twelve

771 67 13
                                    

Savaş haberini almalarının üzerinden tam 1 ay geçmişti. Bu süreçte Hyunjin ve Yongbok'ta orduya katılmış ve eğitim almışlardı. Zaten gelmeden önce de saray askerleri tarafından eğitim gördükleri için burada çok fazla zorlanmamışlardı. Artık onların da kaderini belirliyordu bu savaş. Ya ölecek ya da çıkacaklardı bu savaştan.

Chan ülkede bulunan tüm gençlere haber göndermiş ve herkesi savaşa karşı hazırlamıştı. Bir aydır hiçbir sorun yoktu ama bu olmayacağı anlamına da gelmiyordu. Her an saldırı altında kalabilme ihtimallerine karşı kimse uyumuyordu.

Yine kimsenin uyumadığı bir gecede Yongbok balkonda yıldızları izliyordu. Çok yakın ve parlak görünüyorlardı. Büyülenmiş şekilde onları izleyen Yongbok kendine seslenen Chan'ı fark etmemişti. Chan Yongbok'un hayran bir şekilde yıldızları izlemesine gülmüş ve bir kez daha seslenmişti. Yongbok sonunda kendine gelmiş ve sesin geldiği yöne dönmüştü. Chan'ı görünce şaşırmış şekilde Chan'ın suratına bakıyordu.

"Müsait misin Yongbok?"

"Neden Bay Bang?"

"Yanına gelmek istiyorum"

"Tabi Bay Bang müsaitim gelebilirsiniz"

Chan gülümsedi ve hemen odasına girdi. Koşar adımlarla odasından çıktı ve koridora çıkınca yürüyüşünü yavaşlatmıştı. İstekli olduğunu bu kadar belli etmek istemiyordu. Bir kaç dakika sonra çalan kapı ile Yongbok kapıya yönelmiş ve kapıyı açmıştı. Karşısında gülen adama baktı ve gülümsedi. Geri çekildi ve Chan'ın geçmesi için işaret etti. Chan gülümseyerek içeri girdi ve balkona doğru yöneldi. Yongbok ise sanki misafir oymuş gibi Chan'ı takip edip balkona yöneldi. Balkona girdiğinde yerde oturan Chan'a baktı ve yanına oturdu. Bir süre sessizce sadece yıldızları izlediler. Sessizlikten sıkılınca Chan söze girdi.

"Yongbok?"

"Efendim Bay Bang?"

"Seninle uzun zamandır konuşmak istediğim bir konu vardı"

"Dinliyorum sizi Bay Bang?"

"Söze nasıl gireceğimi bilmiyorum çok uzun zamandır prova yapıyorum ama bu provadan daha heyecan verici olduğu için tam olarak kelimeleri toparlayamıyorum. Ahh bu kadar zor olmamalı bu"

"Sakin olun Bay Bang derin nefes alın ve direkt söyleyin lütfen"

Chan Yongbok'un dediğini yapmış ve derin nefes alıp verdi. Bunu bir kaç kere tekrar ettikten sonra Yongbok'a döndü ve gözlerinin içine baktı.

"Uzun zamandır senden hoşlanıyorum Yongbok"

Direkt söylemenin verdiği rahatlık ile derin bir nefes verdi Chan. Yongbok ise hâlâ Chan'ın ne dediğini idrak etmeye çalışıyordu. Bir süre sessiz bir şekilde sadece Chan'ın suratına baktı.

"Bay Bang ben ne diyeceğim bilmiyorum"

"Bir şey demek zorunda değilsin Yongbok. Benden beni sevmeni beklemem hata olur zaten. Yaşadığımız dönem bu tarz ilişkilere olumlu bakmadığı için seni anlıyorum lütfen bu konuda canını sıkma. Sadece içimde kalmasını istemedim"

"Evet haklısın Bay Bang. Sizi anlıyorum da sadece çok ani oldu yani ne olacak bilemiyorum"

Gülümsedi Chan. Yongbok'un tatlı telaşı çok hoşuna gitmişti. Uzun bir süredir Yongbok'u seviyordu Chan. İlk onun yanında uyuduğu zamandan beri. O gece Chan uzun süre sonra ilk defa uyumuştu. Annesi gibi hissemişti Yongbok'u ve güzel bir uyku çekmişti. Tekrar bu düşüncelere dalmıştı Chan. Yongbok'un nr kadar güzel, ne kadar kibar, ne kadar anlayışlı olduğu düşündü. Onun gibi biri hayatında olsa hayatı nasıl olur diye düşündü Chan. Kesinlikle anlatılmayacak kadar güzeldi. Chan dönüp tekrar Yongbok'a baktı ve gülümsedi.

"Ben gideyim artık baya geç oldu"dedi ve ayağı kalktı. Yongbok da ayağı kalktı ve başını salladı. Chan son kez gülümsedi ve odanın kapısına doğru yürüyüp çıktı. Heyecanla karışık rahatlama duygusu ile odasına doğru yürümeye başladı. Odasına gelince kendini yatağına bıraktı ve gözlerini yumdu. Uyumayacaktı elbette. Sadece Yongbok'un güzelliğini düşünecekti.

Bu bölüm biraz kısa oldu evet farkındayım. Çünkü artık aklıma fikir gelmiyor ve bitirmeye karar verdim. Diğer bölüm final olur diye düşünüyorum. Zaten başka kitaplara başlayacağım bu yüzden bu kitabın bitişine üzülmüyorum sanırım. Öyle işte öptüm hepinizi muaahh♡.

KINGDOM | CHANLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin