Gözlerimi açtığımda omzumdan üzerime sarkan kollardaki dövmeleri görünce içimi huzur kapladı. Yanıma gelmiş ve uyumuştu. Yavaş bir şekilde elimi koluna koydum ve parmaklarımla tenine dokunmaya başladım.
Dövmelerini sanki tekrardan çizermiş gibi parmaklarımla dolaştım. Sessiz bir şekilde mırıldandığında onu uyandırdığımı anladım ve bu hızlıca ona dönmeme işaret oldu. Gözleri kapalı, saçları dağınıktı. Elim bu sefer yanağına uzandı ve ona hiç yakışmayan çiziğin üzerinde kaldı. Dokunup canını acıtmak istemiyordum. Ama kendimi tutamadım ve biraz ona doğru eğilerek o çiziğin üstünden öptüm.
"Diğerlerini de öpsene," diyerek beni anlık olarak korkutsa da dediğini yaptım ve gözünde ki morluğu da öptüm. Dudaklarını öne doğru ilerlettiğinde gülümsemem genişledi. Yaraya dikkat ederek dudağının sol tarafını öptüm. Gülümsemem ona bulaşmıştı ve bu görüntü günümü aydın eden bir detaydı.
"Günaydın sevgilim," dediğimde gözlerini açtı ve uzun uzun bakışlarını üzerimde tuttu.
"İlk defa gün bu kadar aydınlık doğdu," diyerek karşılık verdi. Aptal gibi sırıttığımda beni kendine çekerek sıkıca sardı.
Derin bir nefes aldığında, "Çok yorgunum Lalisa," dedi. Kolumu sırtına attım ve sıkıca tutundum ona. Biliyordum.
"Her şey düzelecek, inanıyorum ben," diyerek boynundan öptüm.
"Her şeyi senin için yapıyorum. Senin mutluluğun için. Tek dileğim eski düzeninize geri döndürebilmek sizi."
"Jungkook," dedim ve yüzünü görebilmek için ondan uzaklaştım.
"Bunları yapmak zorunda değilsin. Hele ki bu durum sana zarar veriyorsa ben zaten yapmanı istemem. Biz başımızın çaresine bakabiliyoruz. Annemle durumu kabullendik. Hoon'u geri alabilmek için biraz sabretmemiz gerekiyor. Kimseye bulaşıp daha fazla huzurumuzu bozmak istemiyoruz."
Elimle saçlarına dokunup devam ettim.
"Sana zarar verdiklerini gördüğümde neler hissettiğimi bilemezsin. O adam senin amcan ve aranıza girip tüm hayatını mahvedemem. Sen sadece benim yanımda ol yeterli. İlla ki Hoon'a telefon alacaklar. O bize zaten bir şekilde ulaşır. Numaralarımızı ezbere biliyor. Artık bizi görüştüremeyeceğini biliyorum, yine de bunu deneme diye söylüyorum. Sana bir kere daha zarar verirlerse kötü birine dönüşmekten korkuyorum."
Jungkook duyduklarından tatmin olmamış gibiydi. Hatta bana kızdığını bile söyleyebilirdim.
"Pekala, tek isteğim bugün bunları konuşmayalım olur mu?"
Bu cümlesinden her şeyi bırakacağını anlamam gerekirdi ama bunu yapmayacağından emindim. Bu işin peşini Hoon bize dönene kadar bırakmayacaktı.
"Kahvaltı yapalım, kalk hadi."
Dediğimi ikiletmedi ve yataktan kalktı. Tuvalete girdiğinde onu beklerken telefonumu açtım ve herhangi bir bildirim var mı diye baktım. Kimse bir şey yazmamıştı.
Jungkook tuvaletten çıktığında ben girdim ve hemen işlerimi hallettim.
Salona geçtiğimizde bizimkiler çoktan uyanmıştı. Hatta kahvelerini içiyorlardı. Jennie yüzüme dikkatli bir şekilde baktı ve gülümsedi.
"Kendine gelmişsin Lali," dediğinde bana Lisa dememesi içimi ısıttı. Eski günlerimizi hatırladığımda istemsizce gülümsedim. Bambam sehpada ki poşeti göstererek Jungkook'a döndü.
"Senin için birkaç krem aldım. Kahvaltı yaptıktan sonra sür onları."
Jungkook başını hafifçe salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
constellation | liskook
Fanfiction"Kalbimdeki acının bir gün dinecek olması beni korkutuyor. O acı dindiğinde yanımda olacak mısın?" Lalisa Manoban x Jeon Jungkook