Bölüm 4

387 54 1
                                    

Lalisa'nın açtığı kapıdan içeri girdiğimde,
gözüme ilk çarpan şey devasa büyüklükteki salondu.

Yerleri tamamen ahşap döşemeyle kaplı odada, kafamı yukarı kaldırdığımda başım döndü. Oldukça yüksek olan bu tavandan sarkan kristal avizeler, salonun görünüşünü tamamlamış, hoş bir görüntü ortaya çıkarmıştı.

Kendi etrafımda dönerek hayranlıkla baktığım odada, gözüm en son Dori'ye çarptı. Ellerini cebine sokmuş bana bakıyordu ve yüzündeki ifade her zamankiyle aynıydı.

Bir anlığına göz göze gelmemizle bakışlarımı hemen onunkilerden kaçırdım ve Lalisa'ya baktım.

Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana bakıyor ve odanın enerjisinin tamamen değiştiriyordu.

Tüm oda onun kokusuyla dolmuş gibiydi.
Sanki devasa büyüklükteki odada sadece o vardı. Kısa sürede gözlerimiz birbirini buldu ve bende ona en büyük gülümsemelerimden biriyle karşılık verdim.

İkimizin de, gözlerimizi birbirinden ayırmaya niyeti yoktu.

Dakikalardır odanın ortasında tek kelime etmeden bakışıyorduk ancak ikimizde halimizden memnun gibiydik.

"Görünüşe göre birbirinize çabuk alıştınız. Bunu görmek güzel."

Başımı, gözlerimi Lalisa'dan ayırmak istemesem de Dori'ye çevirdim.
Yüzünde hâlâ aynı katı ifadeyle ikimize bakıyor ve oldukça ciddi görünüyordu.

İkimizden de hiçbir tepki gelmedi ancak Lalisa'nın yüzü yine asılmıştı.
Onun mutsuz görünmesi tüm moralimi bozuyordu.
Keşke hep gülse ve asla somurtmasa.

"Lisa, Jennie'ye odasını göstermeye ne dersin tatlım?"

Duyduğu şeyle, salonun kenarındaki merdivene doğru yürümeye başlayan Lalisa'nın ardından bende yürümeye başladım.

Aslında "Lisa" daha hoş gelmişti kulağıma.
Dori'den duymak kesinlikle hoş değildi ancak Lalisa'nın arkasından, odaya doğru ilerlerken kendi kendime birkaç kez tekrar etmiştim adını.

Lisa kesinlikle daha hoştu.

Siyah kapılı bir odaya vardığımızda bu kapının, diğer odalardakilerden farklı renkte olduğunu gördüm.

Beyaz kapılar içinde, tek siyah kapı kendisini fazla belli ediyordu ancak bu bir sorun değildi.

Lisa kapıyı aralayıp içeri girmemi beklediğinde fazla vakit kaybetmeden odaya girdim.

Odaya girer girmez merakla etrafa göz gezdirdim. Dikkatimi ilk çeken, bu odanın, evin diğer odalarının nostaljik yapsına göre daha lüks görünmesiydi.

Pencerenin hemen önünde duran çift kişilik yatak da dahil, odanın geneli siyah eşyalarla donatılmıştı. Yatak dışında odada yine çift kişilik bir koltuk ve hemen önünde, üzeri eşyalarla dolu bir masa vardı.

Üstündekileri görmek için masaya yaklaştığımda, odanın tüm karanlık büyüsünü bozan beyaz bir plak çalar tam da önümde duruyordu.
Hemen yanında ise, gün boyu dinleyebileceğim onlarca şarkının plakları duruyordu.

Bu odayı gerçekten sevmiştim. Hayatım boyunca sahip olduğum ilk odanın, bu derece güzel olabileceği aklımın ucundan geçmezdi.

Başımı Lisa'nın olduğu tarafa çevirdiğimde, gülümseyerek bana baktığını gördüm. Gözlerimiz buluştuğunda gülümsemesi genişledi ve güzel sesiyle odayı doldurdu.

heaven and back [jenlisa]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin