Merhaba; beşinci bölümle geldim.
Fakat oy ve yorumlarınızın azlığı, sayfamı takip etmeyişiniz beni biraz üzüyor.
Lütfen ailemizi büyütmekte yardımcı olun.
Keyifli okumalar diliyorum 🌼
Maysa'nın anlatımından:
*************************Sarıp sarmalandığım kolların arasında huzurla soluklandım. Esat bir taraftan belimi sararak bel boşluğumu sıvazlıyor, diğer taraftan saçlarımı okşuyordu. Saniyeler dakikalara ulaşsa da, biz birbirimizden kopmamıştık.
Kumaşın üstünden bile elinin sıcaklığını hissederek içimde garip dürtülerin oluşmasını engelleyemiyordum. Sonsuza kadar burada, çalan hafif şarkının sesi altında sevdiğim adamın kokusunu soluyabilirdim. Hiç bıkmadan, asla usanmadan...
"Sakinleştin mi bakayım, küçük hanım?" Esat'ın şefkatli sesi kulaklarımı doldurduğunda gözlerimi anlık kapatarak titrek bir nefesle iç çektim.
Başımı usulca yaslandığım göğüsün sıcaklığından ayırdım. Esat'ın göğsüne yasladığım elimi tekrar omuzuna çıkardım. Şarkının sonlarına gelsek de henüz dans eden çiftler yerlerine oturmamıştı.
Nihayet gözlerimi cesaretimi toplayarak sevdiğimin kara gözlerine çıkardığımda varla yok arası hafiflikteki gülüşüyle bana baktığını görmüştüm.
"Sanırım sakinim." Diye mırıldandığımda yüzümün ısısının arttığını hissediyordum.
"Sakin olmaman için bir durum yok zaten, Maysa." Sesi otoritesini koruyordu. Kaşlarıysa hafif çatılıydı. Gözlerimi kaçırmayı çok istesem de, kendimi frenleyerek son anda durdurmuştum.
Usulca başımı salladım dediklerine cevap olarak, onunsa iç çekişi kulaklarımı doldurmuştu.
"Şu hale bak, iki dakikada gözlerin kıpkırmızı oldu." Baş parmağını sağ gözümün altına değdirerek okşar gibi yaptığında gözlerimi kapatma isteğiyle dolup taşmıştım.
Bir nevi alerji gibiydi bende bu durum. En ufak gözyaşında bile gözlerimin sadece içi değil, altı da kızarıyordu. Hatta çok ağladığım zamanlarda sanki kaç gecedir uyumuyormuşum gibi morluk oluşuyordu göz altlarımda.
"Oturalım mı artık?" Her ne kadar onunla daha çok böyle kalmak istediğimi bilsem dahi, artık oturmamız gerektiğini de biliyordum. Zira heyecandan kuş misali kanatlanarak çarpan kalbim sakin olmam konusunda bana hiç yardımcı olmuyordu.
"Oturalım." Diye mırıldanan Esat'la birbirimizden kopmuş, usulca tekrar kalktığımız yerlere oturmuştuk.
Yerimize oturduğumda Bennu masada yoktu. Bu benim işime geliyordu zaten...
Gecenin ilerleyen saatlerinde düğün bitmiş, biz de çiftimizi bir daha tebrik ederek mekandan ayrılmıştık.
Aras arabaya bindikten kısa bir süre sonra uykuya yenik düşmüştü. O kadar koşmuş, oynamıştı ki düğünde yorgun düşmesi çok normaldi.Yolculuğun geneli sakinlikle geçtiğinde araba tanıdık alanda durduğunda kemerimi çözerek arabadan inmiştim. Saniyeler sonra Esat da yanıma ulaşmış, arka koltuğun kapısını açarak Aras'ı kucağına almıştı.
"Önden git, kapıyı aç." Diye bana dediğinde başımı belli belirsiz sallayarak adımlarımı hızlandırmış, kapıya ulaşarak anahtarı çevirmiştim.
İçeri girdiğimizde evde sessizlik hükümranlık sürüyordu. Herkes uyumuş olmalıydı. Zaten saatin gecenin bir yarısı olduğunu düşünürsek uyumaları çok normaldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAYSA
General FictionYaş farkı içerikli kurgudur. "Yani dün gece, uyumuşum ya ben, şey işte odama..." diyerek gerisini getiremediğimde dilimi ısırdım sertçe. Utanç ısısı tüm yüzüme büyük bir hızla yayılmaya başladığında niye onunla bunu konuyu konuşmak için çalışma odas...