7

498 60 57
                                    

Chan, kokusu hala bilinmiyor.

Chan kendisini sandalyeye bırakırken giydiği kahverengi kapüşonluyu yüzüne örtmüştü. En son yıllar önce üvey annesi ölmeden önce bu kadar fazla ilgi ve sevgiyle sarmanlanmıştı. İtiraf etmek istemese bile alfaların hepsi yakışıklıydı, kokuları baştan çıkarıyordu ve Chan içindeki anlamsız karıncalanmaya engel olamıyordu.

"Hadi ama küçük bebek, yüzünü aç ve yemeğini ye." Kendisine mırıldanan Minho ile yüzünün daha çok yanmaya başladığını hissediyordu. "Bana bir daha bebek dersen seni yere sererim." Gözleri gözükecek kadar indirdiği tüylü kumaşın arkasından somurtuyor, kaşlarını çatmaya devam ediyordu. Minho kendisinden zayıf olan bedeni yan bir sırıtışla süzerken ona yaklaştı.

"Onun için önce yemek yemelisin. Daha sonra belki buna izin verebilirim." Chan yüzünü kapatan kumaşa rağmen yüzünü okşayan sıcak nefesle paniklemeye başlamıştı. "Pislik gibi d-davranma!" Mor saçlı alfayı göğsünden ittirdikten sonra tabağındaki yığın halinde duran kahvaltılıklara göz attı. Balla kaplanmış krepler dudaklarını yalamasına sebep olsa da kilo almak istemiyordu. Ya çirkin bir şeye dönüşürse?

"Düşünme de ye. Hiç kimse bir kelime bile edemez." Şefkatle konuşan Hyunjin'e bakarken dudaklarını bükmüş, tekrar önündeki yemeklere bakmıştı. "Endişelenme Chanie! Elimizde Changbin var asla onun kadar tombul olamazsın." Chan fudaklarını birbirine bastırıp gülmemek için uğraşırken Changbin'in Jisung'un kafasına şaplak atmasıyla kendisine engel olamamıştı.

Gülmesine devam ederken meyve suyuyla dolu olan bardağa dönmüş, çaktırmamaya çalışarak koklamıştı. Aldığı ekşimsi vişne kokusuyla yüzünü buruşturmuştu. Bakışlarını iki yanında gezdirirken çoğu kişinin kavga eden iki alfayla uğraştığını, onları daha da kışkırttığını fark etti. Dudakları tekrar bükülürken birinden rica etse meyve suyunu değiştirip değiştiremeyeceğini sormak istiyordu. Ama rahat değildi. Bu kişileri yeni yeni tanıyordu, kendi evinde değildi ve dedikleri omega olup olmadığını bile bilmiyordu.

Chan derin düşüncelere dalmışken önünden kaldırılan vişne suyunun yerini şeftali kokulu meyve suyu aldığında gözlerinin parıldamasına engel olamamıştı. Yukarı baktığında Seungmin'nin siyah gözleriyle kendisine baktığını fark etti. "Teşekkür ederim." Alfa ona başını salladıktan sonra arkasını dönüp mutfağa doğru ilerlemişti. Garipti...

Chan yemeğini yedikten sonra bahçeye açılan kapıdan dışarı adım atıp ormana bakmıştı. Ürkütücü görünüşüne rağmen ona evinde hissettiren rahatlatıcı bir tarafı vardı. Karmaşıktı. Kıvırcık sarı saçlarını kaşırken birkaç adım daha attı. Ormanın içine girmek istiyordu. Başka kurtlar var mıydı, sorusu aklındam çıkmıyordu. Orman çizgisine bir adım atmıştı ki bileğine dolanan sıcak parmaklarla yerinde sıçramıştı.

"Orman senin için fazla güvenli değil Chan." Minho, yüzündek bütün alaycı ifadeler gitmiş bir şekilde ona bakıyordu. Chan titremesine engel olamazken kaşlarını çattı. "Ama neden? Başka kurt olup olmadığını görmek istiyorum." Minho istemeden bileğindeki elni sıkılaştırdığında Chan inlemişti. Alfaların güçlü olduğunu okuduğu bir kurgu kitabında öğrenmişti ama bu kadar beklemiyordu.

"Mi-minho.. acıyor."

Alfanın gözlerine baktığında kendisine değil de alev almış kacivert gözleriyle oröana baktığını fark etti. Kafasını çevirip bakmak istediğinde Minho buna engel olmuş, omeganın kafasını tutup göğsüne bastırmıştı. "Geri çekil!" Chan duyduğu emir cümlesiyle yaslandığı göğsün hırıltısı vücudunu titretmişti. "Neden saklıyorsun?" Yılana benzer tıslamalara sahip peltek bir konuşmaydı. Kaşları çatılırken anlamlandırmaya çalıştı. Neyden bahsediyordu? Neyi saklıyorlardı?

"Hemen def ol git buradan."

Chan kafasını kaldırıp Minho'nun arkasında gördüğü alfalarla kaşlarını çatmıştı, neler oluyordu? Onları bu kadar geren ve sinirlendiren şey neydi?

"Şimdilik gidiyorum ama ondan haberleri olacak." Chan burnuna gelen ceset kokusuyla ağzına gelen safrayı yutmak zorunda kaldı. Kendisini zorla Minho'nun elinden çekip arkasını döndü. Ormanın ilerisinde kanlarla çevrili et parçaları duruyordu. "O-o?" Titreyen parmağıyla orayı göstermeye çalışırken kendisini saran yumuşak kokular, vücuduna saran güçlü eller, susmasına sebep olmuştu. Sanırım bu anlatma zamanı değil demek oluyordu.

evet, yüz yılda bir yb attığımı ima edenler olmuş.. buradan o kişilere sesleniyorum, ayıp.

ikinci olarak yorum istiyorum hayalet okuyuculuk yapmayın, bir yüz yıl yb gelmezse karışmam...

ikinci olarak yorum istiyorum hayalet okuyuculuk yapmayın, bir yüz yıl yb gelmezse karışmam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝐰𝐢𝐧𝐭𝐞𝐫 𝐟𝐚𝐥𝐥𝐬, 𝘤𝘩𝘢𝘯 𝘹 𝘴𝘬𝘻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin