Doktor Park öğrendiklerini Taehyung'a anlatıp anlatmamak konusunda kararsızdı. Dudaklarını ısırdı başını önüne eğdi.
"Sen bir şeyler gizliyorsun, bilirim seni. Dökül." diye emretti karşısındaki buz gibi adam. Soğuk bir nevaleden farksızdı fakat bu yüzü biricik bebeği hariç herkese sunduğu tek sağlam duvarıydı.
"Gizlemek değil, yeni öğrendim ve söylemekte tereddüt ediyorum çünkü senin bilmeni istemediğini söyledi. Saklamam için bana yemin ettirdi." Masum gözlerini karşısında ki adama dikti. Hiç mimik oynamayan yüzüne baktı ardından gözlerini kaçırıp derin bir nefes alıp bahçedeki nilüfer kokusunu soludu. Sadece düşünüyordu, bunun doğuracağı sonuçları düşünüyordu. Danışan - Doktor ilişkerlini etikleri ve her ne halt varsa çoktan siktir etmişti. Tek odağı onlar için iyi bir karar olup olmadığıydı. Söylerse veya söylemezse olacakları tarttı kafasında. Her ikisi de aynı kapıya çıkıyordu.
İkisi de ölecekti ve o pes etmişti. Onları durdurması imkansızdı. Şimdi sadece çoktan çizilmiş kader ağlarının üzerinde adım adım yürümek vardı. En sonunda hasta doktor ilişkisini aştığı artık değer verdiği fakat hiçbir geri dönüt alamadığı iki kişi hayatından bir anda silinip gidecekti.
Bekledi. Biraz daha düşünmek istedi. Belki bir çıkar yol bulurdu.
Ama hayır. Tüm yollar tıkalıydı. Ya da lanet olası beyni çalışmayı bırakmış olmalıydı.
Daha fazla durmadı. Taehyung konuşmayı pek sevmezdi ki sorgulamadan sadece kendisinin anlatmasını bekledi.
"Bir süredir endişeliydim. Jeongguk tuhaf davranıyordu. İntihara hazırlanıyor sanıyordum ancak durum daha farklıydı. Bir süre gözlem yapmaya çalıştım. Ne zaman benden bir şey saklayıp saklamadığını sorsam yalan söylemekten kaçınan bir bebek olduğundan sadece geçiştirdi beni." durdu, buruk bir gülümseme yerleşti dolgun dudaklarına ancak sönmesi çok sürmedi. "İzlemeye devam ettim, Taehyung kalbinin bir kaç defa sıkıştığına şahit oldum fakat benden kaçtı. Sonunda yine yakaladığımda anlattı ki... Demek istediğim... Taehyung anlıyorsun değil mi? Donuk bakma bana ürküyorum." dedi. İçindeki korkular alevlendi. Eğer şimdi söylemezse belki daha beter bir şeyler yaşanırdı bu yüzden en iyi şekilde uğurlamayı seçti.
Bu onlar için en iyi ölümdü.
Taehyung, derin derin yutkundu. Adem elması yerinden oynadı. "Devam et." Kuru ve sert.
"Zaten yıllar yılı olan çaresiz bir kalp hastalığına sahip, hiçbir tedavisi yok. Doğrulamak için çaplı bir araştırma yaptım kısa sürede ve sahiden dediği gibiydi... Ve son olarak... Taehyung lütfen fevri hareket etme. Bu özel bir gün sizin için. Yalvarıyorum onu mutlu et..." cevap gelmedi, onaylar bir mırıltı dahi dökülmedi. Sözlerine devam etmeyi seçti o da. "Bugün sen gittikten sonra intihar edecek, zaten kalbi de çok dayanmaz. Bu güne gelmesi mucize sayılır ancak dediğine göre bugün ikiniz için özel bir gün olduğu için rastegele bir günde ölmektense bugünü tercih edermiş... Ve senin yanındayken tüm ağrıyı sancıyı unuttuğundan bu yüzden fark edemediğini söyledi, kendini suçalamanı istemiyor..." yutkundu.
"Taehyung sizi durduramayacağımın farkındayım. Artık doktorluğumu ve etiği bir kenara bıraktım. Yalnızca ikiniz için en iyi olanı istiyorum. Eğer bir son gelecekse sizin için o zaman en iyisi olsun istiyorum. Demek istediğim Taehyung..."Sözü kesildi. " Anladım." Dedi.
Hayır, anlamamıştı. Fakat daha Doktor ağzını aralamadan ilerlemiş seslenmesini aldırmadan binadan içeri girmişti..
-
Gece çökmüştü, Jeongguk odasında son hazırlığını yapıyordu. Aptalca sırıtarak 'gerçekten iyi öleceğim' diye mırıldandı.