Bölüm: 10

58 11 20
                                    

Merhabalar, çok sevgili Maysa okurları,

Nasılsınız?

Uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya başladım Maysa'yı. Bunun mutlu heyecanını yaşıyorum ben.

Sizlerden naçizane ricam oy ve yorumlarınızı eksik etmemeniz.

Fazla uzatmayaraktan bölüme geçiyorum.

Keyifli okumalar💛


Maysa'nın anlatımından:
***************************

Esat beni köydeki evimize bıraktıktan sonra gitmişti. Köydeki evimiz küçük bir bahçeyle çevrili, iki katlı ortalama bir evdi. Neredeyse üç senedir doğru düzgün gelmediğim bu evi görünce önce derince iç çekmiş, ardından çocukluğumun tatlı acı anılarının aklıma doluşmasına izin vermiştim.

Eve girdiğim gibi halamlarla sadece selamlaşarak direkt üst katta olan odama çıkmış, getirdiğim çantayı bırakarak tekrar aşağı inmiştim. Mutfağa girdiğimde halamın başında yazması koyu bir temizliğe daldığını gördüm. Zaten içeri ilk girdiğimde de üstündeki eski kıyafetlerden, eve sinen çamaşır suyu kokusundan temizlik yapıldığını anlamam uzun sürmemişti.

"Halacım," diye seslendiğimde elindeki bezi mutfak masasının üstüne bırakarak bana döndü bakışları.

Mutfağımız biraz eski de dursa düzen açısından köy evine pek benzemiyordu. Şöyle ki babamın çalıştığı düzenli işi ve düzenli iyi bir maaşı olunca köydeki pek çok evden farklı olarak eşyalarımız daha yeni, tamirimiz daha iyiydi.

"Aç mısın kızım? Aç isen bir şeyler ye, sonra git burada bıraktığın eski kıyafetlerden al üzerine gel, daha çok iş var." Halamın nefes nefese konuşmasıyla başımı belli belirsiz salladım. Bana verilecek bir hesabı vardı onun öncesinde.

Fakat açlık daha ağır bastığı için etrafta ne var diye bakındım ve rafların üstünde saklama kabının içinde birkaç poğaça gördüm.

"Bunlar yeni mi?" Diye sordum halama poğaçaları işaret ederek.

"Evet kızım, sabah erkenden yaptım. Peynirli ve zeytinli. Üzerinde susam olanlar peynirli, diğerleri zeytinli." Dediğinde başımı sallayarak saklama kabını açtım ve biri peynirli, diğeri zeytinli olmak üzere iki poğaça aldım.

İştahla ve kocaman ısırıklarla üç dört dakika içinde yemiştim poğaçaları. Mideme inen yemekle resmen gözlerime ışık gelmişti. Ardından ise bir bardak dolu su içtim.

"Hala, Allah aşkına bunca planlar yapılıyor, benim niye fikrim sorulmuyor? Hani istenecek olan benim ya? Fikrimin sorulmasını geçtim haber bile verme zahmetinde bulunmadınız yaa," dedim sonunda içimdekilerden kurtularak.

Söyledikçe sinirim biraz daha yükselmişti. Benimle konuşularak planlanması gereken benim özel günümle ilgili hiçbir şey için fikrim sorulmuyordu.

"Halacım, vallah benim de son dakika haberim oldu. Baban bir anda hazırlan köye gidiyoruz deyince iki ayağım tek pabuca girdi." Halamın dedikleriyle gözlerimi devirdim.

"En azından bir mesaj atsaydın ya bana hala. Ayrıca babamın da alacağı olsun. Neden benim fikrimi sormadan karar veriyor ki?" Dedim sitemlerimi kusarak.

"Senin fikrini sorunca ne değişecekti sanki? İsteme zaten burada olacaktı. Büyüklerin olarak öyle uygun gördük." Aniden babamın mutfağı dolduran sesiyle hem irkilerek yerimde sıçramış, hem de endişeyle dolup taşmıştım. Yandı gülüm keten helva, kesin babamla şimdi tartışacağız. 

MAYSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin