Okul aynı hızıyla devam ediyordu. 1 hafta olmuştu. Alışmaya başlamıştım. Okulda herşey normal gelişiyordu.
Geçen hafta olanlardan sonra Batını okulda sadece iki kez falan görmüştüm onun harici yoktu. Olmaması daha çok işime gelirdi.
Berenle muhabbeti kesmiştik Arada bir bana kaçmak bakışlar atıyor sonra suçluymuş gibi bakışlarını kaçırıyordu. Ona öfkeli değildim. Kimseye değildim.Bu saatten sonra kim ne derse yapacaktım. O zaman sonuçlara ulaşacaklarsa yapardım zaten. Güçsüz veya eziklik için değildi. Sadece bunlarla uğraşmak istemiyordum. Araf'ı dinleyip keşke ilk günden onlardan uzak dursaymışım.
Zaten ilk günden olan olmuştu da neyse.
3.Teneffüs zili çaldığında oturduğum yerden kalktım. Oturmaktan yorulmuştum. Ahmet hoca sınıftan çıkarken peşinden çıkıp yorgun adımlarla kantine ilerlemeye başladım.
Kantin az çok doluydu. Bereni, Batını, Demir'i ve Oğuz'u görmemle yüzüm asıldı. Demir ve Oğuz'un adını Sınıftaki kızlardan öğrenmiştim. Söylediklerine göre bu dörtlü anasınıfından beri birliktelermiş. onlara daha çok bakmadan kantin tezgahına ilerlemeye başladım.
Elimdeki kahveyle ilerlerken sert bir vücuda çarpamamla kahve elimden kayıp üzerime döküldü. Canımın acısıyla gömleğimi üflediğimde bacaklarım ellerim ve karnım yanıyordu. Kafamı sinirle kaldırdığımda bana sırıtan kahve gözlerle karşılaştım. Bu çocuğu daha önce okulda birkaç defa görmüştüm. Koca cüsseliydi gerçekten uzun boylu ve kocaman bir çocuktu.
Yada adam mı demeliydim? Bu vücuda adam denirdi zaten.Neden pis pis sırıtıyordu peki?
Elimle göğsünden itip,
"önüne baksana görmüyor musun?!" Diye bağırdım. Dediklerimi umursamayıp daha çok güldü. Dişlerimi sıkarken bir yandan yanıyordum etimin kızardığına emindim."Kime diyorum ne sırıtıyorsun? Habeş maymunu!" Diye kendimden beklenmedik şekilde bağırdım.
Sözlerim ardından yedi dememiş gibi kaşlarını çattı karşımda ki hayvan.
"Ne diyorsun lan sen!" Diye bağırdı.
Bağırmadı, Kükredi resmen.Ürkmedim desem yalan olurdu.
"Sus be yanmışım mal mal sırıtıyorsun, özür dileyeceğin yerde!" Diye çemkirdim.
Ağlamak üzereydim."Bana bak kızım" diye sertçe kolumu sıktığında canım acımıştı, kaşlarımı çattığımda daha çok sıktı.
Canım gerçekten acıyordu, bir yandan yanması yetmiyormuş gibi!
Bir anda bir kol onu kendine çevirince kolundan kurtuldum. Bu sefer etin ete çarpma sesi gelmesiyle o yere serilmişti.
Araf tek yumrukla koca ayıyı yere sermişti. Ardından üzerine eğilip yakalarına yapıştı.
"Ne yapıyorsun lan sen?"
Öfkeden kıprkırmızı olmuştu.
"Kime dokunuyorsun lan sen!" Diye bağırıp bir yumruğu daha yüzüne geçirdi.Kantinde onları ayırmak için birkaç çocuk ayaklandığında Araf'ı zorla Yerdekinin üstünden çekebilmişti.
Araf sakinleştikten sonra yanıma geldi. Elini belime atıp "iyimisin?" diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım. Bütün elleri kan olmuştu.Birlikte hızlı adımlarla kantinin çıkışına doğru ilerlerken son gördüğüm alayla bana bakıp sırıtan bir çift koyu mavi gözdü. Batın.
Ona karşı nefretim içimde daha çok büyürken bakışlarımı çekip kantinden çıktık.
O yaptırmıştı adım gibi emindim. O sırıtıştan sonra daha emindim.
