Riki
"Beni nereye götürüyorsun ya?"
"Hm, güzel bir yere."
"Neresi ama?"
"Off sürpriz işte."
"Ya bari indir beni, herkes bize bakıyor."
"Senin güzelliğine bakıyorlardır."
"Ya! Park Sunghoon nereye gideceğimizi söyle bari."
"Tch! Olmaz öyle. Hem zaten nerdeyse geldik."
Burnuma gelen deniz kokusuyla nereye geldiğimizi anlamıştım.
Deniz kenarı...
-(Deniz kenarı takintim var evet arkadaslaer sorgulamayalim)-
Bir süre daha yürüdükten sonra en sonunda beni indirmişti. Ona dikdik bakmaya devam ederken, yanaklarımı sıkmasıyla bir anda kendime geldim.
Dondurmacıya gelmiştik. O çoktan kendisininkini söylemişken, bana dönmüştü.
"Sen neli istersin?"
"Hmm..Limon vee çilek."
"Güzel seçim."
Mırıldanıp istediğim dondurmayı söylemişti. Dondurmaları aldıktan sonra deniz kenarının oralara doğru ilerlemeye başladık. Ikimizde konuşmuyorduk, çünkü şuan konuşmanın hiç sırası değil gibi görünüyordu.
Denize en yakın banklardan birine oturduk denizi izliyorduk, yani ben öyle sanıyordum. Yanımda beni kaçıran ego yığını beni izliyordu.
Hadi ama ilk konuşan ben olmak istemiyorum, lütfen konuş artık.
"Seni neden buraya getirdim biliyor musun? Beni affetmen için. Çünkü hiç bir şey yapmadım. Bak ilk başta ikimizde gayet iyi anlaşıyorduk, öyle değil mi? Ama sonra Jakeler sürekli seninle ilgili konuşup duruyordu, bu da benim canımı sıkmaya başlamıştı. Kafede dediklerim için özür dilerim. Bunu cidden içtenlikle söylüyorum ki bana inan, inanmalısın lütfen. Ben proje yapacağım birisiyle böyle olmak istemiyorum, kavgalı olmak hiç istemiyorum. Aslında dışarıdan bakılınca cidden tatlı birisin, ben burda ise egoma yenik düşmüş birisi. Burda sana herhangi bir nefretim yok, hiç bir zamanda olmamıştı. Sadece ön yargım vardı, bunun sebebi de cidden Jakelerin sürekli senin konuşmasıydı. Kafede bile bana bağırmıştı. O gün ağzımı tutamadım. Bir anda söyledim, ben cidden çok özür dilerim."
Söylediği her şey kulaklarımda çınlıyordu.
Bunca zamandır benden nefret etmiyor muydu?
"Konuşmazsan anlarım."
Buna ne cevap verebilirdim ki?
'Şey sorun yok affettim' mi dicektim?Hayır, yapamam.
"Riki, bir şey de lütfen."
"Sunghoon ben ne diyeceğimi bilmiyorum, çok garip geliyor yani... Ne bileyim, benden nefret ediyorsun sanıyordum. Ondan seninle muhatap olmak istemiyordum. Ama şimdi bakınca, olayı senden dinleyince biraz daha iyi hissetim. Yani seni affediyorum."
Hafifçe gülümseyip ona doğru dondum ve az daha erimek üzere olan dondurmamı yemeye başladım.
"Teşekkürler."
Bir süre bana bakıp sırıtmaya başlamıştı, noluyor lan?
"Burnuna dondurma bulaşmış."
Bir süre dikdik ona bakmaya devam ederken, yine yanaklarımı sıkmıştı.
"Ya sen neden bu kadar tatlı bir şeysin?"
"Yah! Ne alaka birden?"
"Çok alaka."
"Dondurmam bitti benim."
"Benimde bitti. Al su iç, hasta olma."
Kendi çantasından su çıkarıp bana uzatmıştı. Suyu alıp içmeye başladım.
"Hadi gel denize girelim!"
Duyduğum şeyle aniden içtiğim suyu püskürmüştüm.
"NE?"
"Ne, ne? Gidip yüzeceğiz, hadi!"
"Hayır olmaz. Yedek kıyafetim yok."
"Benim var, veririm sana."
"Ya olmaz ist-"
Beni yine kucağına alıp denize doğru koşmaya başlamıştı.
Ama cidden imdat ya!
İlk başta beni suya indirmiş, ardından kendisi suya girmişti.
"YA ŞU AN GİRMEMİZ NE KADAR MANTIKLI? ACAYİP SOĞUK!"
"Çok doğru."
Gülerek bana bakıyordu.
Gülüşü çok güzelmiş.
Bana doğru gelip, beni suyun altına çekti. Bir an olsun boğuluyor hissine kapıldım, ama o beni sımsıkı tutuyordu ve aşırı yakındık...
~~~
E bitti bölüm hihaha
düzenlemedim bekletmeyim sizi dedim
![](https://img.wattpad.com/cover/338191521-288-k279010.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ρяσנє¢т'нσσηкι
ФанфикMüdür: 10. sınıflar için büyük bir proje ödevi planladık. Sınıflar karışık bir şekilde, 2'li takımlara ayrılacak. "Hay amk! Bu ne şimdi?"