Merhaba sevgili okurlarım.
Biraz geç olduğunun farkındayım ama herkes gibi benim de şu sıra özel hayatımın yoğun dönemiydi.
Anlayışla, sabırla bölüm bekleyen tüm okurlarıma sevgilerimi sunuyorum.
Nacizane ricam kurgumuzun kategorilere girmesi, büyümesi adına satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmemeniz...
Bölüm tam tamına 3600'ü aşkın kelime oldu ve Maysa Esat ağırlıklı bir bölümdü..., bu emeğe layık yorumlar bekliyorum canlarım.
Keyifli okumalar diliyorum.
******************************Maysa'nın anlatımından:
*************************Zaman su misali hızla akıp giderken halamla yaptığımız konuşmanın üzerinden tam üç gün geçmişti. Geçen bu üç günlük süreçte babam Selma hanımla konuşmuş, Selma hanımsa fazla oyalanmanın bir anlamı olmadığı kanısına vararak bir haftaya kızı isteyeceğiz demişti. Uzun lafın kısası tam tamına dört gün sonra beni Esat için isteyecektiler.
Derince iç çektim. Bir zamanlar bana çok uzak gelen, hatta hayalini bile kurarken kendi kendime kızdığım olaylar bir şekilde gerçekleşiyordu. Hayat gerçek manada çok garipti. Ne zaman ne yaşayacağımız, akışın karşımıza neler çıkaracağı hiç ama hiç belli olmuyordu. Hayatımın son üç-dört yılında buna fazlasıyla şahitlik yapmıştım.
Benim evliliği kabul etmeme en çok sevinen kişi Selma hanım olmuştu. Hemen bu durumu tüm tanıdıklarına, eşe dosta, kısaca Mardin'e duyurmuştu. Hal böyle olunca da Esat'ın arkadaş grubu bizi yarın akşam bir mekanda yemeğe çağırmıştı. Bense bu yemek konusu için heyecanlıydım. Zira herkes fazlaca şaşkındı planda olmayan, bir anda ortaya çıkan evlilik durumumuzdan dolayı. Muhtemelen orada bize bu konuyla, olmayan ilişkimizle ilgili sorular soracaktılar.
Yanaklarımı şişirdim kocaman. Ofladım...
Nasıl yanıtlayacaktım ben onca soruları? Üstelik Esat ne diyecekti acaba? Halamla konuştuğumuz günden sonra Esat'tan resmen köşe bucak kaçıyordum. O evden çıkmadan odamdan çıkmıyor, eve gelme saatine az kaldığını anladığımdaysa odama kapanıyordum. Galiba Esat'ın da işine geliyordu benim kaçma durumum. Hiç karşılaşmıyorduk çünkü. Onun da benden kaçtığı çok ama çok belliydi.
Aslında kaçmak değildi benimkisi. Utanmaktı. Ya niye kabul ettin diye sorarsa? Ne diyecektim ben bu soruya? O annesinin zoruyla çıkmıştı bu yola, çok belliydi. Çünkü Selma hanım daha babamla konuştuğunda bile Esat'ın haberi yok demişti. Ben de babamın zoruyla mı evleniyorum diyecektim? Ama o zaman da çok garip bir ortam oluşuyordu. Çünkü Esat benim onun annesinin zoruyla evlendiğini bildiğimi bilmiyordu. Açıkçası kendisi bana bir açıklama yapacak mıydı? Yapacaksa eğer ne diyecekti çok merak ediyordum.
En büyük konulardan biriyse Aras'tı. Onun daha hiçbir şeyden haberi yoktu. Açıkçası hiç bilmiyordum eğer babasıyla evlendiğimi duyduğunda nasıl tepkiler verecekti? Fakat Aras'la konuşmak işini Selma hanım Esat ve bana bırakmıştı. Bizse daha kendimiz doğru düzgün konuşamamışken çocukla nasıl konuşacaktık?
Her şey bir anda karmakarışık bir kısır döngünün içine girmişti ve ben bu döngünün içinden nasıl çıkacağımı hiç ama hiç bilmiyordum.
"Offf... Acaba evet demekle hata mı yaptım? Offff ama şimdi gidip de babama hayır istemiyorum diyemezdim ki..." düşüncelerimin içinde acımasızca boğulurken dikkatimi hızla dağıtan şey yatağın üstüne ne zaman bıraktığımı bile bilmediğim telefonumun çalması olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAYSA
General FictionYaş farkı içerikli kurgudur. "Yani dün gece, uyumuşum ya ben, şey işte odama..." diyerek gerisini getiremediğimde dilimi ısırdım sertçe. Utanç ısısı tüm yüzüme büyük bir hızla yayılmaya başladığında niye onunla bunu konuyu konuşmak için çalışma odas...