12.Bölüm 5 kurşun

95 50 65
                                    

Selaaammmmmm nasılsınız aşklarımm

Yeni bölüm de geldii.. her cumartesi gece 22:00 da gelecek artık biliyorsunuz. Oy ve yorumları unutmayalımmm 💞🥺

                                         *

                
Alp'le lunapark kapanana kadar oradaydık.. artık sevgiliyiz. Bu beni ne kadar mutlu etse de iyileştiğim ve onun artık işine dönmesi gerektiğinin farkındaydım ve bu, beni gerçekten çok üzüyordu.. lunaparktan çıktıktan sonra sahile gittik, o kadar mutluydum ki kıyamet kopsa umrumda olmayacak kadar kopmuştum dünyadan.

Bulutların üstünde dans ediyor gibi hissediyordum kendimi. Alp de aynı şekilde . elimi çekmeme izin vermiyor, uzaklaşmama kızıyordu. Sahilde yürürken bir yandan telefondan açık olan restoranlara bakıyordu. "Ne yiyelim güzelim.?" Diye mırıldandı. Güzelim deyişi öyle güzeldi ki.. hayatimda bana güzelim diyen ilk kişi Alp'ti. tabi Erdem de hep soylerdi ama arkadaşımdı o. Cok ozledim onu.

"Farketmez ne olursa yerim kurt gibi açım valla." Dedim gülerek. O da gülüşüme karşılık vererek "sevgili olunca içindeki canavar çıkmaya başladı demek." Dedi gülerek.
"Şikayetin varsa gidebilirim." Dedim şımarık şımarık.
"Içindeki canavara bile aşığım desem.." dedi karşıma geçerek, ellerim halla ellerinin tutsağıydı. Gözlerimin içine bakarak söylemişti son sözlerini. yaklaşıp alnını alnıma yasladı. Tabi eğlildi de. Nefeslerimiz karışırken kalbim öyle hızlı atıyordu ki.. yerinden çıkıp alp'in göğsüne yapışacak gibi hissediyordum.

Benim kalbim ne kadar hızlı atıyorsa onunki 10 kat daha hızlıydı. Kalplerimizin birbirlerine kavuşmak istercesine çarpıyorlardı.. belki de çırpınıyorlar desek daha doğru olurdu..

Alnıma bir öpücük kondurup gözlerimin içine baktı. Belki utangaç olmasam yanağına bir öpücük kondururdum ama bu cesareti kendimde bulamıyordum.
Gözlerimiz yine birbiriyle konuşurken dillerimiz yine önemzileşti.
Göz temasımızı bölerek ona sarıldım. Boy farkından dolayı başım kalbine denk geliyordu. Ve orda kalbime kavuşmak için çırpınan kalbinini atışlarını duyuyordum.
Ve bu dünyanın en güzel ritmiydi..
Kokusunu soluyordum. Huzur soluyordum. Galiba aşk böyle bir şey.

                                         *
Sahilde yürüyorduk hâlâ. Rüzgar saçlarımızı savuruyordu. Her rüzgar esintisinde kokusu geliyordu. Zaten yanımda olması yetiyordu kokusunu almama ama rüzgar kokusunun her zerreme işlenmesini istiyor gibiydi.. öyle de oldu. Bize çok yakın sahil kenarındaki çiçekçiye baktım, gülleri o kadar güzeldi ki..
istemeden gülümsedim. Alp bunu hissetmiş gibi çiçekçiye doğru yürüyüp tabi beni de peşinden sürüklemeye başladı.
"Kolay gelsin." Dedi yaşlı adama.
Adam da gülümseyerek "sağ ol oğlum, ne istersiniz.?"
" gülüme nasıl bir gül alınır bilmiyorum ama  50  tane beyaz gül alabilir miyiz.?" 50 mi ?

" 50 gülün anlamını biliyor musun.?" Diye sordu adam Alp'e
"Evet." Dedi Alp bana bakarak. Hiçbir şey anlamamış ikisine de şaşkın şaşkın bakışlar atıyordum.

Adam gülleri sararken  bana bakıp "seviyor seni, Şanslı kızsın." Diye mırıldandı.
Meraktan çatlamak üzereydim.
Yaşlı adama gülümseyerek karşılık verdim.
Gülleri sardıktan sonra  Alp'e uzattı. Alp de parasını verip uzaklaştık.

"Dünyanın en güzel gülüne hangi gül alınır bilemedim. Sana layık değiller ama kabul et güzelim." Dedi gülleri bana uzatarak.
Şu an  dünyanın en mutlu kızıydım.



*

Restorana girdiğimizde yemeğin kokuları öyle geliyordu ki.. 10 dakika içinde yemek yemesem bayılacak gibi hissediyordum kendimi. Masaya geçtiğimizde Alp karşıma oturdu. Garson yaımıza geldiğinde ne istersiniz diye sordu
"Ne istersin." Gecenin 1'inde ne yenebilir bilmiyorum..
"Sen ne alacaksın .?"
"Islak hamburger güzelim."
"Bana da aynısından o zaman." Siparişleri verdikten sonra artık sormadan dayanamayacağımı anladım.

Karanlık Issız sokaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin