KAZANAN

68 4 24
                                    

Kampa döndüğümüzde Clarke annesine komutanın dedikleri anlatıyordu. Bellamy ile ateşin başında oturuyorduk. Gecenin karanlığını aydınlatan ateşin ışıltısı Bellamy'nin suratına vuruyordu. Günlerin uykusuzluğu gözaltılarına vurmuştu. Yüzünü hüzün kaplamıştı. Saçları İlk gün ki gibi kusursuz değildi.Uzamış ve yıpranmıştı. Dünyaya indiğimiz Bellamy den eser yoktu. Yaşadığımız onca şey bizi tüketmişti .

"Finn'i verecek miyiz?" diye sordu Bellamy başını kaldırıp.

"Vermek istemiyorum ama Lexa'nın hiç şakası yok gibi" dedim. Yanımıza şimdi Clarke ve annesi gelmişti. Onların arkasında Finn , Kane ve Raven vardı.

"Gidip komutanla konuşacağım. Finn'i biz kendimiz cezalandıracağız diyeceğim" dedi Abby.

"Cezalandırmak derken" diye lafa atladı Raven.

"Raven , eğer onlara verirsek Finn için çok kötü olur. Onu cezalandırmassak dünyalılar aramızdaki barışı bozar." dedi Clarke.

"Vakit kaybediyoruz. Arkadaşlarımız o lanet  yerden çıkarmak için plan yapmalıyız. Her geçen saat bizim için önemli." dedim.

"Dünyalılar bizimle beraber olmadan onları kurtaramayız "dedi Clarke

"Raven sen telsiz yapıcaktın"

"Sorun telsiz değil. Asıl sorun sinyal olmaması."Raven bize telsiz hakkında bilgiler verirken kapıya gelen iki atlı dünyalı "Katili almak için burdayız " dedi.

Clarke ile Raven , Finn'i içeri sürüklüyorlardı. "Herkes içeri " diye bağırdım. Kapının arkasında duran Binbaşı Bryne "Bir daha emir verme! " dedi.
İçeri girdiğimizde  kalabalık çılgına dönmüştü. Finn'i dünyalılara vermemiz için bağırıyorlardı.
Elimi belime yönlendirdiğimde silahımın olmadığını farkettim. Binbaşı Bryne bana  bakıyordu elinde ise benim silahım vardı. Raven , Finn'e doğru yaklaşan bir adamı ittiği gibi yere düşürdü . Olayları yatıştırmak için araya giren binbaşı ise Ravendan sağlam bir yumruk yedi. Diğer  muhafızlar gelip Raven'ı götürdüler.

"Octavia , Lincoln'nin yanına gidelim belki o barışın başka yollarını biliyordur." diye seslendim Octavia 'ya .

Revire gittiğimizde Lincoln kolları bağlı yatakta yatıyordu.

"Hey o biçici değil neden ellerini bağladınız?" diye muhafızlara bağırdı Octavia.

Yatakta yatan Lincoln kekeledi."Octavia, sorun değil. "

"Barışmanın  başka bir yolu var mı? " dedim.
 
"Atlılar kapıda mı? "

"Kapının hemen dışında, iki tane. "

"Finn'i bekliyorlar. Karar vermek için fazla vaktiniz yok." dedi Lincoln.

"Kendi adamlarımızdan birini öylece teslim etmemizi bekleyemez. Bunu yapar mıydın?" Odaya ansızın giren Clarke sordu.

"Bir katili korumak için halkının ölmesine izin vermezdi. Bunu yapmazsan, bu kamptaki herkesi öldürecek." Yattığı yataktan kalkan Lincoln sözlerine devam etti. "Finn 18 can aldı. Komutanın karşılığında sadece bir tane almayı teklif etti. Anlaşmayı kabul edin."

"Bunu nasıl söylersin? Barış teklif etmek için sana gelen ilk kişi Finn'di. O senin arkadaşın. " diye yalvardı Clarke.

"Köyümü katletti. Ölenlerden bazıları benim de arkadaşımdı. "

"Ona ne yapacaklar? " diye sordum .

"Ateş. Masumları öldürdüğü için ateşle  başlar. "

"Başlar mı? " dedi Octavia şaşkınlıkla.

SKYHEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin