ne? ne alaka, hem neden herkes bunu diyo?'
yavaş yavaş üstüme yürüdü, aramızda mesafe vardı ama yine de geri gitmiştim.
*Burası şuan sana büyük geliyor olabilir ama aslında küçük ve hepimiz birbirimizi tanıyoruz. Beni/bizi tanımadığına göre, yenisin yani...*
bir yandan da çantasından kremi çıkartıp kapağını açıyordu, bir parça eline aldı ve:
* istiyo musun yoksa istemiyor musun?*
aişh... 'Peki.. '
Yavaşça elinden aldım kremi o sırada *Bu arada ben Ni-ki. ya sen'
Önce kafamı kaldırdım, yüzüne baktım ardından devam edip: Kiara.
Ni-ki: memnun oldum,
'Sende şu parti midir, balo mudur nedir onlardan misin?' Dedim hafif alaycı bir ses tonuyla.
Önce güldü ardından * mhm, evet... demek duymuşsun ünümüzü. *
'Ün? Ben sadece baloyu duydum o kadar'
Şaşkın bir ifadeyle bakıyordum, o ise kendinden emin bir tavırla *tanırsın o zaman* dedi.
Aldırış etmedim, *saat geçiyo, hadi evine kadar eşlik edeyim.*
Aslında asabi bir tavır takinmak çok istiyordum ama şuan bulunduğumuz yer gerçekten tüyler ürperticiydi, o yüzden sessizce 'tamam' demekle yetinebilmistim.
*eee neden buraya taşınmaya karar verdiniz.*
'Ailemin kararıydı tamamen. Genelde hep öyle olur yani.'
*nasıl yani?*
'İşte genelde onlar plan yaparlar, ben be kardeşim uyum sağlarız.'
*genelde hep böyle midir aileler?*
Biraz durdum, düşündüm 'bilmem, bizim önceki evimiz civarındakiler hep böyleydi...'
'Sen, seninkiler nasıllar?'
*benimkiler...* dedi derim bir iç çekişle.
*babam yurt dışında, annemde Hollanda da tatilde. Anlayacağın tekim evde.*
*ahh az kalsın Bisco'yu unutuyodum. *
'Bisco?'
Hafif tatlı bir gülümsemeyle *köpeğim*
Yüzüm ciddilesmisti, 'ah anladım...'
*noldu? Yoksa kopeklerden mi korkuyorsun.*
'Ah...... evet, ama zaten biscoyla tanışmayacağım için sıkıntı yok.'
*ben tanistirirm merak etme sen* dedi ve gülümsedi.
Evime gelmiştik neyseki 'bıraktığın için teşekkür ederim.'
*rica ederim.*
Tam arkamı dönmüş gidecekken *Ah Kiara, bu benim telefon numaram, baloya mutlaka gelmelisin.*
Anlık duraksayıp bakıyordum, ardından 'ahhh tabi tabi bakarız. İyi geceler.' Dedim ve hizla eve girdim.
"Geldin mi Kiara?"
'Evet anne geldim.'
"Neden bu kadar geciktin?" Dedi yanıma gelerek.
'Hiç öyle etrafa bakınıyordum.'
"Hım iyi, hadi gel içeri sende."
'Yok anne yoruldum ben yatayım.-
"İyi peki sen bilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WELCOME TO CARNIVAL🍷
Hayran Kurgu"maskeli balo mu? iyi de neden ben?" Kiara başına gelecekleri bilseydi hiç gitmezdi o baloya...