Chapter 9(KIRMIZI GÜL)

6 0 0
                                    

Bir balıkçı teknesi ve deniz gibidir bazen hayat. Balıkçı teknesi hayatımız boyunca içinde bulunduğumuz rekabeti temsil ederken deniz ise hayat mücadelemizi temsil eder. Denizin yüzeyinde sayısız tekne bulunur, gün doğumunu tamamladığında. Her teknede bir iki balıkçı vardır bazen tek balıkçı ve çaylak bir çırağı. Bu balıkçılar balıkların kol gezdiği suyun bir bölümünde balık tutarlar. Bazıları akşam eve götüreceği bir tabak yemek için bazıları parası için yapar bunu.

Balıklar için ise durum daha farklıdır. Ne günün bitimi ne de günün doğumu onlar için bir anlam ifade etmez, tehlike hep tehlikedir. Daha büyük bir balık ya da etraflarını saran örümcek ağlarını andıran balıkçı ağları hep aynı kapıya çıkartır yolu. Ölüme...

Şu an kendimi ne bir balıkçı ne de suyun içinde kaybolmuş bir balık gibi hissediyorum. Bu yolculuğa beraber çıktığım yoldaşlarımdan her biri kendini balık ya da balıkçı olarak hissedebilir belki de bugün ama nedense ben aynı şeyi hissedemiyordum.

Sitenin içi tam bir oyun evreni gibiydi, her yeri yaratık her yeri tehlike. Arabadan çıktığımız an ölüp başa dönüp bu seviyeyi geçmek için yeniden deneyeceğimiz. Belki de dönemeyeceğimiz. Ne bu site zor bir seviyeydi, ne de biz öldüğünde yeniden canlanacak olan karakterlerdik.

"Ne düşünüyorsun canım?" diye bir soru yöneltmişti Esra, hala kocası Orhan'ın koluna tampon yapıyordu.

"Bir şey düşünmüyorum." diyerek gülümsedim dikiz aynasından hallerine bakıp. Orhan'ın sağ kolu dirseğin iki parmak altından kesilmişti. Sol eli ile Esra'nın elinden bez parçasını alıp koluna kendisi baskı yapmaya başladı. Esra'nın havada kalan elini ise kafasını eğerek bir iki öpücük kondurmuştu. Bu hallerine iç çekmekle yetindim. Esra kızarmış bir şekilde elini çekip elini tekrardan Orhan'ın kolunun üstüne koydu.

"Ay Orhan, şey sen dalmış gibiydin o yüzden ben şey ettim." kıkırdamakla yetindim.

Orhan ile Esra hala aralarında Orhan'ın koluna baskı yapmak için ufak, tatlı tartışmalarını sürdürürken sitenin çıkışına varmıştık. Sitenin dış kapısı açık olduğundan zorlanmadan sitenin dışına çıktık.

"Tan anayola çıkmadan önceki sokağın bitiminde benzinlik var, İlker ve sen oraya gidip bir kaç kova benzin alın, biz ise sokakta bekleyelim anayol sokaktan daha dolu gözüküyordu mobese kayıtlarında."

"Kızım tekrar kontrol mu etsen durumu."

"Yok Esra teyzeciğim, olayı çok kavrayamasamda bu şeyler belli ki irade gibi şeylere sahip değiller. Bizim araba sesimiz ile zaten doluşurlar üstümüze, Murat ile bende ineceğiz onlarla biz yaratıkları tutarken onlar hızlıca ilerler diye düşünüyorum. Her ihtimale karşın hazırlıklı gidecekler zaten."

Esra teyze haklı bir şekilde çok endişeleniyordu, dört duvar arasındaki binadan kurtulmuştuk ancak hala rahatlama duygusunu tadamamıştık. Belki de hiç tadamayacaktık.

"Haklısın kızım."

Sokak çok sessizdi, geçtiğimiz yollarda tek tük birkaç tane yaratık görmüştüm zaten ancak durduğumuz sokakta hiçbir yaratık yoktu. Yanılmamıştım.

"Arabalardan sadece saydığım isimler insin, Aslı sende in. Her ihtimale karşı sürücü koltuklarımız boş kalmasın. Tan'ın aracına geç." Herkes onayladıktan sonra İlker, Tan, Murat ve ben dışarıdaydık.

Murat ondan istediğim şekilde Orhan'ın koluna hızlıca elinde bulunan kısıtlı malzeme ile baştan savma bir sargı yaptı. Kanaması durmuştu ancak ateşi vardı hafiften.

"Şu anlık çok ciddi değil durumu ama kötüleşme ihtimali çok yüksek, Tan'lar benzinlikte bulabildikleri ilaç olursa alsınlar olmadı bir eczaneye uğrarız."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BEN ÖLDÜM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin