"Hayır Jeongin saçmalama"dedi Minho sinirle en az kendisi kadar sinirli olan gence. Sabah Jeongin'in acelesi ile tüm askerler için bir toplantı düzenlenmiş ve bir kaç karar ortaya atılmış. Bir kaç kişi dışında herkes onaylamıştı bu fikirleri. Kabul etmeyen bir kişiden biri de Minho idi.
"Efendim çoğunluk bunu istiyor ama"
"Bakın Bay Yang çoğunluk bunu istese de askerlerimi tehlikeye atamam. Sizi de ısrar etmemeniz konusunda son kez uyaracağım"dedi kapıya yönelerek. Derin bir nefes aldı ve dışarı çıktı. Sinirli adımlarla taht salonuna doğru yürüdü. Resmen askerler dalga geçiyordu Minho ile. Sinirle soluyordu Minho. Kapıyı çalmadan içeri girdi ve odanın köşesinde oturan kardeşlerine sonra da tahtında oturan Chan'a baktı.
"Sorun ne abi?"dedi Hyunjin abisine bakarak.
"Bir şey yok bebeğim"dedi gülümseyerek. Hayır çok büyük bir sıkıntı vardı.
"Ne oluyor Min?"
"Çok saçma şeyler oluyor efendim"
"Anlatırsan bilgim olacak"
"Askerler kafayı yemiş. Israrla savaş istiyorlar. Kaybettiğimiz toprakları almamız için bir fırsatmış bu. Bay Yang çok iyi biri ama çok genç ve bu konularda tam düşünemiyor. Askerleriniz de Bay Yang ne derse onu yapıyor. Ben baş edemiyorum. Tekrar onlar üzerinde otorite kurmanızı ve bu karardan vazgeçirmenizi istiyorum"dedi ve kardeşlerine baktı.
"İzninizle efendim"dedi ve saygıyla eğildi.
"Yongbok, Hyunjin hadi gidelim"dedi kapıya yönelirken. İkili başını sallamış ve abilerinin yanına gitmişlerdi. Minho hâlâ sinirli bir haldeydi. 1 haftada her şey birbirine girmiş ve artık kimse Minho'yu dinlemiyordu. Neymiş kardeşlerinin askeri eğitim almasını istemediği için. Daha yeni büyük bir olay atlattılar ve geldikleri gibi eğitime girmelerini doğru görmemişti Minho. Chan bile Minho'nun bu düşüncesine katılmamıştı. En büyük hayal kırıklığını Chan'da yaşamıştı. Chan'ın ona hak vereceğini düşünmüştü. Fakat tam tersi olunca kırılmış ve araya mesafe koymuştu Minho. Ama kardeşleri Chan ile aynı fikirde değildi. Minho'yu haklı bulmuşlar ve kardeşlerini ne zaman isterse o zaman hazırlığa sokması gerektiğini söylemişti. Sanki tüm hanedanlık Minho'ya cephe almış gibiydi.
Minho derin düşüncelerinin sonunda kendini deniz kenarında bulmuştu. Ayakları onu istemeden buraya getirmişti. Minho arkasına dönüp kardeşlerini kontrol etti ve kumlara oturdu. Sessizce Yongbok ve Hyunjin de oturmuştu.
"Noluyor hyung?"
"Herkes üzerime geliyor minik kardeşim"
"Neden ama?"
"Sizin askeri eğitim almanız için daha erken olduğunu söyledim bu yüzden herkes bana karşı geldi. Ama siz benim canımsınız bu kadar olaydan sonra hemen buna başlamanızı doğru bulmamam en doğal hakkım. Hele ki böyle berbat bir dönemde asla"
"Ama biz senin yanındayız abi. Kimseyi umursama biz sana hak veriyoruz. Sen ne zaman istersen o zaman başlarız zaten. Sen bizim babamızsın artık"dedi Yongbok sonlara doğru sesi kısılarak. Annesi ve babasını çok özlemişti.
Chan ile 1 haftadır kısmen iyiydi arası. Sık sık korece konuşurlardı. Yongbok az da olsa öğrenmişti korece. Ama son gün onlar için asla iyi olmadı. Çünkü abisini üzmüştü. Ona hak etmediği şeyler söylemişti. Minho lafların hiçbirini hak etmemişti.
1 hafta önce
"Hayır Chan yapmayacaklar"
"Hayır yapacaklar Minho sana sormayacağım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KINGDOM | CHANLİX
Fanfic"Onu istiyorum!" "Siktir Chan! O benim kardeşim." #5 Chanlix🏅 #8 Yongbok 🏅