[ 8 ]

429 45 8
                                    

Y/N'in hayatında gördüğü en vahşet davalardan biriydi ve kısa sürede çözülmüştü. Dyne ilk başlarda yalan söylese bile en sonunda kabul etmişti. Michelle uyanınca her şeyin raylarına oturmuştu. Doktorlar onu çok uzun süre ameliyat ettiler, belki sonunda ölebilirdi bile ama hayatta kalmıştı.

Dyne'ın eşiyle arası iyi değil diye bir hamile numarası yapmıştı ve bu sayede eşiyle arası iyi olmuştu. Zaman ilerleyince sahte bir hamile karnı kullanmıştı, hastaneden sahte raporlar alıyordu. En sonunda doğum için ise Michelle'in karnını kesip bebeği içeriden almıştı. Eşine de, erken doğum oldu, beni hemen al, diye yalan söylemişti. Doktorlara göre Michelle bir daha hamile kalamayacaktı çünkü fazlasıyla zarar görmüştü.

Y/N o kadını parçalamak istiyordu. Hem yedi aylık bir bebeğe kıymıştı, hem bir insanın hayatını karartmıştı. Aldığı cezalar ona yeter diye kendini sakinleştiriyordu. Bir polis olarak elini kana bulamak istemiyordu. Herkes yine merkezdeydi ve bugün de aşırı dolu değildi. "Biz çıkıyoruz." Dolu olmadığı için mesailerini erken bitiren Connie ve Jean merkezden ayrılmışlardı. Hange yine Joey ile ilgileniyordu ama bu sefer bir yere gitmemişlerdi. Y/N'in ise olaya canı çok sıkkındı. Sinirlerinin dengesini bozan bir olaydı.

Kafasını oturduğu yerin masasına yasladı ve ofladı. Levi fark edince ona döndü. "Her olaydan böyle etkilenecek misin?" Y/N gelen cümleyle kafasını kaldırdı. "Senin gibi taş kalpli olup yedi aylık bir bebeğe üzülmemektense böyle olmayı kesinlikle tercih ederim." Levi aldığı cevapla biraz sinirlenmişti. Sinirlendiği taraf ise ona, taş kalpli, denmesiydi. Asla böyle biri değildi ama işinde bunu yapması lazımdı. Baskın olması lazımdı, güçlü durması lazımdı. Her olaydan etkilenirse mesleğini düzgün yapamazdı bile. Levi'ın söylemek istediği şey buydu ama Y/N'in sinirledi çok bozuk olduğu için yanlış anlamıştı.

"Yanlış düşünüyorsun, taş kalpli değilim. Yapılan olayı asla desteklemiyorum ve saygı çıkmıyorum. Bana taş kalpli deme hakkın yok. Mesleğini düzgün yap, kafandan bir şeyleri atmayı dene diye dedim." Y/N bir şey demeden kafasını yine yaslamıştı. Sadece Levi'ı dinlemişti. Kafası dağınık olduğu için herkese patlamak istiyordu ama bir yandan da bunu istemiyordu. Bu yüzden biriyle iletişime geçmeyi şu anlık tercih etmiyordu. Levi gayet düzgün ve kibarca ona açıklamasını yapmıştı ama bu bile onun sinirini bozmuştu.

"Of." Kalan birkaç kişi de erkenden çıkınca Hange, Joey ile yan tarafa geçmişti. Y/N ve Levi tekrardan yalnızdı. Levi birkaç işiyle uğraşıyordu ama Y/N öyle değildi. Kafasını toparlamak istiyordu. Levi işlerini hallettikten sonra dosyaları toparladı ve rafa geri kaldırdı. Çıkmak için hazırlandı. Y/N seslerden bunu anlıyordu. Aslında Levi gitsin istemiyordu. Kafasını kaldırdı ve ona baktı. "Nereye?" Levi kadına baktı ve kafasını kaldırdığını gördü. "Eve gidiyorum."

Y/N gözlerini birkaç saniyelik başka yerlere çekti ama geri Levi'a baktı. "Gitmesen ya da bir şeyler yapsak?" Levi bu teklifi beklemiyordu. Aşırı bir samimiyetleri yoktu bu yüzden neden böyle olmuştu bilmiyorum. Levi bunu kabul edecekti. Yan tarafa geçip durumu Hange'ye anlattı ve Joey'in onda kalmasını istedi. Geri dönünce
Y/N'e kalkması için işaret yapmıştı. Olumlu cevaba sevinen Y/N hemen kalkıp hazırlandı. Levi ile neler yapacağını da bilmiyordu ama akışına bırakırsa elbet yapılacak şey bulunurdu. İkisi dışarı çıkınca Levi tekrar eliyle işaret yaptı ve onun arabasına ilerlediler.

