Bugünü dünden farklı kılan neydi? Ben değişmemiştim, erkek kardeşimde hala aynı duruyordu, evimiz artık farklıydı ama en azından hala güvenli kafamızı sokacağımız bir çatının içerisindeydik, peki ya ailemin geri kalanı? Onlar ne alemdeydi, şu an yüzüne baktığım kadın annem değildi ve de onun kızı benim küçük kız kardeşim değildi. Delirmemek için belki de son aklımın kırıntılarını kullanıyordum ama benimde düşmemem gerekiyordu, sevgili erkek kardeşimi bu acımasız ve tehlikeli dünyada tek başına bırakmak belki de benim bu hayatta isteyeceğim en son şey olurdu.
-----------------------------------------------------------------
"(ıslık sesi) İstanbul da sabah oldu uyanın çabuk uykucular. Yine her şeyi bu yaşlı kadına yaptırdınız ya pes yani -kapıya vurma sesi- hadi kime diyorum kızlar, oğlum kalkın." Ah cidden bu kadın, sömestr bitse de gitsem şu tımarhaneden. Zaten bir tek şu zamanlarda yaşlı olduğunu kabul ediyorsun. Yavaş yavaş doğruldum yataktan. Kız kardeşim ile aynı odada kalıyoruz tabii bir tek yılın bu zamanları ve yaz tatillerinde. Genelde üniversite için başka bir şehirdeyim.
"Günaydınn" diye söyleyen narsist kardeşimin yüzündeki o hain sırıtışı ilkin anlayamadım, ah şu uyku sersemliği.
"İpek hayırrr, yav kaçmaa!!" hain sırıtışın ardından banyoya koşmuştu. Hain işte ne beklenir ki. Aile evinden kesinlikle sıkıldım artık, bu lafı edeceğimi hiç düşünmezdim ama, canım üniversitem seni çok özledim, evimi ve pekte sevmediğim ev arkadaşlarımı bile.
"Anneee!"
"Ne bağırıyon kız?" diyen annem hemen ardından sağ elinin baş parmağıyla üst damağını kaldırmıştı. Haklı kadın birden mutfağı basmıştım. Sabahın köründe zorla uyandırılan her sinirli insan evladı gibi -Memati-kesilme huyum var ne yapayım anneciğim.
"İstanbul'dan nefret ediyorum!" "Biliyorum meleğim" ağzıma peynir parçası atmıştı o sıra devam ettim, geçer mi sinirim tabii. "Şwwu yewwozdan da nefwet ediwowum *ağzım doluyken zor konuşurum*!!" annem ekmeğide ağzıma sıkıştırırken, "Eminin duygularınız karşılıklıdır -kıkırdama-eeee?" gözlerimi devirip alt dudağımı uzatarak "Gideceğim ben sıkıldım buradan." Dedim annem bu sefer hepten kahkaha atıp: "Bilmez miyim hahhaha.." demişti. O ara banyonun kapısı açıldığını duyduğum gibi mutfaktan çıktım. "Sonun—LANN! Benim sıram şişşşt!!" erkek kardeşimin sesi yükseldi.." Tıkınacağına yerini kollasaydın.." bu aile cidden delirtecek beni bugün cidden ne iğrenç bir gün.
Sabah sabah ufak gerginliklerin ardından kahvaltımızı bir güzel etmiştik kendime gelmiştim cidden. Annem her zaman ki gibi mutfak bulaşıklarını bize bırakıp alt kattaki *çok sevdiği eltisini görmeye inmiş, bende kız kardeşimle işleri halletmeye çalışıyordum. Ben tabakların kirlerini alıyordum, oda makinaya yerleştiriyordu.
Saat 11 sularında iken bugünü asıl garip yapan olaylar olmaya başlamıştı. Oturma odasında ki erkek kardeşimden ilk başta küfür sesleri geldi, doğal olarak yükseldim. Ağzını her eline koz geçtiğinde bozması saçmalıktan ibaretti, belki evimizde duymaması gereken küçük bir çocuk yoktu ama bu onun böyle pis kelimeleri edebileceği anlamına gelmiyordu.
"Ne oldu yine ne sorunun var?" diye sordum, İlker fevri bir çocuktu, gerçi bizim ailede İpek'imiz dışında kim fevri değildi ki?
"Dün akşamdan beri elektrik yok farkında değil misiniz?" İlker sesini yükseltmişti.
"Eee, ne olmuş yani ilk defa elektrikler kesilmiyor ya." Bunu dediğimde ters bir bakış atıp:
"Sen ne anlarsın ki 21 yaşındasın hala yalnızsın ve bunun pek değişeceğini sanmıyorum." Sinirlenince saygısızlaşmasından hiçbir şey kaybetmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN ÖLDÜM!
FantasiVirgüller ve soru işaretlerinden oluşan bu dünyada onlar için bir nokta yoktu. Ölüm son noktaydı belki ama ölümün bile nokta olmadığı bir sabaha uyanmışlardı bu sefer, İdil ve ailesi... Cehennem bir apartmanda başlayan bazı virgüller, bazı soru işar...