HEDA

61 4 80
                                    

Lincoln vahşi bir hayvan gibi sağa sola hamleler yapıyor ve garip sesler çıkarıyordu.

"Biçici mi olmuş?" dedim kısık bir sesle. Octavia başını salladı.

"Ona yardım edebilir misin? " çaresizce sordu Octavia. Clarke iyice yanaştı adama doğru. "Weather dağının biçicileri kontrol ettiğini biliyordum ama yarattığını bilmiyordum. "

"Bunu Lincolne yapabiliyorlarsa, arkadaşlarımıza ne yapıyorlardır?"dedim. Aklımdan geçenleri en sade biçimde söyleyebilmiştim.

"Işığı boğazına doğru tutun" dedi. Bellamy hemen denileni yaptı. Lincolnin boğazı iğne izleriyle doluydu.

"Uyuşturucu verildiğini mi düşünüyorsun?" dedi Bellamy. Elleri zincirle bağlı olan Lincoln ilk önce sağ daha sonra da sol koluna bağlı zincirleri kopardı. Canavara dönmüş adamı durdurmak için hamle yapan Bellamy kafasına yediği yumruk ile yere yıkıldı. Henüz ayaklarını zincirden kurtaramamış Lincoln ise bize doğru hamleler yapıyordu. Belimden çıkardığım silahı adama yönelttim.

Octavia "hayır " diye kükredi. Zincirlerden kurtulması an meselesiydi. Dövüşerek bizi
riske atamazdım. Clarke adama yaklaşınca suratına tokadı yedi. Yemesiyle de yana doğru devrildi.

"Lincoln, dur yoksa seni vurmak zorundayım"

"Hayır Lyra lütfen"

"Octavia zincirlerden kurtulursa bizi öldürür." dedim. Kafasına doğru nişan alıp atış yapmaya hazırlanırken Octavia yerdeki elektoroşoku adamın boğazına doğrulttu. Yere yıkılan adamın yanına ilk Clarke gitti. Silahı indirip geri belime sokuştururken Octavia bana sinirli sinirli bakıyordu.
"Kanamayı durdurup mermiyi çıkarmalıyız. Bacağını aşağıda tuttun sıkıca" dedi Clarke.
Acı içinde bağıran adamın bacağını Bellamy tuttu.

"İlaç vücudundan çıktığında, iyileşecek." dedi Clarke. "Yani , umarım öyle olur."

"Ben su getiriyim" diyip dışarı çıktı Octavia. Beş dakika sonra yanında Nyko ile beraber geldi. Bellamy yerdeki tüfeği almak için elini uzatırken Octavia onu durdurdu. "Bellamy, yapma! O Lincoln'ün arkadaşı ve onların şifacısı."

Nyko, yerde acı içinde yatan adamın yanına yaklaşıp çeketinin içinden çıkardığı şişenin kapağını hızla açıp Lincolnin ağzına damlatmak üzereyken dünyalıca bişeyler mırıldandı.

"Bekle! Onu iyileştirmeye çalışmıyor, onu öldürüryor" diye bağırdı Clarke.

Octavia adama dik dik bakarak "Nyko,Bu doğru mu?" diye seslendi.

"Evet. Ölüm tek yoldur! "

"Onu geri getirmenin bir yolu olabilir. " dedi Clarke iknacı sesiyle.

"Şimdiye kadar gördüğüm hiçbiri geri dönemedi" dedi adam.

Aşağıdan ayak sesleri geliyordu. Bellamynin yerde duran tüfeğini elime almıştım.
Finn birden içeri girince Nyko delirip bıçağı oğlanın boğazına yapıştırdı. "Katil!"
Silahı adama doğrultup "Hey Nyko, sakin ol ve uzaklaş."

"Halkımı katletti. Yaşlıları , çocukları, Masumları öldürdü."diye bağırdı Nyko. Bıçak boğazına dayanan Finn, çaresizce etrafa bakıyordu. Boğazından aşağıya kan akıyordu.

"Nyko onu öldürüyorsun!" dedi Clarke.

"Kana kan olmalı!" diye bağıran adamın ayağına bir el ateş etmemle yere doğru eğildi. "Uzaklaş dedim sana" diye tekrardan bağırdım. Bellamy adamı tutuğu gibi diğer tarafa fırlattı.
"Durun Lincoln nefes almıyor" diye panikledi Octavia.
Clarke, Lincolne kalp masajı yapmaya başladı. Tekrardan nefes almaya başlayan Lincoln gözlerini araladı.

SKYHEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin