•
"Jennie delirdin mi sen, düşecektin!"
çattığı kaşları ve keskinleşen bakışı beni tedirgin de etse, buna aldırış etmedim ve gülümsedim.
Lisa benden bir tepki bekliyordu ancak beklediği tepki gülmem değildi. Yüzüme yayılan gülümsemeyi fark ettiği anda değişen yüz hatları bunu gösteriyordu.
Önce kaşlarını gevşetti, sonra da benimle beraber gülmeye başladı. Her zamanki gibi, duru ve ateşten.
"Başka bir yere gidelim Lisa."
Sesimi duyar duymaz bacaklarımın arasında duran bedenini tamamen bana yasladı ve aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi.
O dayanılmaz sıcaklık ve dört tarafımı saran vanilya kokusu... Tanrım, eğer bu mesafede durmaya devam ederse çıldıracaktım. Neyse ki parmaklarını bel çukuruma sürdükten hemen sonra dudaklarını araladı.
"Seveceğin güzel bir yer var."
Tanrım, bu bugün duyduğum en iyi şey olabilir.
Gidebileceğimiz ve beraber vakit geçirebileceğimiz bir yer vardı. Baş başa, sadece ikimiz.
"Gerçekten mi?"
Yüksek sesle söylediğim şeyin ardından çocukça bir sevinçle bacaklarımı Lisa'nın beline sardım ve bedenimi kucağına bıraktım.
Bu ani hareketi beklemeyen güzel kadın ufak bir kahkaha atarak belimi sardı ve beni oturduğum yerden ayırdı.
Dengede kalmayı başardığı sırada, ellerini kalçalarımda hissettiğimde neredeyse ölüyordum. Tanrıya şükürler olsun ki, kucağında rahat bir pozisyon almamı sağladıktan hemen sonra ellerini kalçalarımdan çekti ve belime sardı.
Tanrım, bugün benden yanasın. Sana teşekkür borçluyum.
"Gerçekten."
"Güzel, o zaman beni oraya kadar kucağında götürmelisin."
Güldü ve neşeli bir sesle konuşmaya başladı.
"Jennie, buradan kilometrelerce uzak bir yere kucağımda mı gitmek istiyorsun?"
Dudaklarımı çocukça büzdüm.
"Peki, sanırım arabaya kadar götürmene razı olmalıyım."
Gözlerini büzdüğüm dudaklarıma indirdi ve oradan ayırmadan konuştu.
"Küçük Hanım öyle istiyorsa, bu pek de zor sayılmaz."
*
Araba durur durmaz uyandım ve gözlerimi araladım. Hava hala karanlıktı, demek ki yolculuk sandığım kadar uzun sürmemişti.
"Uyandın mı mızmız bebek?"
Sesini duyduğumda gülümsedim ve üstüme örtülmüş deri cekete daha çok sarıldım.
Ne yaptığımı gören kâküllü kadın kalın ve çekici sesini bir kez daha tüm arabanın içine doldurdu.
"Seni tekrardan kucağıma almamı istemiyorsun değil mi Jennie?"
Söylediği şeyle beraber tüm bedenim gülme ihtiyacıyla kaplandı. Gülmemem gerektiğini biliyordum çünkü gülersem beni kucağına almazdı. Bu yüzden alt dudağımı ısırdım ve kollarımı birbirine sardım.
Yüzünde karizmatik bir gülümsemeyle beni izleyen kadın bu sefer derin bir nefes aldı ve kapısını açıp arabadan indi.
Birkaç saniye sonra benim kapım da açıldığında tanıdık kollar bedenimi sıcak koltuktan ayırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heaven and back [jenlisa]
Fanfiction"Yine yalanlar söyleyeceksin ve seni günahkar dudaklarından öpeceğim." [jenlisa]