Plan şöyleydi, ben kapıyı açacaktım ve hemen uçta bekleyen Tan kapıya yönelen zombilerle ilgilenecekti, sonra hızlıca zombilerin içine dalacaktık. Katta 5 zombi vardı, delikten izleyebildiğim kadarı ile birçoğu yukarı zaten çıkmıştı. İlk hedefimiz kattakiler olacaktı, sonra kata yakın olanları halledecektik. Sonrası ise Murat ve İlker'in karşına çıkabilecek olanlardı.
Uygulama ise, ben kapıyı açtım ama:
"Kapat kapat İdil kapat!" kısaca şöyle açıklayayım Tan bıçağın ucunda zombinin gözü ve bıçağı tutan zombi iel içeride, kapıyı aniden kapatan ben sayesinde ise içeride bir zombinin olduğunu tahmin ettiğim bir kol ve bir bacak. Tan hızlıca içeri giren zombiyi öldürmeyi başardı.
"Hayır anlamıyorum, kaç defa üzerinden geçtik alt tarafı zombiyi öldürmen gerekiyordu onu eve alman değil!" Zombinin olmayan gözünden sapladığı bıçağı çıkarırken cevap vermişti bu sefer Tan.
"Konuşurken kolay ama kapıyı açtığın gibi beş zombinin üçü bana doğru geldi ne bekliyorsun ki? Kolaysa sen yapsaydın."
"Sen kendin tutturdun, ben erkeğimde, büyüğümde, askerimde işte bilmem ne de!" bunları söylerken onun taklidini yaparak kendimi gererek konuşmuştum. Sırıtıp bu sefer:
"Tamam tamam sakin ol, yeniden deneyelim. Dört kaldı zaten."
"Ben hiç öyle olduğunu zannetmiyorum." bunu kapının deliğinden bakarak söylemiştim. Çünkü dört kaldığını zannettiğimiz zombilerin sayısı yediye çıkmıştı, muhtemelen çıkardığımız sesten dolayıydı. Tan'da delikten baktıktan sonra:
"Tamam, hazırım."
"A artık sen değil canım rol değiştiriyoruz." Tan hemen somurtup;
"Bak normalde uzun menzil operasyona çıktığımızdan, yoksa cidden daha iyiyim. Bu sefer yapacağım hadi."
"Hayır!"
Muhtemelen haklı olduğumu bildiğinden Tan daha fazla benimle münakaşaya girmedi. Sonrasında aynı anlaştığımız gibi ve bu sefer kesinlikle hataya yer vermeden planı uygulamaya başladık. Aynı daha demin Tan'a olduğu gibi kapı açıldığı anda iki zombi aynı anda geldi, yerimden bile kıpırdamadan ikisinin aynı anda gözüne sapladım bıçağı. Hareket edemezdim çünkü daha demin kolu ve bacağı kopan zombi tam kapının sağ tarafında duvara çökmüş olarak bekliyordu.
Bıçakları kendime çektikten sonra dışarı doğru adım atıp Tan'a yer açtım, sonrasında öne doğru eğilip önce yerdeki zombiyi hallettim, o sıra Tan bir zombiyi büyük ihtimal yaklaşmasını engellemek amacı ile bıçağı boğazına saplamış diğerinin ise tam anlının ortasına saplamıştı. Bize doğru yaklaşan başka bir zombiyi alışık olduğum yöntemim ile öldürürken, Tan ise zombinin alnında olan bıçağı çıkarmış, zaten boğazına bir bıçak sapladığı diğer zombiyi halletmişti.
Tan tarafında hala bir zombi daha vardı ama benim olduğum kısımda sadece merdivende oyalanan birkaç aptal zombi dışında zombi bulunmuyordu. Tan'a güvendiğim için ondan taraf hiç bakmayarak merdiven korkuluğuna sıkışmış olan zombinin yanına gittim.
"Merhaba seni iğrenç şey." Ben yaklaştıkça ve de ses çıkarttıkça daha da bir coşmuştu zombi. Hatta öyle ki sıkışmış kolunu birden çekmeye çalışınca kol kopmuş, zombi serbest kalmıştı. Bu haline sırıttım, sonra bana doğru heyecanla koşan zombiye aynı hızda karşılık vererek onu da diğerlerine olduğu gibi tek bir hamlede halledebildim.
Dün incittiğim bileğim artık hiç acımıyordu, hatta sanki yeni gibiydi. Normalde incinmiş bir yeri zorlamaya devam edersen daha çok acır ama benim normal olduğumu kim söyledi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN ÖLDÜM!
FantasyVirgüller ve soru işaretlerinden oluşan bu dünyada onlar için bir nokta yoktu. Ölüm son noktaydı belki ama ölümün bile nokta olmadığı bir sabaha uyanmışlardı bu sefer, İdil ve ailesi... Cehennem bir apartmanda başlayan bazı virgüller, bazı soru işar...