S(1)

1.7K 248 209
                                    

Oy ve yorum🌑
•••

Küçüklüğümden- hayır. Annem öldüğünden beri başımı yastığa koyduğum her an cehennem gibiydi benim için. Ses duyuyordum. Gözlerimi kapadığım an öldürdüğüm insanların sesini duyuyor, beni korkuyla izleyenlerin gözlerini görüyordum.

Beni tüketiyordu. Sevmediğim bu iş sevmediğim bu mevki sevmediğim bu aile beni yavaş yavaş tüketiyordu. Bitiriyordu beni. Nefes alamıyordum. Ölmek istiyordum ama bunu bile yapamıyordum.

Çünkü izin yoktu.

Kollarımın arasındaki bedene aşık olan kalbim, bana izin vermiyor her defasında onunla yaşadığım güzel anları hatırlatarak hayatta tutuyordu beni. Ayrıca merakta buna dahildi. Güzel gözlerin sahibini tamamen görmek istiyordum. Çıplak tenine sarılma hasretiyle yanıyordu bedenim.

O fazla güzeldi.

Gözleri kapalıydı şu an. Uzun kıvrımlı kipriklerinin gölgesi yüzüne düşüyor nefesiyle orantılı bir şekilde hareket ediyordu. Huzurluydu. O kadar huzurlu duruyordu ki gurur duydum bundan. Belki de benim yanımda olmasa da böyleydi ama olsun. Yanımda olan bu çocuğun huzuru olduğuma inandırmak istiyordum kendimi. Buna ihtiyacım vardı.

Kendimi kasmadan uyuyan onu izlemeye devam ettim. Maskeden kendini hafifçe belli eden nefesi boynuma geliyordu. Bedenine kıyasla nefesi sıcaktı. Güzel bir tezatlıktı bu benim için. Göğsümün üstündeki eliyle beni soğuturken nefesiyle ateş bastırıyordu.

"Daha ne kadar beni izleyeceksin?"

Gözleri kapalıyken kurduğu cümleyle gülümsedim. Uyandığını cidden fark etmemiştim. Hiç belli etmemişti. "Bir ömür? Sonsuza denk?"

Yavaşça siyah gözlerini açıp benim yeşil gözlerime odaklandı. Anlayamıyordum. Ne hissettiğini veya ne yapmaya çalıştığını kestiremiyor bu yüzden de bazen tepkisiz kalıyor bazense aşırıya kaçıyordum

"Bugün Lee ailesiyle bir takas yapılacak. Çatışma ihtimali çok yüksek." O konuşurken elimi kaldırdım ve şapkasını okşadım. Saçını görmek bile yasaktı bana. Sadece bir çift gözle sınırlıydı görüşüm. "Bu yüzden hazırlanmalısınız."

"Böyle zayıfken onca adamı haklıyorsun. Kendine dikkat etmelisin. Niye bu kadar zayıf bedenin?" Elimi bu seferde bel boşluğuna koyup gözlerinin içine baktım. Söylediği şeyle dediğim arasında bir uçurum vardı ancak kendimi tutamamıştım. Sevmiyordu böyle bir anda konu değişmemi bunu da biliyordum ama işte... Çok zayıftı. Bu beni korkutuyordu.

"Yemek yemeyi sevmem. Ayrıca sağlıklıyım. Sen kendine bak. Otuzuna gelmeden bedenin iflas edecek." İçtiğim içkilere vurgu yaptığını biliyordum. Bu yüzden gülümsedim. Aklıma çok içtiğim dönemde bardağı elimden alması aklıma gelmişti. Benim için bir dönüm anıydı o an. İlk defa karşılık vermişti bana. İlk defa iş dışında konuşmuştu benimle.

Herşey bir yana bana dikkat ediyordu. İçmemi azaktmış varlığıyla uyumamı sağlamıştı. Yemeğimi de dadıyla kontrol ediyor çatışmalarda ise direk kendini siper ediyordu. Yutkundum. İçimde gezinen bu duygu da neydi? Mutluluksa eğer bu kadar güzel bir his olması tehlikeli olarak adlandırılmalıydı.

"Artık benimle daha çok konuşuyorsun. Bu beni mutlu ediyor. Eskiden tek kelime eder bazen ise sadece kafanı sallardın. Ancak bir yandan da asabileştin. Bazen efendin olduğumu unutuyor senli benli emir veriyorsun bana." Maskeye dudaklarımı dayayıp konuştum. "Bu beni fena sertleştiriyor."

"Ölmek istiyorsun."

"Sadece seni istiyorum."

Durdu. Bir şey demek ister gibi baktı ama demedi. Bunun yerine beni itmeyi seçerek ayrıldı benden. Karşı koymadım. Ona bağımlıydım ama onu sıkmak istediğim son şey bile değildi. Kollarımın arasından çıktı, yataktan kalktı sonraysa bana dönerek konuştu. "On dakikaya hazır olun."

Shadow •Chanmin• ⚜️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin