"O çok tatlı. Isırmak istiyorum." Felix şu anda yorgunluktan kafasını Changbin'in omzuna koyup uyumuş omegayı izliyordu. O kadar sakin ve huzurlu görünüyordu ki... Diğer herkes onu onaylayan sesler çıkartırken Changbin bir heykel gibi duruyor, yorgun genci uyandırmamak adına nefes bile almıyordu. Minho bunu fark ettiğinde ayağa kalkmıştı.
"Onu yatağına götüreceğim." Changbin bakışlarına kıskançlık düşerken bundan hoşnut değildi. "Neden senin odanda kalıyor." Minho bilmiş bir gülümseme gönderdi. "Çünkü cadı beni başınız olarak seçti. Hepinizin arasındaki en büyük benim." Herkes hayıflanmaya başladığında kokular ekşimeye, acımaya başlamıştı. O kadar aralarındaki tartışmaya odaklanmışlardı ki Chan acı dolu bir inilti çıkardığında susmak zorunda kalmışlardı.
"Ben... Burada yatabilirim, odalarınızı işgal etmek istemiyorum."
"Konu o değil bebeğim." Felix Chan'ın yanına gitmiş, yüzünü avuçlarının içine almıştı. "Konu kiminle kalacağın. Bazı oyunbozanlıklar var. Herhangi bir fikrin ya da isteğin var mı?" Chan dudak büküp hepsine baktığında oldukça fazla beklenti görüyordu. Herhangi bir seçenek seçemezdi çünkü hiçbirini tanımıyordu. Bu yüzden kararını kendi başına kalmaktan kullandı.
"B-ben... Tek başıma kalmak istiyorum." Hepsinin bakışlarına düşen cam parçaları paniklemesine sebep olmaya başlamıştı. Bu yüzden ellerini aceleyle sallarken bir yandan da konuşmaya çalışıyordu. "Sadece sizi çok tanımıyorum v-ve yanlış anlamayın çok iyi ins-insanlar- yani kurt insanlarsınız?" Söylediği cümle herkesi güldürmeye yetmişti. Tekrar neşelendiklerini görmek Chan'ı açıkça mutlu etmişti.
Bu yüzden o da gülümsedi. Bir el saçlarının arasına girip kıvırcık buklelerini karıştırdığında gözlerini kapatmıştı. Açıkçası saç diplerine yapılan kısa ve güzel masaj hoşuna gitmişti. Kabul etmese de saçlarından sevildiğinde kocaman bir zaafı oluyordu. El çekildiğinde hüsrana uğramış şekilde mavi saçlara sahip uzun boylu çocuğa baktı. "Uyumalısın güzelim."
Chan kendisine yaklaşan yüze garip bir bakış atarken elmacık kemiğine yumuşak bir öpücük beklemiyordu. Ama yine de hoşuna gitmişti. "İyi geceler öpücüğü!" Pembe saçlara sahip genç dudağının kenarına tüy gibi bir öpücük kondurdu, Changbin alnındaki saçları geri çekip göz teması kurmadan öpmüş ve geri çekilmişti.
Huysuz ve katı görünümlü olsa da oldukça tatlı birine benziyordu. Chan yanaklarının yanmasına rağmen gülümsedi. Bir sonraki öpücük parmak eklemlerine, göz kapağına ve burnunun ucuna konmuştu. Daha sonra izin isteyerek Jisung'un onu yönlendirdiği odaya girmişti. Oda Jisung gibi meşe kokuyordu ve bu oldukça güvende hissetmesine sebep oluyordu.
Bu yüzden sadece altındaki pantolonu çıkartmış, kendisini yatağın yumuşak rahatlığıyla yoğun kokuya bırakmıştı.
∆
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
