Babam Türkiye sınırları içerisindeyken bir profesördü. 26 yaşında profesör olmuş bir dahi, öğretim hayatını en iyi okullar ile sürdürmüş ultra zeki gelecek vadeden büyük doktor. Babam ile en çok anıya sahip olan çocuğu bendim, ne İlker'in ne ikizi İpek'in onun ile çok anısı yoktu olanları ise zaten hatırlamıyorlardı. Annemden olmasa zaten şu zamana kadar var diyebilecek bir babam yoktu. Annem sürekli babam ile iletişim kurmaya çalışmıştı, ama nafileydi. Babama o aramadan ulaşmak imkansızdı, zaten bu yüzdende babamı hiç sevmiyordum. Evet babamdı, onunla iyi kötü birkaç hatıram vardı ama annemi cidden hiç mi sevmemişti.
Ben 7 yaşındayken evi terk etmişti babam ve yaklaşık 14 yıldır hiç yoktu. Zaten geldiği yoktu ama sadece evlilik yıldönümlerinde birde benim doğum günümde annemi arar 2 dakika 45 saniye hatırını sorar kapatırdı konuyu. Nereye kayboldu diye sorarsanız o büyük Dünya Sağlık Kuruluşu'ndan kabul almıştı ve araştırmalarına orada devam etme ani kararını alıp ortadan kaybolmuştu. Bu sene evlilik yıldönümünde zaten aradı ama doğum günüme hala 4 ay vardı. Zombi haberlerinden haberi illaki vardır ama bizi bu denli yıkacağından haberi yoktur. Hoş olsa bile gelir miydi, sorar mıydı acaba diye merak etmek içimi çok yıksa da, bunların hiçbirine cevabım yoktu.
Aslı'ların evine geldiğimizden beri geçen 7. Saat artık hava hafiften kararmaya başladı. Apartmandaki tüm binalar yapı olarak birbirinin aynısıdır. Sadece iç yapıda değişiklikler görülür, boyası ve mobilyaları gibi. Ben geldikten sonraki o kısa konuşmanın ardından sonra yaklaşık 2 saat herkes salonun bir köşesine sinmişti kimse konuşmuyordu, öyle ki odada 5 kişinin nefes alma sesi dışında hiç ses yoktu. İlk hareketlenen ben olmuştum, önce bilgisayarımı ve telefonumu şarja takmış sonra ise artık gelmeyecek olan o haberin amansız beklemesini durdurmak ister gibi bir konuşma yapmak istiyordum. Boğazımı temizledim;
"Öncelikle tekrardan burada kalmamıza izin verdiğiniz için başta Tuğçe teyze olmak üzere hepinize teşekkür ederim, ama kalacak bir yerimiz olsa da bilmenizi isterim ki yiyecek ve içecek sorunu çekeceğiz. Daha dün çıktığını öğrendiğimiz salgın saat 11 sularında 4. Katta kalan bizim evimize kadar çıktı, yani buraya çıkmasına çok kalmadı. Su depo etmemiz lazım, yiyecek sıkıntımızda olacak. Beyin fırtınası yapmaya ne dersiniz?" bu uzun konuşmamın ardından geriye kalan dört kişi sadece kafalarını sallamıştı, hadi ama şu an oturup dert yanmakla hiçbir şey çözülmeyecekti. Doğruyu söylemek gerekişe bu altıncı katta kalan ailenin hala şu zombilerin neye benzediklerini bilmemelerini anlıyordum, ama anlattıklarım onlara şaka gibi falan mı geliyordu?
"Haklısın kızım ama şu an beklemek dışında ne yapabiliriz ki?" Tuğçe teyze demişti bunu.
"Neyi bekleyeceğiz ki anne, anlattıklarını dinlemedin mi? Biz şu an yine de bir binanın içindeyiz, sence dışarıda olan babamın kurtulma ihtimali var mı ki, bunu hiç düşündün mü?" bizim sümsük Murat'ın bu kadar fevri bir çocuk olması beni şaşırtıyordu, keza tanıdığım Murat annesine sesini yükseltebilecek bir çocuk değildi.
"Arayacak, biliyorum Kenan arayacağını söyledi, ne olursa olsun arayacak." Aslında şu an Tuğçe teyze ve ailesini anladığımı söylemeyi o kadar çok isterdim ki, arayacağına inanabileceğim bir babamın olması mesela. Bunu beklemek bile nasıl hissettirirdi acaba. Benim babam yaşıyor mudur ki? Artık şu an hangi ülkedeyse o ülkenin durumu nedir acaba? Belki güvendedir, ya da annem gibi oda dönüşmüştür. Emin değilim...
"İdil'in dediği gibi yiyecek sıkıntısı çekeceğiz, su hazır varken evdeki tüm boş şişeleri doldurmamız gerek. Şu an yiyecek sıkıntısı için ne yapabileceğimizi bilmiyorum. En iyisi sabahı bekleyelim ve sabah olduğunda binada keşif yapalım diye düşünüyorum." genelde üniversite sınavından yüksek puan alanlar bana göre sadece çalışkan kategorisine girerdi. Bence gerçek zekiler oturup kısıtlı konular için bir sene boyunca beyin patlatmaktansa o süreyi daha yararlı şeyler için ayırabilirdi. Ama Murat öyle değildi, derece öğrencisiydi belki ama ultra çalışkan Murat'ın idolü zaten babamdı, yani çalışkan olduğu kadar zekiydi de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN ÖLDÜM!
FantasyVirgüller ve soru işaretlerinden oluşan bu dünyada onlar için bir nokta yoktu. Ölüm son noktaydı belki ama ölümün bile nokta olmadığı bir sabaha uyanmışlardı bu sefer, İdil ve ailesi... Cehennem bir apartmanda başlayan bazı virgüller, bazı soru işar...