Bindiler ama içerisinde oturuyorlardı, birbirlerine baktılar ve Y/N dudağını büzdü. Bunun anlamı ne yapacağını bilmemekti.  "Düşün." "Anı falan anlatsam?" Levi kafasını salladı. Y/N'in aklına aniden düşen şeyle gülümsedi. "Biliyor musun bir arkadaşım var ve eşi doktor. Sana benziyor bana göre. Sadece senden kısa, saç modeliniz aynı." Levi bunu duyunca biraz şaşırmıştı. Paralel evrenin kanıtı gibi bir şey olmuştu onun için. "Tuhaf." Y/N düşünmeye devam ediyordu. "Neden küçük çocukların çoğu polislerden korkuyor?" Kafasının dağılması için saçmalamaya başlamıştı.

"Aileleri yüzünden. Bir hata yaptığı zaman, seni polise veririm, demelerinden kaynaklı." Y/N bu cevaba kafasını sallamıştı. Çocukların korkmasını istemiyordu. "Ee?" Levi çaresizlikle bunu sormuştu. Teklifi kabul etmişti ama ne yapacaklarını bilmiyordu ve Y/N karar versin istiyordu. "Ailemi tanıyorsun, değil mi?" Karşı komşuları olduğu için Levi elbette tanıyordu, kafa sallamıştı. "Nasıl tanıştınız?" "Aslında pek anormal değil."

Levi burada görev yapacağı için kendine bir daire tutmuştu. "Levi burası çok büyük değil mi? Sevgilin mi var yoksa?" Kuchel konuşmaya başlayınca Levi yine oflamıştı. "Kutu gibi evleri sevmiyorum." İşlerine devam ettikleri sırada kapı çalmıştı. Levi annesini engelledi ve kendisi kapıyı açtı. Önünde orta yaşlı bir çift duruyordu. Kuchel merak edip kapıya gitmişti. Neşeli ve tatlı insanları görünce gülümsemişti. Levi'ın suratsızlığı sıkıcı gelmişti. "Merhaba." Kuchel hemen onlarla konuşmak istiyordu.

"Merhaba. Yeni taşındığınızı gördük size kek getirmek istedik." Kadın saklama kutusunda olan kekleri Kuchel'e uzattı. "Teşekkür ederiz." Kuchel keki aldı ama Levi bu durumdan memnun değildi. Başka birinin yaptığı şeyi, özellikle tanımadığı birinin yaptığı şeyi yemezdi. Onlar orada konuşmaya devam edince sıra Levi'a gelmişti. "Oğlum o da Levi. Kendisi suratsız olduğu için insanlarla nasıl iletişime geçeceğini bilmiyor." Herkes bu lafa gülerken Levi onlara kötü bakışlar atmakla meşguldü. "Mesleğin ne senin?" Kadın yüzünde bir gülümsemeyle soruyordu bunu. "Polisim."

Eşiyle birbirlerine bakmışlardı, aklına kızları gelmişti ama söylemeye gerek yoktu diye düşündüler. Biraz daha konuşmaya devam ettiler. Bu sayede herkes birbiriyle tanışmış olmuştu ve kadın Levi'ı gördüğünde ona selam veriyordu. Levi kaba görünmemek için o da aynısını yapıyordu. Bu arada Levi kekleri yemedi.

Y/N bunu dinleyince gülmüştü. "İyi, dua et ağzına sıkıştırmamış. Evde öyle muamele görüyoruz. Annen nerede şu an?" Levi'ın aklına gelen şeyle siniri bozulmuştu. "Manitası var, gelmedi."
Bu cevap Y/N'in boşluğuna gelmişti bu yüzden gülmeye başlamıştı. "Şhh, gülme." Biraz daha güldükten sonra gülmeyi kesmişti. "Söyleme şeklin komikti. Peki baban?" "Babam yok, neredeyse onunla büyüdüğüm bir üvey var ama insan üvey olduğunu bilince öz gibi olamıyor." Y/N kafasını sallamıştı sadece. Levi için biraz üzülmüştü ama o hiç kafasına takmıyor gibi duruyordu. "Annen Joey'i biliyor mu?" Levi kafasını olumsuz anlamda sallamıştı, Kuchel ile sürekli iletişim halindeydiler ama daha söylememişti. "Ne, cidden mi?" Y/N oldukça şaşırmıştı.

"Söyleme gereği duymadım ve ona şaka yapacağım. Aslında benim çocuğum var, diye. Kalbine iner artık." Y/N yine gülümsemişti. Aslında Levi ile konuşmak güzeldi, hoşuna gitmişti. Onunla biraz iletişime geçince iyi biri olduğu belli oluyordu. Ortamda sessizlik hakim olmuşken dışarıda sağanak bir yağmur yağmaya başladı. Y/N hemen camdan baktı. "Çok yağıyor." "İstersen eve götürebilirim."
Y/N kafasını daha cümle bitmeden olumsuz anlamda salladı. Eve gidince rahat hissetmiyordu. "O zaman ne yapacağız? Yağmur da başladı." Y/N yanında oturan adama dönmüştü.

"Sadece oturalım işte. Şu an huzurlu hissediyorum."

(yazım yanlışı veyahut noktalama işareti sorunu olabilir. kontrol edilmemiştir.)

police || levi ackermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin