Selam-ü hello ey cemaat!
Gözlerime sivri bir kılıç gibi saplanan güneş ışınlarına lanet ederek gözlerimi araladım. Başıma giren keskin acı ile gözlerimi tekrar kapatarak derince inledim. Ah gerçekten de başım çok ağrıyordu. Hayatım da hiç bu kadar içtiğimi hatırlamıyordum.
Yattığım yerden doğruldum ve yumruk yaptığım ellerim ile sızlayan gözlerimi ovaladım. Yataktan kalkmak için bacaklarımı aşağı sarktığımda ayaklarıma tüylü bir şey değmişti. Bacaklarımı hemen yukarıya, kendime doğru çektiğim ve ellerimi hızla gözlerimden çekerek yer de yatan şeye baktım. Tanrım! bu bir kaplan!
Ağzımdan kaçan tiz bir çığlık ile yer de baygın gibi yatan kaplan ilk önce gözlerini açmıştı. Daha sonra kafasının üzerinde tüy yumağı gibi duran kulaklarını oynattı. Ön patilerini yüzüne sürerek kuyruğunu arka bacaklarının arasına aldı. Gözleri beni bulduğun da tekrar çığlık atarak yatakta geri geri gitmeye başladım.
Ben ne kadar geri gitsem de o benim üstüme doğru geliyordu. Yataktan takla atarak düştükten sonra hızla kapıya doğru koştum. Kapının kolunu hızla aşağı doğru indirerek odadan çıkmayı başarmıştım. Elim ayağıma dolanmıştı. Dışarı mı çıksam yoksa direkt salona doğru mu koşsam diye düşünürken ensem de hissettiğim sıcak nefesler ile olduğum yerde kaldım. Alnımdan terler üzerimdeki bordo gömleğe damlıyordu. Ve o an içimden artık sonumun geldiğini anladım. Bacaklarım rüzgarda ki bir yaprak gibi titremeye başlamıştı. Kafamı omuzumun üzerinden çevireceğim sırada ensem de hissettiğim keskin acı ile bacaklarım mümkünmüş gibi daha da titrerken kendimi yerde bulmuştum.
Yarı kapalı gözlerim ile gördüğüm kadarıyla sivri dişleri ile beni ısıran kaplan şu an da çıplak bir insana dönüşmüştü. Vücudum tepki vermeyecek kadar uyuşmuştu. Ağzımı açacağım sırada tekrar kapandı.
Çıplak adam yere çökerek beni kollarının arasına alarak yatak odama girdi. Bedenimi nazikçe yatağa yatırdıktan sonra dudaklarında serseri bir gülümseme yerleşti.
"Merak etme ölmeyeceksin. Sadece biraz uyuyacaksın ve uyandıktan sonra her şeyi anlatacağım."
Ve gözlerim tekrardan karanlığa teslim olmuştu...
Taehyung çocuğun gözlerini kapattığını gördükten sonra hafifçe kıkırdayarak, parmak uçları ile burnunun ucunu kaşıdı. Bakışlarını odadaki eşyaların üzerinde gezdirdi. Jungkook'un odasında genellikle gri ve beyaz renkleri hakimdi. Taekook'un sarı gözleri pencerenin önüne sıra sıra dizilmiş renkli saksılara takıldı. Daha adını öğrenmediği çocuğun çiçekleri çok seviyor olduğunu anladı. Bakışları kitaplıkta gezdikten sonra yatağın yanındaki komidinin üzerindeki resime takıldı. Jungkook ortada elindeki doğum günü pastası ve özenle taranmış saçlarının üzerinde de mavi doğum günü şapkası vardı. Jin ve Namjoon da Jungkook'un iki yanında gülümseyerek poz vermişlerdi.
Taehyung hafifçe kıkırdayarak tekrar önünde döndü. Hâlâ çıplak olduğunu hatırlayarak yataktan kalktı.Jungkook'un kıyafet dolabının önünde durarak kendisine kıyafetler seçmeye başladı. Ama ne yazık ki kendisine göre kıyafetler bulamamıştı. Jungkook feminen bir tarza sahipti. Taehyung sonunda kendisine göre düz beyaz kısa kollu bir tişört ve gri bir eşofman altı aldı. Daha sonra dolabın altındaki çekmecelerden boxer bulma umuduyla açtı. Bu çekmece de renkli çoraplar vardı. Onun altındaki çekmece de Taehyung açılmamış bir paket boxer bularak aldı. Dolabı tekrar kapattıktan sonra kıyafetlerimi giyinmeden önce gözlerini yatağın üzerinde uyuyan bedene çevirdi. İçinden zaten gördü göreceği kadar diyerek paketli boxerı açarak bacaklarından geçirdi. Daha sonra da gri pijamayı da bacaklarından geçirdim. Pijamanın boyu kısa olmuştu. Taehyung bunu dert etmeyerek, beyaz kısa kollu tişörtü de çıplak vücuduna geçirerek dağılan saçlarını elleri ile düzeltti. Guruldayan midesi ile Jungkook'u ardında bırakarak mutfağı aramaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Like a Tiger || TaeKook
Hayran KurguJungkook pastacıydı. Bir gece arkadaşları ile bara gittikten sonra evine geldiğinde yatağının üzerinde bir kaplan görür. |SemeTae |UkeKook •ChanBaek •NamJin 19/05/2023 (Bölümler max 1000 kelime)