Hepinize iyi okumalar diliyorum!
Arkamdaki bedene daha da sürtünerek bedeni hareket ettiriyordum. O da memnun olmuş gibi gülerek kalın dudaklarını kulağımın arkasına bastırıyordu. Elleri belimden aşağı doğru kayarak bacak aramda durdu. Ellerini hareket ettireceği sırada yüzüne gelen yumruk ile bedeni sarmalamayı bıraktı.
Hızla arkama dönerek kimin yaptığına bakmak için döndüğüm de Namjoon hyung'un adamın üzerine oturmuş yüzüne sayısız yumruklar geçirdiğini görünce tiz bir çığlık atarak Namjoon hyung'u durdurmak için gideceğim sırada Namjoon hyung bağırmıştı,
"Jin, Jungkook'u al ve araba binin! Geleceğim."
Jin hyung kolumdan tutarak barın çıkışına doğru bedenimi çekiştirmeye başladı. Dışarıya çıktığımızda yüzüme vuran temiz hava ile derin bir nefes aldım. Jin hyung kolumu bırakmadan beni arka koltuğa bindirerek kendisi de öne geçmişti.
Aradan yaklaşık 10 dakika sonra Namjoon hyung da arabaya bindi. Torpidodan aldığı sigara paketinin içinden bir dal alarak dudaklarının arasına yerleştirdi. Daha sonra da arabayı çalıştırarak dikkatini yola verdi. kollarımı birbirine dolayarak göğsümde birleştirdim. Dudaklarımı da aşağı doğru büzerek,
"Neden böyle yaptın hyung? Benim de eğlenmeye hakkım var!"
Namjoon hyung ağzındaki sigarayı camdan atarak dikiz aynasında gözlerime baktı,
"Ne eğlenmesi adam resmen seni taciz ediyordu. Ne eğlencesinden bahsediyorsun, Jungkook!"
Gözlerim dolarak başımı önüme eğdim, "Ben de hayatım boyunca yalnız kalamam" dedim.
Buna cevabı olmamıştı. Sessizce arabayı sürmeye devam etmişti. Yol boyunca ya diğer yolculara küfür etmişti ya da Jin hyung'un ortamı yumuşatmak için söylediği soğuk espirilerine maruz kalmıştı. Ben ise arka koltukta kulaklığımda çalan şarkı ile sessizce diğer arabaları seyrediyordum.
Yarım saat sonra evimin önüne gelmiştik. Arabadan ineceğim sırada başım aniden dönmeye başlamıştı. Tekrar kalktığım yere düştüğümde Jin hyung ve Namjoon hyung yanıma geldiler. Apartmana girdikten sonra merdivenlerden oturduğum kata çıktığımızda iki kolumun altına giren Jin hyung'u ve Namjoon hyung'u geriye doğru ittim. Kollarımı geriye doğru savurarak,
"Bırakın ben kendim yürüyeceğim."
Bir adım attım Jin hyung arkamdan delicesine kahkahalar atmaya devam ediyorken ikinci adım için ayağımı havaya kaldırdım. Aniden dönen başım ile dengemi kaybedip yerle bir olmuştum.
Namjoon hyung hemen yanıma gelerek kollarımdan tuttu. Ellerim ile ellerine hafifçe vurarak,
"Sen ne biçim hyungsun?! Utanmıyor musun arkadaşını yerle bir etmeye! Hyung değil misiniz hepiniz aynısınız hepiniz!!"
Zar zor ayağa kalkarak kapımın önünde durdum. Gözlerimden sular akmaya başlayınca montumun cebinden anahtarlarımı aramaya başladım. Bulamayınca ayağımı sertçe yere vurarak saçlarımı dağıttım. Göz yaşlarım yanağımdan akmaya devam ederken bağırdım.
"Anahtar değil misiniz hepiniz kayboluyorsunuz hepiniz!!"
Namjoon hyung yanıma gelerek elindeki anahtar ile evimin kapısını açarak geçmem için yol verdi. Yumruk yaptığım elim ile yüzüne sert bir yumruk attıktan sonra,
"Şimdi de hırsızlık mı yapıyorsun hyung bozuntusu?!"
Namjoon elini yüzüne koyarak sinirli bakışları ile gözlerimin içine bakmaya başladı.
"Bana bak çocuk sarhoş falan dinlemem seni burada döverim!"
Ağlamam şiddetlenirken, "Ne yani şimdi de beni öldürme planları mı kuruyorsunuz?! Tanrım ne günlere kaldık!!" diyerek elinden sertçe anahtarımı alarak evime girdim.
Kapıyı sertçe hâlâ kenarda kahkahalar atan Jin hyung ve beni şuracıkta öldürecek gibi bakan Namjoon hyung'un yüzlerine kapattım. Montumu hızla üzerimden çıkartarak anahtar ile yere fırlattım.
"Keşke kocaman bir kaplanım olsa da seni yese hyung bozuntusu!"
Göz yaşlarım hızlanırken odama girdim. Bulanık görüş alanım ile kendimi yatağın üzerine attım. Hissettiğim sıcaklık ve yumuşak tüyler ile iki yana döndüm.
"Benim yatağım bu kadar yumuşak mıydı?" diye kendi kendime konuştum.
Zıplamak için ayağa kalkacağım sırada altımda duyduğum hırıltılı kükreme ile olduğum yerde kaldım. Ellerim ile gözlerimi silerek üzerinde oturduğum şeye baktım.
"Oha kaplan!"
Ağzının içindeki sivri dişlerini göstererek keskin yeşil gözleri ile bana bakan kaplana şaşkınca bakıyordum. Gerçekten de kocamandı. Boyu yatağımdan bile büyüktü patileri yataktan sarkıyordu. Kürkünün rengi capcanlıydı. Gözleri çok parlak ve keskindi. Dikkatimi yumuşak kulakları çekti. Yüzümde kocaman gülümseme oluşunca hemen kulaklarına uzandım.
"Ayyy bunlar çok yumuşak!"
Ellerim ile yumuşak kulaklarını okşamaya başlayınca ağzından derin bir hırıltılı çıktı. Hoşuna gittiğini zannederken daha da okşamaya başladım. Bu sefer de olduğundan daha yüksek bir hırıltı çıktı ağzından. Yüzündeki gülümseme silinmeden daha da hızlı okşarken kulaklarımı sağır edecek şekilde hırlayarak üzerimdeki bordo renk gömleğimin yakasına dişlerini geçirerek üzerindeki bedenemi yatağın diğer tarafına fırlattı.
Ağzımdan acı dolu bir inleme çıkarak karşımda bir an da insana dönüşen kaplana baktım.
"Ananı sikeyim!"
Saçları siyah ve dalgalıydı. Gözleri yemyeşildi ve dudakları aman tanrım dudakları çok güzel bir kırmızı renge sahipti. Bakışlarımı vücudunda gezdirdiğim de vücudunun çok yapılı olduğunu gördüm. Ve dikkatimi çeken ilk şey de şu an karşımda çıplak oluşuydu. Gözlerim alt taraflarına kayınca gördüğüm görüntü ile beynim sarsılmıştı.
"Ananı sikeyim!" Diye tekrar konuştuğumda gözlerim karanlığa hapsolmuştu...
•
•
•
•
•
Taehyung kulaklarından etkileniyor ;))
Umarım bölüm hoşunuza gider.
Vote atmayı unutmayın!Düzenlemeden yayınladım yazım yanlışı varsa affola^^
Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle🙋🏻♀️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Like a Tiger || TaeKook
FanfictionJungkook pastacıydı. Bir gece arkadaşları ile bara gittikten sonra evine geldiğinde yatağının üzerinde bir kaplan görür. |SemeTae |UkeKook •ChanBaek •NamJin 19/05/2023 (Bölümler max 1000 kelime)