S(7) Final

1.6K 224 414
                                    

Oy ve yorum 🌑
Geldik bir sona daha
•••

"İyi de hiç göremeyecek miyim ben yüzünü? Shadow~"

Yirmi yaşında yeni yeni herşeye alışan Chan her yıl her ay her gün yaptığı gibi sorularını soruyor ve siyah giyinimli genci zorluyordu. Göz devirdi çocuk. Cidden bunlara katlanmak zorunda mıydı anlayamıyordu. Özel bir aileden olsa bile bu şekilde çalışmak... Heleki Chan'la... Aslında pekte sorun yoktu onun için ama yine de fazla soruları ve her fırsatta onu çağırması biraz yorucuydu. Onun dışında iyiydi. Karşısındaki çocuk komik ve zekiydi. Lider yetenekli bir o kadar da çekiciydi.

"Elbet görürsünüz efendim." Chan'ın gözleri parlarken acımasızca devamını getirdi. "Öldüğümde maskemi çıkarabilirsiniz."

.
.
.

Boş oda. Yansıyan metalik duvarlara küçük küçük kapılara sahip oda. Garip kokulu, soğuk ve küçüklüğümden beri beni korkutan bir oda.

Adımımı attım içeriye. Bir kere daha ve bir kere daha. Elim, bedenim bütün varlığım titriyordu sanki. Nefesim kesiliyor bu da hala hayatta olduğumu hatırlatıyordu bana.

Acı veriyordu. Hatırlamak acı veriyordu.

Yine de ilerledim. Büyük alana geldiğimde bakışlarım yerdeydi. Kaldırmaya korkuyordum. İçimdeki hissin tarifi yokken bundan korkuyordum sadece.

"Bay Bang." Duyduğum sesle mecburen hafifçe kaldırdım. Ruhum yok olmuştu sanki o an. Gördüğüm sedyenin üstündeki beyaz örtüyle öldüğümü hissetmiş ama acı bir şekilde nefes almaya devam etmiştim. Dudağım titrerken gözlerimi kaçırarak oraya doğru yürüdüm. Ellerim sedyeye tutunduğunda karşımdaki adamın beni dikkatle izlediğini fark etmiştim. Sanki bir emir bekliyor gibiydi.

"Yüzünü açmamı ister misiniz?"

Ayaklarım tutmaz oldu. Bedenim kaskatı kesildi. Soğuk oda daha çok soğudu yerle bir etti beni. Dudağımı ısırdım ve başımı iki yana salladım yavaşça. "İ-istemiyorum. Çıkabilirsin."

"Emin-"

Beni ikileteceği sırada attığım bakış etkili olmuş ki sustum ve hızlı adımlarla yanımdan geçti gitti. Tek kaldım. İki beden varken odada ben tek kaldım. Sadece benim ses alışverişim vardı. Sadece benim...

"Çok saçma." Dudağımı yaladım ve etrafa bakındım. "Çok saçma bu yaptığın. Bir yerden çıkıp bana bıçak doğrultacaksın değil mi? Amacın beni pişman etmek Minho ile oyunumuz için demi... Demi güzelim. Ondan. Evet. Ben. Ondan."

İnsanın kendi dediği şeye inanmaması o kadar çok koyuyordu ki nefes aldırtmıyordu. Kucağımda kalbi durduğunda bunu daha net anlamıştım. Onsuz benim var olamayacağımı kavramıştım herşeyden öte.

Yavaşça elimi kaldırdım ve başının üstüne koydum. Bu sırada biraz açılmıştı beyaz örtü. Ucundan gözüken turuncu saçlarla kendimi tutamadım ve güldüm. Gerçekten çok turuncuydu. Portakalım. Güzelim. Shadow'um....

"Haksızlık. Ben... Ben senin için yaptım herşeyi. Babam 'Benimle görüşeceksin yoksa Shadow'u alırım' dedi. 'İşlerin başına geçmiyorsan Shadow'a ihtiyacın yok' Dedi. Sensiz kalmamak için yaptım ben herşeyi." Saçlarını okşadım usulca. "Sen neden beni yalnız bırakıyorsun ki? Shadow. İsmini söylemeden bana kendini göstermeyip mutlu yaşamadan nereye gidiyorsun?! Neden?! Neden?!"

Bağıra bağıra ağlamaya başlayınca önümdeki örtülü bedene sarıldım. Yüzünü açmıyordum. İnkar ediyordum çünkü hala. Ölmüş olamazdı. Onun bedenine sarılmış ağlarken kendime bunu sayıklıyordum. "Maskeni çıkarmayacağım ölmedin. Bırakmadın beni. Bırakamazdın. Bırakamazsın. Nolur bırakma."

Shadow •Chanmin• ⚜️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin