Bölüm 9

365 45 17
                                    

Chase atlantic - Heaven And Back

Lisa'nın bir eli direksiyonda, diğer eliyse benim elime kenetli halde kucağımdaydı.

Yüzünde huzurlu bir tebessümle beraber gözünü yoldan ayırmamaya çalışarak büyük bir dikkatle arabayı kullanıyor, ara sıra kaçamak bakışlarla yüzüme bakıyordu.

Üstü açık araba, gecenin bütün soğuğunu bize iliklerimize kadar hissettiriyordu. Ancak bizim bunu umursadığımız yoktu. Montlarımızı çıkarmış, kendimizi çoktan rüzgarın kollarına bırakmıştık.

Kenetlenmiş ellerimizi ayırmadan ayağa kalktım ve rüzgarın saçlarımı savurmasına izin verdim. Başım rüzgarla beraber geriye düşüyor ve boynumu açıkta bırakıyordu.

Birbirine sarılmış parmaklarımızı ayırdım ve kollarımı havaya kaldırdım.

Neydi bu, cennet mi?

"Hey, seni bırakırsam düşeceğini biliyorsundur umarım."

Kafamı eğip önce pantolonuma sıkıca sardığı parmaklarına, sonra da yüzüne baktım, bağırarak söylediği şey ikimizide güldürmüştü.

Umursamadım ve başımı yukarı kaldırmaya devam ettim. Sanki bu gece, bütün yıldızlar bizi aydınlatmak için gökyüzünde duruyor gibiydi. En az onun kadar büyüleyici gözüküyorlardı.

Biraz sonra bana kızmayı bıraktı ve arabayı sahile doğru sürmeye başladı.

Kulağımı dolduran müzik, bizim sesimizle de birlikte tüm sahilde yankılanıyordu.

Sonunda Lisa arabayı durdurdu ve beni belimden tutup koltuğa oturttu.

Hemen yanında duran poşetten iki şişe çıkardı ve birini bana uzatarak konuştu.

"Bize."

Açtığı şişeden bir yudum aldığımda yüzüm buruştu. İlk defa içiyordum ve alkole alışkın değildim. Lisa'ya baktığımda ise kendi şişesini kafasına diktiğini gördüm. Şişeden birkaç büyük yudum aldı ve elimi kavradı. Zaman kaybetmeden dudaklarıyla kulağımı okşadığında, vanilyayla karışık alkol kokusu kasığımdakı sızlamayı artırıyordu.

Muhtemelen içtiğim şey her neyse, bunda onun etkisi de büyüktü.

Kulağıma ateş gibi yanan sıcak nefesiyle fısıldadı.

"Uzun bir gece geçirmek ister misin Jennie?"

Gözlerimi yumdum ve dudaklarını yanağıma sürtmesine izin verdim.

"Hmhm."

Dudaklarının yukarı kıvrıldığını hissedebiliyordum. Gülümsüyordu.

Ellerimizi birbirinden ayırdı ve radyodaki şarkının sesini sonuna kadar açtı. Biraz sonra kapısını açtı arabadan inip beni bekledi.

Zaman kaybetmeden arabadan indiğimde yanıma yaklaştı ve elimi tutup koşmaya başladı.

Az da olsa hâlâ sıcak olan kum, denizin ıslaklığıyla beraber çıplak ayaklarımıza değiyor ve ikimizide rahatlatıyordu.

Ay ışığı, tüm parlaklığıyla denizi aydınlatıyor ve bize saatlerce izlenebilecek bir görüntü sunuyordu.

Ara sıra ayaklarımıza kadar gelen deniz suyu içimi ürpertse de bu hissi sevmiştim. Anlaşılan o ki Lisa'da sevmişti. Yüzü bir an olsun asılmamış, gözleri parlaklığını ay'a inat kaybetmemişti.

heaven and back [jenlisa]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin