Merhaba güzel okurlarım...
Nasılsınız? İyi olmanızı umuyorum...
Yedinci bölümümüzle geldim... Yine üç bin kelimeyi aşkın bir bölüm oldu.
Pamuk ellerinizi ceplere atarak oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfennnn
Keyifli okumalar 🎈
Medya: Sanem'in elbisesi
********************************************
Maysa'nın anlatımından:
**************************Gerginlikten ne yapacağımı bilmiyordum. Elimle boynumu ovuyor, odamda volta atıyordum ileri geri adımlayarak. Birazdan olacaklardan korkuyordum hem de çok korkuyordum. Neyle sonuçlanacaktı? Aras duyduklarından sonra ne gibi tepkiler verecekti?
Kafamda dönüp duran soruların cevaplarını hem deli gibi merak ediyordum, hem de bu cevaplardan doğacak sonuçlardan deli gibi korkuyordum.
Yanaklarımı şişirerek ofladım. Esefli nefeslerim doldu odaya.
Esat'la arabadan indikten sonra ikimiz de üzerimizi değişmek için odalarımıza çekilmiş, yarım saat sonrası için sözleşmiştik büyük konuşmayı yapmak için.
Gergin attığım adımlar sonucu dolabın önünde kurularak gri renk yazlık eşofman ve kısa kollu tişörtten oluşan takımımı ve beyaz renk iç çamaşırı takımımı aldım. Ardından hızla saçlarımı tepemde topuz yaparak duşa girdim. Beş, bilemedin on dakika süren duşta saçlarımın ıslanmaması için uğraşarak sadece vücudumu yıkamıştım. Tekrar odaya döndüğümde çıkardığım kıyafetleri giyinmiş, saçlarımın dağılan tutamlarını düzgünce toplayarak topuzumu daha düzenli bir hale sokmuştum. Ardından üstüme vücut spreyi sıktıktan sonra komodinin üzerine bıraktığım saate bakmıştım.
Saat tam sekiz buçuktu. Bu saatte Aras artık akşam yemeğini yiyerek odasına çekiliyor, on, on buçuk civarına kadar odasında vakit geçirdikten sonra yatıyordu. Yani şu an konuşmak için en uygun zamanlardan biriydi.
Gergince odadan çıksam mı çıkmasam mı diye düşünürken kapının iki kere tıklatılmasıyla istemsizce irkilmiştim.
"Maysa, hazır mısın?" Esat'ın sesini duyduğumda gerilsem de kısa sürede kendimi toparlamayı başararak kapıya ilerledim ve kapıyı açtım.
Ne diyeceğimi bilemez bir biçimde öylece ona bakıyordum. O da dalgın bakışlarının ablukasına beni alarak baştan aşağı süzdü. Bakışları gereğinden fazla topuzumda oyalandığında gergince boğazımı temizleyerek gözlerimi kaçırdım.
"Hazırım," garip ortamı dağıtmak amacıyla dudaklarımı kıpırdattığımda nihayet bakışlarını gözlerime çıkardı.
Bir şey demeyerek arkasını dönerek ilerlemeye başladığında ben de sessizce onu takip ettim.
Aras'ın odasının önüne geldiğimizde Esat usulca kapıyı araladı. Önce o ardından da ben içeri girdiğimizde Aras çalışma masasının üstünde oturarak boyama yapıyordu.
"Baba, Maysa..." genelde ikimiz aynı anda odasına pek uğramadığımız için Aras haklı olarak şaşkın bakışlarını bir benim üstümde bir babasının üstünde dolandırıyordu.
"Babacım," diyerek şefkatle oğlunun saçlarını okşamıştı Esat. Bense gergince alt dudağımı ısırmak dışında bir şey yapamamıştım.
"Seninle biraz konuşalım mı?" Diye usulca soran Esat'la iyice gerilerek terleyen avuç içlerimi eşofmanıma sürerek kurulamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAYSA
General FictionYaş farkı içerikli kurgudur. "Yani dün gece, uyumuşum ya ben, şey işte odama..." diyerek gerisini getiremediğimde dilimi ısırdım sertçe. Utanç ısısı tüm yüzüme büyük bir hızla yayılmaya başladığında niye onunla bunu konuyu konuşmak için çalışma odas...