Batınla eşleşmem bir yandan iyi olmuştu. Ondan soracak hesabım vardı. Birşeyleri açığa çıkarmam lazımdı.
Onun saygısız tavırlarından sıkılmıştım. Benimle alay ediyordu, düşmanı Araf değilde ben gibi davranıyordu. Bişey istiyorsa bunu Araf'la halledecekti. Sıkılmıştım bu saçma tavırlarından.
Beraber ormana doğru ilerlediğimiz sırada sessizdik. Ne diye konuyu açacaktım ki?
"Kusura bakma" dedi bir anda olduğum yerde durup ona baktığımda mavi gözlerini kaçırdı.
"Saygısız davrandım"Alayla güldüm. "Bu ilk yapışın değil, rahatsız edici olmaya başlıyorsun, sorunun herneyse bunu Araf'la hallet, batın" dedim kendimden bile beklemediğim bir sakinlikle.
Derin nefes aldığını işittim. "Abin benim sınırlarımı zorluyor Leyla." Dedi Oda benim gibi sakindi.
Arafın Berene karşı tavrından bahsediyordu. Bu konuyu Araf'lada konuşmam gerekiyordu. Aralarındaki saçma savaşta bizi kullanmaları artık canımı sıkıyordu. Bazı şeyleri Hafife alıyordum ama saygı aşılmaya başlatıyordu.
"Bunu Araf'la çöz, ben Araf'la konuşurum senin aksine onu tuvalet kenarlarında sıkıştırmadan düzgünce konuşturup uzak durmasını söylerim, tabi sende benden uzak duracaksın" dedim. Yüzündeki ifadeyi çözemedim.
Pişmanıydı?
O gün söylediği sözler aklıma gelince kendi kendime sorduğum soruyu yok ettim. O kesinlikle dengesiz, saygısız herifin tekiydi. O pişman olacak karakterde biri de değildi. Berenin dediği gibi iyi bir oyuncuydu. O İşte bu kadardı.
"O gün sana sert davrandım, çünkü..." dedi sustu. Devamını ben getirdim.
"Çünkü kardeşinin bu meseleden uzak kalmasını istiyorsun canı yanmasın diye, peki batın benim suçum ne bu olayda benim niye canım yanıyor?" Söylediğim şeylere şaşırmıştı. Umursamaz tavırlarından dolayı benim bir an bile üzüleceğimi düşünmüyormuydular?
Yutkundu. "Leyla bak, Beren benim herşeyim"
" Anlıyorum ama seni bir gerçekle yüzleştireyim. Ben Arafın herşeyi değilim. Onun canını yakmak için benimle oynama umurunda bile olamam, Berene yaklaştığında bile yüzündeki ifadeyi anlıyorum ona zarar verecek diye korkuyorsun ama Arafta öyle birşey yok, üzgünüm Batın bir intikam istiyorsan bunu önce kendile savaşarak yap ve benden uzak dur. Senin saygısızlığında, imalarında katlanmıyorum artık."
Dediklerimin ardından onu ormanın ortasında bırakıp yüzüme bakmadan ilerlemeye başladım. Gerçekten bunalmıştım bu olaylar yüzünden.
Hayatım bok yolunda ilerlerken birde bunlarla uğraşmak istemiyordum. Ormanın yanındaki göle inme kararıyla hafif yüksek olan yerden dikkatlice inmeye başladım. Taşlara ve ıslak çimlere basmamaya çalıştım. Gölün kenarına indiğimde bir kayanın üzerine oturtup gölü seyretmeye başladım.
Araştırmadan sıfır alabilirdim. Zaten onunla ödev falan yapılmazdı.
Duyduğum ayak sesleri ile arkama baktığımda benim indiğim tepenin başından inmeye çalışan Batınla göz devridim. İflah olamazdı bu çocuk.
Taşların üstüne basarken ağzının içinde öfkeyle birşeyler mırıldanıyordu. Hayatında dağa taşa çıkmamışmıydı bu çocuk?
"Nasıl bir yer lan burası "diye söylenirken bir anda ayağının kaymasıyla bir taşa tutundu.
"Ölüyordum amına koyayım!"Söylediklerine başımı iki yana sallayarak gülereken bir anda bana baktı çatık kaşları düzelirken gözleri birkaç saniye gülüşümde takındı.
