Bölüm İdil'den başlayacak
Gözlerimi açtığımda alnımı nemli bir bez ile silen Tuğçe teyzeyi gördüm. Ben gözümü açtığım gibi o gülümseyerek evdekilere benim uyandığımı bağırmaya başladı.
"İdil uyandı, İdil uyandı." Gözlerimi devirdim hemen, başım döndükten sonra bayıldığımı biliyordum, hatta belli ki düşerken kafamı çarpmışım o yüzden başımda çatlıyordu. Peki ya şimdi mi ne oluyordu, Tuğçe teyze başımda ciyaklayarak evdekileri buraya çağırıyordu.
Odaya önce Murat ve Tan girdi, Tan büyük ihtimalle o olaydan sonra bu evde olmanın daha doğru olduğunu düşünmüştü. Sonra benim şapşal kardeşim ve Aslı girdi. Murat ve İlker ayakta duruyorlardı, Aslı ve İlker'in şapşal olma sebebi ise hemen yatakta yanıma oturup bana duygu sömürüsü yapmalarıydı. Başım o kadar ağrıyordu ki.
Tuğçe teyze doğrulmama yardım ettikten sonra doktorumuz Murat sonunda konuştu:
"İdil durumun nasıl daha iyi hissediyor musun? Kafanı çok sert yere çarpmıştın, kanaman bile olmuştu ama kontrol ettim bir çatlak olduğunu düşünmüyorum."
"Murat çatlağı bilmem ama başım o kadar ağrıyor ki şu an anlatamam." Murat gülümseyip;
"O normal zaten, sen bir şeyler ye sana iyi bir ağrı kesici veririm sonra rahat bir uyku çekersin."
"He o mesele, ben biraz daha uyusam olur mu acayip uykum geliyor hem bence baş ağrım uyuyunca geçer." Ben bunu söyledikten sonra Tan bile onaylamadı, özellikle Tuğçe teyze sanki bu anı bekliyormuş gibi kızmaya ve benim yemek yemem gerektiğini bastıra bastıra söylemeye başladı. En son Murat daha bilimsel bir açıklama getirdi.
"İdil mide ve beyin bağlantılıdır, başının dönmesi evet yaşadıkların ve yorgunluğunda etkiledi ama yemek yemiş olsaydın daha iyi durumda olabilirdin ve kaldı ki hala yemek yemezsen uyumakta zorluk çekeceksin." Sonunda bende pes edip yemek yemeye karar verdim.
Aslı tek başına hazırlamasına rağmen oldukça güzel yemekler hazırlamıştı, ancak mutfakta ki masaları hepimiz sığamadığımızdan salona yer sofrası kurma kararına vardık. Tuğçe teyze benim için oturacağım yere kırlent koyup, sırtımı yaslamam içinde yastık koymuştu. İlker küçük çocuk gibi yanıma kurulmuştu, Aslı'da onu takip etmişti zaten. Diğer yanımda ise Tan oturuyordu.
Yemeğe artık başladığımızda, ilk başta kendimi çiğnemeye bile zorlarken daha sonrasında yerken o kadar zorlanmadığımı fark ettim.
"Abla sen uyuyorken birkaç habere rastladım." İlker sosyal medyayı kullanmak konusunda Aslı'dan bile daha iyiydi, ben zaten vasattım. Bilgisayarlar dışında anladığım pek bir şey olduğu söylenemezdi.
"Neymiş onlar?" başım hala ağrıyordu ama yemek yerken biraz daha hafiflediğini hissettim.
"Şu an Türkiye'nin her yerinde değil İstanbul ve çevresinde bu zombi salgını var, zaten ilk İstanbul'a havalimanından bulaşmış. Birde haberler Avustralya, Amerika ve Türkiye'yi kapsıyordu." Amerika dediği gibi içimde bir şey koptuğunu hissettim. Babam Amerika'da yaşıyordu.
"Ya Avustralya'da başladı oradan Amerika ve Türkiye'ye seyahat yoluyla bulaştı ya da aynı şekil Amerika." Murat haklıydı, sonra İlker kafasını olumsuz bir şekilde salladı.
"Aslında havalimanı videoları sadece buradan ve Avustralya'dan vardı. Amerika'dan sadece sokaklardan falan atılmıştı videolar." O zaman Amerika'da başladığına herkes hemfikir olmuştu, buda Amerika'yı şu an her yerden tehlikeli yapardı.
Babamı düşüneceğim sırada Tuğçe teyzenin telefonu çalmaya başlamıştı. Tuğçe teyze öyle heyecanla telefonu cebinden çıkardı ki, hala kocasının yaşadığını umuyordu. Sonra aynı heyecanla telefonu açtığında herkesin tüm odağı bu sefer Tuğçe teyze oldu, tabii Tan dışında sofraya oturduğumuzdan beri sadece yemek yemişti. Onun yeme alışkanlığına dünden beri alıştığım için sorgulamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN ÖLDÜM!
FantasyVirgüller ve soru işaretlerinden oluşan bu dünyada onlar için bir nokta yoktu. Ölüm son noktaydı belki ama ölümün bile nokta olmadığı bir sabaha uyanmışlardı bu sefer, İdil ve ailesi... Cehennem bir apartmanda başlayan bazı virgüller, bazı soru işar...