Bölüm 7

348 51 3
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla gözümü araladığımda, yanım yine boştu.

Neden böyle davranıyordu bu kadın? En azından bir geceliğine de olsa benimle uyuyamaz mıydı? Bu kadar güzel hissettirip bir anda kaybolması bencilceydi. Bana ne kadar acı verdiğinin farkında bile değildi.

Sanırım korkusuz kurtarıcım sandığım kadar korkusuz değildi.

Yataktan kalktım ve geceliğimi çıkardım.
Üstüme daha rahat şeyler giydikten sonra odadan çıkacaktım ancak gözüm masada duran kitaba takıldı. Bunu benim koymadığım barizdi. Sahibi evdekilerden biri olmalıydı, büyük ihtimalle de Lisa'nındı.

Muhtemelen ben uyuyakaldığımda o da burada kitap okumuştu. Bu, yanıma uzanmaktan daha çekici bir seçenek olmalıydı onun için.

İç çektim ve kitabı da alıp odadan çıktım.
Merdivenlerden indiğimde salonda kimseyi göremedim, Rose bile yoktu.
Beni evde yalnız bırakıp nereye gitmişlerdi?

Canım sıkıldı. En azından sabah uyandığımda, Lisa'yı görmek beni mutlu ediyordu. Onun neşeli sesiyle bana günaydın demesi bile, ona olan tüm sinirimi alıp götürüyordu. Gözümü ilk açtığımda onu görememek bile yataktan kalkmamı zorlaştırıyordu.

"Erken uyanmışsın, bir anlamı var mı?"

Duyduğum ses olduğum yerde çakılıp kalmama neden oldu, sesi beni hâlâ oldukça fazla rahatsız ediyordu.

Sabah görmek istediğim kişi kesinlikle Dori değildi. Hatta onu hiçbir zaman görmek istemiyordum.

Yanıma yaklaştığını adım seslerinden anlayabiliyordum. Sessizliğine bakılırsa benden bir cevap da bekliyor olmalıydı.
Onu sinirlendirmek istemiyordum, bu yüzden aklıma gelen ilk şeyi aceleyle söyledim.

"Dün erken uyudum Bay Dori, herhangi bir anlamı yok."

Histerik bir şekilde güldü. Alışıldık bir şeydi bu, ancak beni fazlasıyla geriyordu.

Adım seslerini tekrardan duyduğumda bana daha da çok yaklaşacağını anlamıştım.

Sonunda, yanıma vardığında önüme geçti ve konuşmaya başladı.

"Bana sadece Dori de, tamam mı?"

En azından kendisinde ''Baba'' dememi istememişti. Bu oldukça iyiye işaret.

Başımı yukarı kaldırıp ona baktığımda giydiği beyaz gömleğin düğmelerini bağladığını gördüm.

Yoğun sigara ve viski kokusu yüzümü buruşturmama neden olsa da bozuntuya vermedim ve gözlerine bakmaya devam ettim. Bakışları her zamankiyle aynıydı, anlamsız ve fazlasıyla soğuklardı.

Başımı onaylar biçimde salladım ve göz temasını kestim. Onunla yalnız kalmak zaten oldukça berbattı, bunun üstüne bir de göz teması kurmak istemiyordum.

Bir süre anlamsız sessizliği sürdürdü ve beni boydan boya süzdü. Bakışlarında iğrenç bir şeyler vardı, masum değildi.

Sonunda, bu işkenceyi bitirip gözlerime baktı ve konuşmaya başladı.

"Ben yokken annene iyi bak, yalnız kalmamalı."

Böyle söylemese olmuyordu öyle değil mi?

Kaç kişi annesiyle tüm gece dans etmiş ve bir kez olsun öpüşmek için can atmıştı?

Söylediği şeyin ardından göz temasını kesti ve arkasına döndüp yürümeye başladı.

heaven and back [jenlisa]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin