🌻

271 38 92
                                    

-Flashback-

"Bana neden bunu yapıyorsun?"

"Ne yapıyormuşum?"

"Sana veya herhangi birine hiçbir kötülüğüm dokunmadı şu ana kadar. Bu kadar kötü davranılmayı hak etmedim ben."

"Çünkü bu toplum aptal ve çirkinlere acımıyor küçük."

-Şuan-

"Minah, masa 5!"

Patronumun seslenmesiyle birlikte masa 5'e ilerledim. Bu, o adamın oturduğu masa...

Ancak gördüğüm tanıdık yüz, geri geri gitmeme sebep oldu.

Kararsızlık içinde elimdeki siparişlere bakarken patronum seslendi.

"Neden orada dikiliyorsun? Masa 5 dedim sana... Aman Tanrım! Masa 5'te CEO Christopher Bang, ağabeyi ve annesi orada! Ver bana ben götüreceğim. Kızım resmen o adama aşık. Onları tanıştırmalıyım."

Elimdeki tepsiyi aniden kendime doğru çektim. Patronumun eli havada kaldı.

"Ben götüreceğim. Mesai saatim de bitti ayrıca."

Neden böyle bir tepki verdim hiçbir fikrim yoktu ancak aniden olmuştu.

Masa 5'e vardığımda sakin olmaya çalışarak siparişleri masanın üzerine bıraktım.

Ve elimden geldiğince kimsenin yüzüne bakmadan basit bir "afiyet olsun" sözü bırakıp arkamı döndüm.

İşte bu sırada yerin dibine girmek isteyeceğim bir şey oldu.

"Dur."

Arkamı döndüm utançla.

"Anne, bu benim kız arkadaşım Minah."

Annesi oldukça tatlı görünen, hatta halk arasında 'tonton' olarak adlandırılan teyzeler gibiydi. Kısa sarı saçları, bembeyaz teni ve özenli giyimiyle oldukça şirin görünüyordu.

Kadının kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı.

"Öyle mi? Ne kadar da güzel bir kız bulmuşsun kendine oğlum! Ben Christopher'ın annesiyim."

Bana samimiyetle gülümsediğinde kadına biraz üzüldüm. Kandırıyorduk onu resmen.

"Merhaba Bayan Bang. Ben de Kim Minah." Aynı şekilde ona gülümsedim.

"Lütfen otur. Seninle sohbet etmeyi çok isterim!"

Tam kabul edecektim ki Christopher atladı.

"Ah, anne görüyorsun ki mesaisi yeni bitmiş kız arkadaşımın. Çok yorgun olmalı, baksana onun haline."

Christopher eliyle her an bayılacakmış gibi olan beni işaret etti annesine. Annesi bana acıyarak baktı.

"Haklısın oğlum." Ardından bana döndü.

"En azından bize yemeğe gelemez misin?"

Yine benim cevap vermeme fırsat vermeden Christopher atladı.

"Bu hafta içerisinde ayarlayacağım anne."

"Harika! Bir gelinim var!"

Diğer adam, yani ağabeyi telefonuyla ilgileniyordu.

"İlginç..." diye mırıldandı.

"Lucas... Oğlum. Bak, kardeşinin kız arkadaşı burada. En azından kendini tanıt."

Lucas başını kaldırıp bana ilgisiz bir bakış attı. Daha sonra yeniden telefonuna döndü.

"Biz onunla zaten tanıştık."

Söylediği söz ile gözlerimi büyüttüm. Biz tanışmamıştık bile! Neden cümleyi bu şekilde kurdu ki? Şimdi ikisi de yanlış anlayacak.

"Ne zaman? Önce abinle tanıştırdın demek!" Neşeyle kıkırdadı Bayan Bang.

Annesi sandığımdan daha neşeli görünüyordu. Christopher ve onun ağabeyine göre en azından.

Christopher sadece başını salladı ama düşünceli duruyordu. Kaşları çatıktı aynı zamanda.

"Gel Minah, seni evine bırakayım."

"Hiç gerek yok. Ben kendim..."

"Saat geç oldu. Seni nasıl bu saatte tek gönderebilirim?"

Gözüyle masalarını gösterdi imalı imalı. Sanırım kabul etmek zorundaydım.

Christopher eliyle kapıyı gösterdi bana. Ben de ondan biraz izin alıp hemen mutfağa koştum. Önlüğümü indirdim ve patronum ile vedalaştım. Bir yandan paramı banka hesabıma aktarmıştı.

Dışarı çıktığımda Christopher lüks, siyah arabasının önünde bekliyordu. Bana kapıyı açtı ve ben binince kapattı.

Oyuncu.

Arabayı sürmeye başladı.

"Eviniz nerede?"

Ona ev yolunu tarif ederken bir anda alakasız bir şekilde konuştu.

"Orada çalıştığınızı bilmiyordum."

Hakkımda ismim dışında neyi biliyorsun ki?

"Evet. Aslında çalışmıyorum. Sadece bugünlük gittim yardım için."

"Anladım. Bu arada... fark ettim ki birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Annem sizi evine yemek için davet etti ve eğer birbirimiz hakkında bir şey bilmiyor halde gitsek kesinlikle anlayacaktır her şeyin sahte olduğunu."

Başımı salladım ve sessizce onu dinlemeye devam ettim.

"Yani yarın şirketime gelin. Orada her şeyi planlayacağız. Saati size mesaj olarak atarım."

"Tamam."

Yaklaşık bir dakika sessizlikten sonra yine ilk konuşan o oldu.

"Bu arada, ağabeyim ile nereden tanışıyorsunuz?"

Bunu soracağını tahmin etmemiştim. Hazırlıksız yakalandım.

"Tanışmıyoruz." dedim direkt.

"O halde neden tanıştığınızı söyledi ki?"

Derin bir iç çektim.

"Siz gelmeden önce orada oturuyordu ve bir müşterinin bana sarkıntılık etmesine şahit oldu. Gelip yardım etti ve daha sonra da gitti. Tanışmadık yani."

"Pekala. Ancak bundan sonra biri seni rahatsız ederse bana söyle. Rol icabı erkek arkadaşın olarak müdahale edeceğim."

Söylediği şey beni şaşırtmıştı açıkçası. Sadece başımı sallamakla yetindim. Boşversene Minah. Sadece rolüne iyi hazırlanıyor.

Evimin önünde durduk. Yarım ağızla iyi geceler dileyip arabadan indim ve o uzaklaşana kadar bekledim.

Cidden... İnsan bir bekler en azından ben içeri girene kadar. Ne bekliyorsam bu buzdolabından...

Selaaamm
Umarım bölümü beğenmişsinizdir 💗
Oy vermeyi unutmayınn ❣️ sizleri seviyorum!!!

KAVALYEM OLUR MUSUN? | CHRISTOPHER BANGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin